Karadeniz Bölgesi ile özdeşleşen ve sarması, haşlaması gibi birçok lezzetli yemekleri yapılan 'karalahana' içerdiği vitaminlerle bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıklardan koruyor. Uzmanların, A, B, C ve E vitaminleri ile kalsiyum, potasyum, kükürt, magnezyum, bakır ve demir açısından oldukça zengin olan ve virüslere karşı bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle önerdiği karalahanaya ilgi arttı. Pazarda vatandaşlar sebze alışverişlerinde ilk tercihi karalahana olmaya başladı.
Diyetisyen Dr. Hüseyin Saral, salgın hastalıklara karşı bağışıklığın kuvvetli olmasının doğrudan beslenme ile alakalı olduğunu söyledi. Saral, "Küresel bir salgından bahsediyoruz. Bizim bununla başa çıkmamızdaki en önemli silahlarımızdan biri de sağlıklı beslenme. Besin çeşitliliğini iyi oluşturmamız, yeterli ve dengeli beslenmemiz gerekiyor. Virüslerle savaşmada birçok etkin yöntem var. Sağlıklı beslenme bunlardan birisi. Vitamin ve mineral takviyelerini güzel yapmamız gerekiyor. Çinko, C vitamini ve omega 3’ten zengin beslenmemiz lazım. Sebze ve meyveleri çeşitlendirmemiz lazım. Baharatlardan zencefil, zerdeçal ve karabiberi kullanmamız lazım” diye konuştu.
Karadeniz Bölgesi’nde yaşamanın ayrıcalık olduğunu ve birçok yararlı besini temiz topraklarda, temiz havada yöre insanının kendisinin yetiştirdiğini söyleyen Saral, "Karalahanaya da ayrı bir parantez açarsak kendi topraklarımızda yetiştiriyoruz. Bu bizim için büyük bir güç. Çünkü karalahananın virüslerle savaşmada oldukça etkisi var. Toksinleri vücuttan atıcı etkisi var. Kanda dolaşan serbest radikaller, keton cisimciklerle savaşıyor. C vitamininden çok zengin, folik asit kaynağı ve beta karatenden zengin bir besin olduğu için karalahanayı tüketebiliriz. Bölgemizde yaygın olan tiroid probleminden dolayı karalahananın tüketiminde ufak bir sınırlama gerekiyor. Ona dikkat ederek kullanmakta fayda var. Onun haricinde mükemmel bir virüslerle savaşıcı besin olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle insanlar dışarıya çıkmamak için evlerinde bir takım karbonhidrat kaynağı besinleri stok yapıyorlar. Benim önerim mutlaka dolabımızda sebze ve meyveleri bulundurmamız gerekiyor. Menülerimizi çeşitlendirmemiz gerekiyor. Sebze ve meyveleri bu anlamda etkin kullanmakta fayda var” dedi.
Kendi tarlasında yetiştirdiği ürünleri pazarda satan Leyla Kara, "Lahana virüsten korur. Kendi ürünümüz, kendimiz temiz bir şekilde doğal yetiştiriyoruz. Herkes marketlere akın edip, tuvalet kağıdı, kolonya alıyor. Biz hiç markete gitmedik. Lahana yiyerek büyüdük. Gidin bakın köylerimize yaşlı ninelerimiz bile dimdik ayakta. Sağlıklı ve temiz beslenmek şart. Biz lahanayı mutfağımızdan eksik etmiyoruz. Lahananın dolmasını, içli pidesini, kavurmasını her şeyini yapıyoruz. Çeşit çeşit yiyoruz. Şimdiki gençler lahana nedir bilmiyor. Pizza, hamburger yiye yiye sonumuz böyle oldu” diye konuştu.
Koronavirüsün yayılmasında en az riskin Karadeniz’de olduğunu savunan pazarcı esnafı Emine Kara ise, "Koronavirüsten korunmak için iyi beslenmemiz lazım. Sebzenin, lahananın vitamini fazla. Makarna filan öyle mi? Lahana vücudu, bağışıklık sistemini güçlendirir. En az risk Karadeniz’de çünkü sürekli sebze ve lahana yiyoruz. Sağlıklı beslendiğimiz için koronavirüs bize gelmez. Lahanayı çiçek açmadan toplayıp haşladım. Limon, zeytinyağı, pul biber, bol sarmısaklı kahvaltılarda yesinler. Virüsten korur. Lahananın yemeğini de bol bol yiyoruz. Herkese öneriyorum” dedi.
Hazır gıdaların zararlı olduğunu belirten Zahide Yılmaz, “Lahana her zaman faydalı. Herkes daha fazla yesin. Burada lahananın çorbası, dolma, kavurma, tavasını yaparız. Eskilerimiz karalahana ile büyüdü. Hiçbirinde hastalık yok. Yeni nesil bisküvi, çikolata yiyor. Küçük bir hastalıkta yıkılıyor. Bu bir gerçek. Lahana yemeyi öneriyorum” diye konuştu.
Ayşe Demir ise, “Biz lahana ile büyüdük. Lahananın çorbasını, dolmasını, her şeyini yapıyoruz. Lahana koronavirüsten korunmak için birebir. Koronavirüsten korkmayın. Sağlıklı beslenin. Düzgün beslenene mikrop işlemez” dedi.