Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ertürk, 13-19 Nisan Kalp Sağlığı Haftası’nda kalp hastalığı olanların Covid-19 açısından yüksek risk grubunda olduğuna işaret etti. İnsanların koronavirüs bulaşır endişesiyle herhangi bir kalp hastalığı şikayetinde hastanelere başvurmakta çekindiğini ancak bu durumun çok riskli olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Ertürk, şunları söyledi:
“Gözlemlerimiz özellikle pandemiden sonra başvurularda yüzde 60'a yakın bir azalma olduğu yönünde. Hem acil, hem poliklinik başvurularında böyle bir azalma var. Salgın başladıktan sonra elektif ameliyatların bir kısmını ertelemiştik zaten. Ama acil olan hastalar çok önemli. Vatandaşların, bize de koronavirüs bulaşır endişesiyle gelmesi gerektiği halde hastaneye başvurmaktan çekindiklerini duyuyoruz. İstanbul'da belli büyük kalp hastaneleri, pandemi hastanesi vasfından çıkarılıp temiz hastane olarak yetkilendirildi. 112 ekipleri de zaten Covid-19 düşünülmeyen, sadece kalp krizi şüphesi bulunan hastaları getirmek için özen gösteriyor. Bu nedenle vatandaşlarımızın endişe etmesine gerek yok. Ayrıca kalp hastalığı şikayetiyle gelen hastada koronavirüs saptasak bile anjiyo salonu, ameliyathanesi, laboratuvarı, servisi ayrı bu hastaların. Kesinlikle normal hastalarla bir arada takip edilmiyorlar.”
Kalp krizi belirtilerinin normalde efor sırasında ortaya çıktığı ve krizin ise istirahatte gerçekleştiğine işaret eden Doç. Dr. Ertürk, bu olağanüstü günlerde insanların çoğunun sürekli evde istirahat halinde olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Ertürk, “Genellikle efor sırasında ilk belirtiler ortaya çıkar ve kalp krizi, istirahat halinde gerçekleşir. Son dönemde insanlar evde kaldığı için efor sırasında ortaya çıkan ilk belirtiler görülmeden direkt istirahat halinde kalp krizi ağrıları ortaya çıkabiliyor. Bu durum, riskin çok daha ciddi olduğunu gösteriyor. O nedenle hemen acile başvurulması ya da 112’nin aranması gerekiyor. Ağrının da tipleri ve çeşitleri önemli. Tam iman tahtası dediğimiz göğsün ortasında el ayası kadar büyük bir alanı kaplayan ve baskı tarzında, göğse fil oturmuş gibi şiddetli bir ağrı kalp krizi işaretçisi olabilir. Bu ağrılar eğer hafifse 5-10 dakika içinde yok olur. Ama gerçekten ağır bir kalp krizine işaret ediyorsa 20 dakikadan uzun sürer. Bu belirtisi olan kişilerin hemen acile başvurması hayati önem taşıyor” dedi.
Tansiyonu, diyabeti olanların, erkek cinsiyetin, sigara kullananların ve belli bir yaş üstü grubun kalp krizi açısından daha yüksek risk grubu olduğunu belirten Kardiyolog Doç. Dr. Ertürk, “Evde yürürken, lavaboya giderken bile bir göğüs ağrısı olursa, bunu da kalp hastalığı işareti olarak görmek gerekli. Bu hastalarımız bizim gibi pandemi dışı hastanelerin ister randevu alarak polikliniklerine isterse acil servislerine çekinmeden başvurabilir. Bu hastanelerde Covid-19 şüphesi ile başvurmayan, başka şikayetlerle gelen hastalar kabul ediliyor” diye konuştu.
İki tip kalp hastası profili olduğuna işaret eden Doç. Dr. Ertürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birincisi, eski hastalarımız oluyor. Yani zaten kalp hastası olduğunu bilen, daha evvel bypass, anjiyo veya kalp ameliyatı geçirmiş ya da stent takılmış olan hastalarımız var. Bunlar genelde kalp krizi işareti ağrılarını tanıyorlar. Onlar hekim kontrolünde olduğu için ağrıları başladığında dil altı ilacı alarak zaman kazanabiliyorlar. Ama onların da dil altı hapına rağmen geçmeyen göğüs ağrısında acilen hastaneye başvurması gerekiyor. Öte yandan hiç kalp hastalığı geçirmemiş kişiler, bu ağrıyı yaşadığı anda, tipik bir göğüs ağrısı varsa, çeneye, kollara yayılıyorsa, terleme eşlik ediyorsa ve uzun da sürüyorsa mutlaka acile başvurmalı. Artık '30 yaşındayım kalp krizi geçirmem' gibi bir rahatlık söz konusu değil maalesef. Çünkü sigara içme arttığı, beslenme alışkanlıkları değiştiği için gençlerde de kalp krizi çok sık görülebiliyor. Erkeklerde 40-60 yaş arasında görmekle beraber, kadınlarda daha çok 50 yaşından sonra daha sık rastlıyoruz. Ama tüm yaş gruplarında gördüğümüzü rahatlıkla söyleyebilirim. Ek hastalığı olan, kalp damar hastalığı için risk faktörü olan diyabet, hipertansiyon, kilosu olanlar, sigara kullanan ya da stresli kişiler, daha önce depresyon tedavisi görmüş olanlar, ailesinde kalp rahatsızlığı görülenler kalp hastalıklarına daha yatkın oldukları için bu tip şikayetleri daha da ciddiye almalı, erkenden doktora başvurmalı.” (DHA)