Elif YAVUZ-Buğra BENLOĞLU/İSTANBUL,(DHA)-CUMHURİYET Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Kadın Muhtarlarla Buluşma" toplantısında yaptığı konuşmada "Amerika'nın yaptığı da yanlıştır. Siz bir ülkenin komutanını öldürüyorsunuz. Bu ülkelerarası bir çatışmaya zemin hazırlamaktır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenikapı Avrasya Gösteri Merkezi'nde düzenlenen "Kadın Muhtarlarla Buluşma" toplantısına katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da toplantıda hazır bulundu
Kılıçdaroğlu, buradaki konuşmasında muhtarların sorunlarına değinerek, “82 değişik kanunda 354 madde muhtarlarla ilgilidir. 82 kanunu ne siz bilirsiniz ne de bir hukukçu. Bir kanununuz yok. Muhtarlık kanunu diye bir kanun niye yok. Milletvekillerinin var, belediye başkanlarının var, cumhurbaşkanın var. Muhtarların niye kanunu yok? Madem bütün Anadolu'nun bütün köylerine yayılmışız, madem her mahallede, her köyde muhtarımız var ve diyoruz ki, 'muhtar aynı zamanda demokrasinin temel taşıdır' niye kanunları yok? Sizler isteyin. Ben bunu savunuyorum. Ama benim gücüm şimdilik yetmiyor. Önüne hangi partiden ilk kim gelirse, ilk soracağınız, 'Niye bizim kanunumuzu çıkarmıyorsunuz?' bunu isteyeceksiniz. Bütüncül bir kanun olacak. O kanunu ele aldığınızda muhtarların görevleri olacak, diğer kanunla ilgili bağlantılarınız hepsi orada görülecek. Sizin bir temel kanunuz olacak" dedi.
"EMLAK VERGİSİNİN ÇOK KÜÇÜK DE OLSA BİR MİKTARI MUHTARA GİDEBİLİR"
Muhtarlık seçimlerinde birleşik oy pusulaları olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sizin neden birleşik bir oy pusulanız yok. Siz gidiyorsunuz, bütün oy pusulaları orada. Muhtarlar yığılmış. Onlardan birisini beğenemediğiniz muhtar varsa bütün kağıdı alıp cebe atıyorsunuz. Böyle şey olur mu arkadaşlar. Bu demokrasi mi. Birleşik oy pusulasının olması lazım. Nerede? Muhtarlık kanununda olacak. Dolaysıyla size bağımsız; görev, sorumluluk ve yetki alanınızı belirleyen bir yasanız olması lazım. Mahallenin fakiri de zengini de sizi bulur. Çocuğu üniversiteyi kazanmıştır, otobüs parası bulamaz gelir muhtara. Sizin neden bütçeniz yok? Neden istemiyorsunuz. Bütçenin önemi şu; oturduğunuz her mahallede emlak vergisi ödeniyor. Nereye gidiyor? Belediye gidiyor. Siz de seçimle gelmediniz mi. Bulunduğunuz mahalleden siz de sorumlusunuz. Emlak vergisinin çok küçük de olsa bir miktarı muhtara gidebilir" diye konuştu.
“İŞSİZ SAYISI 8 MİLYONU AŞTI"
Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Kadın toplantısında bu rakamları dile getirmemin nedeni, kadının duyarlılığı. Kadının sezgisi erkekten daha duyarlıdır. Riski, kadın daha erken görür. Bugün, 21'nci yüzyıl Türkiye'sinde, kişi başına aylık geliri 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin 283 kişi. 673 lirayla nasıl geçinilir? 2 bin liranın altında emekli aylığı alan 6 milyon 850 bin 513 kişi. Israr etmeseydi emekliye iki maaş ikramiyeye o bile olmayacaktı. Bu emekli nasıl geçinir. Bin liranın altında dul ve yetim aylığı alan 847 bin 643 kişi. Nasıl geçinecek? Pazara nasıl gidecek? 2019 ilk 9 ayında elektrik borcunu ödeyemeyen kişi sayısı 3 milyon 365 bin 784 kişi. Kışın ortasında elektrik borcunu ödemeyen ailenin dramını, babayı, çocukları düşünün. Aynı dönemde doğalgaz parasını ödeyemeyen 710 bin 364 kişi. İşsiz sayısı 8 milyonu aştı. Her evde bir işsizimiz var. Bunda en çok zorlanan kişi Ekrem İmamoğlu. Bir yere gitsin cepleri tıka basa doluyor. Kızıma oğluma iş bul diye. Bu tabloyu da vicdanının bir kenarına koyun"
“BİNLERCE SURİYELİ GERÇEĞİ VAR"
Suriye politikası hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, “Bir Suriyeli gerçeği var. Binlerce Suriyeli gerçeği var. Suriyeli gettolar oluşmuş durumda. Bu Suriye politikasının, bu dış politikanın kazanını kim. Türkiye bundan ne elde etti. Türkiye ne kazandı bundan. Ben koro halinde 'Ortadoğu bataklığına girmeyin' dediğim zaman beni suçladılar. 'Ey Kılıçdaroğlu sen vatan hainisin' bir sürü laf ettiler" dedi. Toplantıda “Tezkereye de 'evet' dediniz sayın başkan" diyen bir katılımcıya da cevap olarak ise, “O noktada 'hayır' diyemezsiniz. Orada çocuklarımız, askerlerimiz var. Orada sivil toplum kuruluşlarımız var. Orada Suriyeli kadınlara çocuklara hizmet eden sivil toplum örgütleri var. Onların bir çatışma içerisinde olmasını asla doğru bulmayız" dedi.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“O noktada yaşadığımız dış politikanın faturası ağır oldu. Dünyanın faizini ödedik. 40 milyar dolar ödedik. 'Gerekirse bir 40 milyar dolar daha öderiz diyorlar' ödeyeceksin zaten. Bulmuşsun milleti, milletin sesi çıkmıyor. Şimdi İdlib'ten geldiler. 40 bin kişi geldi. 40 bin kişi daha gelecek. Geçen Sayın Bakana sordum. '1 milyon kişi gelecek' dedi. Bazıları da 2 milyon diyorlar. Sayı az. Suriyelilerin toplamını getirseydiniz buraya. Nasıl olsa hepimiz bakacağız bunlara. Bu dış politikada, bizim bir kazancımız yoksa kimin kazancı oldu. Suriye'nin petrol yataklarını kim ele geçirdi. Amerika ve Rusya orayı ele geçirmedi mi. Taşeronluğunu kim yaptı. Biz yapmadık mı? Egemen güçlerin bir özelliği vardır. Ateşi kendi elleriyle tutmazlar. Ateşi tutacak bir maşa bulurlar. Suriye'deki maşa da Türkiye'dir. Niye bu gerçeği kabul etmiyoruz. Biz Suriye'ye niye girdik. Kaç kişi öldü biliyor musunuz? Çoluk, çocuk, yaşlı, genç yüzbinlerce insan öldü. Sadece 6,5 milyonu Türkiye'de. Dünya'nın hemen hemen her ülkesine gittiler. Bunu da bizim sorgulamamız lazım"
"ORTADOĞU İLE TARİHSEL BAĞLARIMIZ VAR BİZİM"
Ortadoğu'da tarihsel bağlar olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ortadoğu ile tarihsel bağlarımız var bizim. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, son 17 yıldan önce Ortadoğu'daki bir işe karışmadı. Türkiye Ortadoğu'da hakem konumundaydı. Orada bir sorun çıkarsa gelir Türkiye'nin kapısını çalarlardı. Şimdi Türkiye taraf oldu. Hakem rolünü kaybetti" dedi.
Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin tezkere değinen Kılıçdaroğlu,"Şimdi çocuklarımızı Libya'ya gönderiyorlar. Niye Libya'ya gidiyoruz? Fizan'ı duymuşsunuzdur. Fizan Libya'daki çöldür. Bizim askerlerin orada ne işi var? Hangi gerekçeyle gidiyoruz biz oraya? Bu sorun çözülmeli mi? Evet, çözülmeli. Müslüman kanı akıyor mu? Evet, akıyor. Nasıl çözeriz? Birleşmiş Milletler diyor ki 'Ben mevcut hükümeti destekliyorum ve tanıyorum Ulusal Mutabakat Hükümetini. O zaman gidersin dersin ki Birleşmiş Milletlere, 'Burada kan akıyor, senin de barış gücün var. Gönder buraya barış gücünü. Libya'da huzuru sağlasın da kan akmasın. Bunları da biz ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak gelelim barıştıralım.' Yetmezse Arap Birliğini çağırırsın. Diplomasiyi kullanmıyorlar. Diplomasi farklı bir şeydir. Savaş, diplomaside en son çaredir. İlk çare değildir. Çünkü savaş Atatürk'ün deyimiyle zorunlu olmadıkça bir cinayettir der savaş. Savaşın da kazananı olmaz" şeklinde konuştu.
İstanbul Üniversitesi öğrencilerin yemekhane eylemlerine de değinen Kılıçdaroğlu, “Son günlerde İstanbul Üniversitesi öğrencileri var. Bunlar bizim çocuklarımız. O anne baba çocuklarını üniversite göndermek için neler yaptı. Yemedi, yedirdi. Bu çocukların sabah kahvaltısını kestiler. Bu çocukların sabah kahvaltısını kestiler. Bunlar bu memleketin çocukları. Tasarruf yapa yapa bu çocukların kahvaltısına mı sıra geldi. Tasarruf yapacaksan yap sarayında. Üniversite öğrencisinin tasarrufu mu" diye konuştu.
KASIM SÜLEYMANİ AÇIKLAMASI
İranlı komutan Kasım Süleymani'nin öldürülmesi ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu, “Kasım Süleymani öldürüldü. İran'ın önemli bir askeriydi. Ortadoğu politikasında da etkin bir kişiydi ve bu öldürüldü. Şimdi Ortadoğu'da yeni bir kanlı sayfa açılabilir. Benim isteğim Türkiye'nin Ortadoğu politikasını 180 derece değiştirip barış eksenli bir çizgiye oturtmalıdır. Ortadoğu bir bataklıktır. Hiçbir ülke de bu bataklığa girmemiştir. Hep yukarıda kalmıştır. Hep hakem rolü üstlenmiştir. O bataklıktan şimdi çok tehlikeli sinyaller geliyor" dedi.
“BU ÜLKELERARASI BİR ÇATIŞMAYA ZEMİN HAZIRLAMAKTIR"
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bütün dünyanın gözü Ortadoğu'da herkes Ortadoğu'ya bakıyor. Bu konuda son derece dikkatli ve tutarlı bir politikaya ihtiyacımız var. Amerika'nın yaptığı da yanlıştır. Bir ülkenin komutanını siz öldürüyorsunuz. Bu ülkelerarası bir çatışmaya zemin hazırlamaktır. Diplomasiyi yok etmektir. Çatışma en son başvurulacak şeydir. Diploması değerli bir şeydir oturup tartışılması lazım. Konuşulması lazım. Sorunların çözülmesi lazım. Bizler bütün bunları dikkate almak zorundayız"
(FOTOĞRAF)