Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nden Doç. Dr. Gökhan Özsoy'un yaptığı araştırmada, 35 yılda Uludağ Millî Parkında ekolojik dengenin bozulduğu gözler önüne serildi.
ULUDAĞ İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Uydu verileri ve coğrafî bilgi sisteminin algoritmaları kullanılarak yapılan araştırmada 1985 yılı ile 2019 yılı arasında Uludağ'ın çayırları, su kaynakları ve kayalık alanlarındaki değişimler gözlemlendi. Çıplak kayalıkların yüzde 7,8'den yüzde 13'e çıktığı, alpin çayırlarının yüzde 18'den yüzde 16'ya gerilediği ve su kaynaklarındaki 7,46 hektardan, 2,9 hektara daraldığı araştırma raporlarında yerini aldı. Uludağ'da gelişi güzel düzenlenen yürüyüş rotaları, kamp ve piknik alanlarının olduğu bölgelerde tahribatın fazla olduğu, insanların giremediği noktalarda ise ağaçlarda küçük oranda da olsa artışların olduğu tespit edildi.
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nden Doç. Dr. Gökhan Özsoy, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “1985 ile 2019 arasındaki uydu görüntülerine bakılarak bu araştırma yapıldı. Burada Uludağ ile ilgili ciddi sonuçlara ulaştık. Özetlemek gerekirse, insan aktivitesinin çok yoğun olduğu kısımlarda, erozyon yüzeylerinde artış, çıplak kayaya dönüşme bitki yoğunluğunda azalma tespit ettik. Birinci bölge ve ikinci bölge turistlik açıdan söylersek, kamp yapılan alanlar Sarıalan, Bakacak, Kirazlıyayla gibi alanlarda vejetasyon örtüsünde bozulmalar tespit ettik” dedi.
İNSANLARIN GİREMEDİĞİ ORMANLARDA ARTIŞ SÖZ KONUSU
“İşin sevindirici tarafı ise insan aktivitesinin olmadığı kısımlarda da yüksek eğimli alanlardaki orman faunasında bir artış söz konusu” diyen Özsoy, “Demek ki doğayı kendi haline bıraksak, Uludağ daha da yeşil olacak. Çünkü çarpıcı olan 1985 yılındaki vejetasyon örtüsünü incelediğimiz de 2019'da daha yoğun bir yeşillik görüyorsunuz. Bu şu demek oluyor, insanlar oraya giremedi ve ağaçlar yoğunluğunu arttırdı. Orman sınırları artmadı ama var olan ormanların yoğunlukları arttı. Bu da güzel bir haber” diye konuştu.
ULUDAĞ ÖZEL 30 ENDEMİK VAR
Alpin çayırları bölgesindeki deformasyonla ilgili de konuşan Özsoy, “Bu da üzerinde durulması gereken bir olaydır. Karlar eridikten sonra buraya kontrolsüz insan girişleri olabiliyor. Bunların yol açtığı erozyon izlerini görebiliyoruz. Yol izleri, otlatılan hayvanlarla ilgili izler En önemlisi turistlik açıdan son yıllarda moda olan ATV, Off-Road gibi aktivitelerin yapılıyor olması. İnanın lastik izlerine varana kadar rotalar oluşmuş durumda. Bu biraz kontrolsüz gidiyor ve çok fazla deformasyon oluyor. Buraya gelen insanlar sadece off-road yapmıyorlar. Arabadan inerek çevreye de açılıyorlar. Orada bir takım endemik türlere de zarar veriyor olabilirler. Bugün baktığımızda Uludağ endemik türleri ile ünlüdür, hem fauna, hem flora açısından. Aşağı yukarı 30'a yakın sadece Uludağ endemik var. Bu çok önemli bir rakamdır. Bunları korumamız lazım” ifadelerini kullandı.
ALINABİLECEK ÖNLEMLERİ SIRALADI
Alınabilecek önlemlerin de olduğunu belirten Özsoy, “Özellikle Milli Parkların oluşturduğu rotalar var. Bu oluşturulan gezi rotalarının terk edilmemesi, bunların kontrolünün iyi yapılması, gelişi güzel turistler ya da firmalar kendisine rota oluşturmaması gerekiyor. Eğer bir rota oluşturulacaksa bunun bakanlıktan izninin alması lazım. O rotada endemik tür var mı araştırılması gerekiyor. Buna göre izin verilir” şeklinde konuştu.