Bir süre önce kanser teşhisi konun usta sanatçı Levent Kırca, Hürriyet'e konuştu.
Kırca'nın söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
"Cumhuriyetimiz tehlike altındadır. Bugün bu ülkede Anayasa hiçe sayılmaktadır. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, "Ben bu Anayasa'yı kabul etmiyorum!" dediği için hukuk, guguk olmuştur. Zaten halkın yüzde 75'i hukuka inanmıyor. Bu ülkede, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şerefli, onurlu paşalarını Ergenekon deyip hapishanelere tıktılar.
Erdoğan da buna sebep olanlardan biriydi. Sonra, "Paralel devlet!" deyip, Cemaat'i karşısına alıp, bu olaylardan sıyrılma gayreti içerisine girdi. O dönem, yüz küsur gazeteci sırf gerçekleri yazdıkları Atatürkçü ve Cumhuriyetçi oldukları için hapishanedeydiler.
'DURUŞMALARDA GAZ YEDİM'
"Siz de gittiniz o duruşmalara..."
Aynen öyle. Oralarda gaz da yedim, dayak da yedim, itildim, kakıldım. O insanların karıları, çocukları ağlıyorlardı. Ben şu hastalık çıkana kadar, bunları sahnede sergiliyordum, adı da "Dımdızlak"tı. O dönem, insanların yanında olmak gerekiyordu. Olduk. Bizim mücadelelerimiz de çıkardı onları.
Ben o dönem, Şule Perinçek'le orada koştururken tanıştım. Polis bizi tartaklarken. Onların verdiği mücadeleyi gözlerimle gördüm. Hayranlık duydum. Ve dedim ki, "Ben de size katılmak istiyorum". Tamam, çok kısa bir süre içinde politikanın bana göre olmadığını gördüm ama onlar, "İstanbul Belediyesi seçimlerinde bizi temsil et! Bunu bizden esirgeme" deyince, kıramadım. Yoksa ben de biliyordum ki, belediye başkanı seçilmem filan mümkün değil...
NE AKİL OLDUM NE KAHVALTILARA GİTTİM
Cumhuriyet'e sahip çıktım. Bugün ben ölüyorsam, şunu bilerek ölüyorum: Ben dik durmasını bildim, Cumhuriyetime sahip çıktım, hep Atatürkçüydüm, hep de öyle kaldım, yandaş olmadım. "İki konser, iki tiyatro yapar, iyi para alırım" demedim. Bunların kahvaltılarına gitmedim. Bunlar önemli meziyetler. Ben akil makil de olmadım. Bu tezgâhlarının hepsi, Cumhuriyet'i yıkma tezgâhlarıdır."