Hepimiz zaman zaman bu cümleyi kurarız: “Eskiden İstanbul ne güzeldi!” Eski mimarisi, henüz kalabalıklaşmamış sokakları, betonlar arasında kaybolmamış ağaçlarıyla eski zamanlarda İstanbul tüm dünyanın hayran olduğu yerlerden biriydi. Birçok köklü medeniyeti ağırlayan bu tarihi şehirde geçmiş medeniyetlere ait kalıntılar da bulunuyor. Bunlardan bir ise; Bakireler Anıtı. Bir zamanlar Süreyye Paşa Plajı’nın ortasında yer alan bu yapı şimdilerde ise bir yol kenarında. Dünden bugüne Bakireler Anıtı’nın yürek burkan hikayesine gelin daha yakından bakalım.
Bakireler Anıtı'nın yürek burkan hikayesi ve son hali!
Bakireler Anıtı, bir Maltepe aşığı olan Osmanlı Hava Kuvvetleri’nin kurucusu Süreyya İlmen tarafından Süreyya Plajı’nın ve Maltepe’nin sembolü olması için yapıldı.
Süreyya İlmen, İdealtepe ile Maltepe sahili arasında bulunan sebze bahçesini plaj yapmak için yıktı. Bu nedenle plajın adı daha sonra onun ismiyle anıldı. O dönem Süreyya Plajı; 300 metrelik kıyısı ve ılık deniziyle hemen hemen tüm İstanbulluları çeken bir yerdi.
Bakireler Anıtı, 1953’te kıyıdan 50 metre kadar uzaklıkta, denizin ortasındaki kayalar üzerine inşa edildi. Süreyya Paşa, anılarında Bakireler Anıtı’nı şöyle anlatıyor; “Eski Yunan tarihinde, bir Bakireler Mabedi (Temple de Vierges) ve bu mabedi ziyaret ve tavaf eden genç ve gelinlik kızların çabuk koca buldukları efsanesi mevcut olduğu cümlece malumdur. Elyevm Avrupa parklarında ve sular kenarında ve sinema filmlerinde tesadüf edilmekte olan mabedin şekli hoşumuza gittiği cihetle, biz de sahilden elli-atmış metre uzakta ve deniz altında mevcut üç, dört büyük kaya parçası üzerinde plajımızın sembolü olmak üzere bu mabed şeklinde altı direk ve bir kubbeden bir deniz mabedi inşa ettik, plajımızı süsledik.”
Bakireler Anıtı, Yunan mitolojisinde evlenmek isteyen genç kızların ziyaret ettiği denizin içinde bulunan bir tapınaktı. Anıtın içerisinde ise bir “Venüs” heykeli yer alıyordu. Bekar olup zamanında evlenemeyen kadınlar ve genç kızlar anıta kadar yüzerek gidip evlenebilmek için dua ederlerdi.
6 kolonlu, 4 metre yükseklikteki anıt zaman içerisinde ne yazık ki eski görünümünü kaybetti.