YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Milli Eğitim Bakanı Özer, Erhan Afyoncu Kütüphanesinin açılışında konuştu:

"Kültür tarihiyle ilgili bir ders çalışmamız var. Yeni bir müfredat oluşturma çalışmamızdır. Bu atmış olduğumuz her bir adımı birleştirecek olan ama öncelikle okul yöneticilerinden başlayıp öğretmenlerin kültür tarihiyle tanışacakları, zenginleşecekleri, düşünecekleri, tefekkür edecekleri bir alan oluşturma bağlamında önemli bir adım atacağız"

İSTANBUL (AA) - Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, kültür tarihiyle ilgili bir ders çalışmaları olduğunu belirterek, "Yeni bir müfredat oluşturma çalışmamızdır. Bu atmış olduğumuz her bir adımı birleştirecek olan ama öncelikle okul yöneticilerinden başlayıp öğretmenlerin kültür tarihiyle tanışacakları, zenginleşecekleri, düşünecekleri, tefekkür edecekleri bir alan oluşturma bağlamında önemli bir adım atacağız." dedi.

Özer, Kadıköy'deki İstanbul Atatürk Fen Lisesi'nde, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu Kütüphanesi Açılış Programı'na katıldı.

Törende konuşan Özer, Afyoncu'nun adının kütüphaneye verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Özer, her ülkenin olduğu gibi Türkiye'nin de en değerli sermayesinin beşeri sermayesi olduğunu söyledi. Güçlü bir Türkiye için bu beşeri sermayenin çok güçlü hale gelmesi gerektiğine dikkati çeken Özer, bunu sağlamanın en önemli yolu olan eğitimde son 20 yılda çok ciddi yatırımlar yapıldığını vurguladı.

Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların kaldırıldığını belirten Özer, "Gerçekten, Türkiye gelişmiş ülkelerin, çoğu OECD ülkelerinin 1950'li-60'lı yıllarda deneyimlemiş olduğu eğitimdeki kitleselleşme evresine 70 yıl gecikmeyle geçebildi." diye konuştu.

Türkiye'nin eğitim tarihinde hep kalite ve büyüme tartışması yapıldığını hatırlatan Özer, şöyle devam etti:

"Kalite ile eğitimde büyüme de sanki birbirinin karşıtıymış gibi bir tartışma zemininin gerçekleştiğine tanıklık edersiniz. İstanbul'da ilk üniversite kurulduktan sonra Ankara'da ikinci üniversite kurulduğu zaman, o dönemin mecmualarına, gazetelerine bakın. 'Ankara'da üniversite mi olur? Kalite elden gidiyor, zinhar açılmaması gerekir.' şeklinde dünya kadar tartışma gerçekleşmiştir. Ankara'nın ardından İzmir'de kurulduğu zaman da aynı şeyler gerçekleşmiştir. Aynı şey Türkiye'nin son 20 yılında eğitimdeki kitleselleşme evresi için de gerçekleşiyor. Tüm vatandaşların eğitime erişimi nasıl bir şeyse eğitimin kalitesini hep geriye götürüyor. Eğer bu verilerle desteklenen bir şeyse eyvallah, başımız gözümüz üstüne. Hiç problem yok."

- "Benim kastım bu 20 yılın dışındaki, önceki eğitim politikalarıydı"

Geçenlerde yaptığı bir konuşmanın farklı yansıtıldığını dile getiren Özer, "Bir konuşmamda dedim ki 'Ne çektiyse bu ülke, yanlış eğitim politikalarından çekti.' Ama benim kastım bu 20 yılın dışındaki, önceki eğitim politikalarıydı. Orayı cımbızlamışlar. Sanki son 20 yılı, daha önceki milli eğitim bakanlarımızın yaptığı reform girişimlerini eleştiriyormuşum gibi bir bağlama oturtmuşlar." dedi.

Son 20 yılda yapılan önemli çalışmalara ilişkin bilgi veren Özer, şunları söyledi:

"300 bin derslik varken 857 bin dersliğe çıkarabilmek, 500 bin öğretmen varken, 1,2 milyon öğretmene çıkarabilmek öyle kolay şeyler değil. Hayatında hiç öğretmen atamamış insanların öğretmen atamayla ilgili konuşacakları bir şey yok. Son 20 yılda Türkiye, OECD'nin ve diğer kuruluşun yapmış olduğu öğrenci başarı araştırmalarında puanlarını sürekli yükseltmiştir. O geçmişte haftalarca konuşulan 'Ne olacak bu Türkiye'de eğitimin hali?' sonuçlarının bir daha bir daha tartışıldığı dönemler artık geride kaldı. PİSA sonuçları açıklandığı zaman bir gün kalmıyor gündemde. Çünkü başarı var."

Eğitimde güçlü olmak ve kaliteyi daha iyi noktalara taşımak için üç temel konuya önem verdiklerini dile getiren Özer, bunların eğitimde fırsat eşitliği, mesleki eğitimin güçlendirilmesi ve eğitim sisteminin omurgası olan öğretmenlerin çok daha güçlü hale gelmesi olduğunu ifade etti.

Özer, 6 Ağustos'ta bakanlıkta ilk yılını dolduracağını, bu bir yıla önemli güzellikler sığdırdıklarını belirtti.

Bu süreçte kendisine ağır eleştiriler yöneltildiğini, salgın nedeniyle okulların kapatılmasında eleştirildiğini anlatan Özer, okulların açılması kararını aldıklarında ise aynı kesim tarafından yine eleştiride bulunulduğunu söyledi.

Özer, eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili iki adım attıklarını belirterek, eğitimde tüm kademelerde okullaşma oranlarının yüzde 90'ın üzerine çıktığını ancak okul öncesi eğitimde istenilen noktaya gelinemediği, bunun için çalışmalara devam ettiklerini bildirdi.

- "5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 93'e ulaştı"

Okul öncesi eğitim oranını bir yıl gibi bir sürede OECD ülkelerinin ortalamalarına yaklaştırmayı hedeflediklerini vurgulayan Özer, "Cumhurbaşkanı'mızın açıkladığı gibi 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı yapmak için 6 Ağustos 2021'de yola çıktık. Bakın bir yıl geçti. 1800 yeni anaokulunu, 10 bin yeni ana sınıfını ülkemize kavuşturduk ve 5 yaştaki okullaşma oranı bir sene önce yüzde 78 iken bugün yüzde 93'e ulaştı. Yıl sonunda diğer 3 bin anaokuluyla ilgili tüm planlamalarımız hazır, bütçeler hazır, süreç devam ediyor. Hatta 3 binin çok üzerine çıkacağız inşallah yıl sonu itibarıyla." ifadelerini kullandı.

Özer, mesleki eğitim konusunda da önemli başarılar elde ettiklerini vurgulayarak şöyle dedi:

"Katsayı uygulamasının getirdiği maliyeti tüm Türkiye gördü. Ama o uygulamayı koyanlar şu anda nerede? Şu anda bize akıl vermeye çalışıyorlar. Bazılarının konuşmaya hiç hakkı yok. Oturup tövbe etmesi lazım bu topluma ödettiği maliyetler için. Çünkü eğer o uygulamalar olmasaydı Türkiye'de bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık. Ama kısa sürede attığımız adımlarla bakın meslek liseleri nerelere geldi? Akademik olarak başarılı öğrencilerin, yüzde birlik başarı diliminden işte bu fen lisesine gelen öğrencilerimizin bazıları artık meslek lisesine gitmeye başladı. Üretim kapasitesi arttı, ihracat yapmaya başladı, patent, faydalı model üretmeye başladı."

En önemli adımları mesleki eğitim merkezlerinde attıklarını söyleyen Özer, "Katsayı uygulamasından önce çıraklık, kalfalık, ustalıkta Türkiye'de mesleki eğitim merkezlerinde 249 bin 774 öğrenci vardı. 1998'de katsayı uygulaması girer girmez 74 bine düştü. Biz tüm adımları atmamıza rağmen ancak 159 binlere getirebildik. 25 Aralık 2021, Türkiye'de mesleki eğitimde bir kırılma noktasına, çok önemli bir tarihe tekabül eder. Çünkü o tarihte Mesleki Eğitim Kanunu'nda ciddi bir değişikliğe gittik. 3 değişiklik yaptık. 580 bin çırak, kalfa şu anda eğitim sisteminde. Hedefimiz yılın sonuna kadar 1 milyon gencimizi mesleki eğitim merkezleriyle buluşturmak." diye konuştu.

Özer, öğretmenlerle ilgili çok ciddi adımlar attıklarını, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda yapılan değişiklikle uzman öğretmenlik, baş öğretmenlik kariyer sistemini getirdiklerini, öğretmenlere çok kapsamlı eğitimler vereceklerini kaydetti.

Tüm okul yöneticilerini İstanbul'a getirip kültür, tarih ve medeniyet bilinci seminerlerinden geçireceklerini belirten Özer, önce tüm fen lisesi yöneticilerini 3 gün İstanbul'da ağırladıklarını, ardından sosyal bilimler ve Anadolu lisesi müdürlerini misafir ettiklerini ve anaokulundan liseye kadar tüm okul yöneticilerini İstanbul'da buluşturacaklarını dile getirdi.

Özer, bakanlığın yaptığı tüm çalışmalara destek veren Prof. Dr. Erhan Afyoncu'ya ve kitaplara olan sevgisinden dolayı Afyoncu'nun eşi Fatma Afyoncu'ya teşekkür etti.

- "Kültür tarihiyle ilgili bir ders çalışmamız var"

Bu projelerin dışında yeni bir adım daha atacakları bilgisini veren Özer, şunları kaydetti:

"Bunu da ilk defa açıklıyorum. Kültür tarihiyle ilgili bir ders çalışmamız var. Yeni bir müfredat oluşturma çalışmamızdır. Bu atmış olduğumuz her bir adımı birleştirecek olan ama öncelikle okul yöneticilerinden başlayıp öğretmenlerin kültür tarihiyle tanışacakları, zenginleşecekleri, düşünecekleri, tefekkür edecekleri bir alan oluşturma bağlamında önemli bir adım atacağız. Onun hazırlıkları da inşallah bitmek üzere. O eğitimleri tamamladıktan sonra da müfredatımıza inşallah kültür tarihiyle ilgili bir dersimizi de kazandırmış olacağız."

- "Böyle bir okulun kütüphanesine ismimin verilmesi benim için büyük şeref"

Prof. Dr. Afyoncu da adının kütüphaneye verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Kitaplara duyduğu sevgiyi anlatan Afyoncu, "Kitap benim oksijenim. O yüzden kütüphane de bu oksijeni teneffüs ettiğim yer. 60'lı yıllarda kütüphanesi olan bir evde doğdum. O açıdan şanslıydım. Yani o yıllarda maalesef kitap olanı ev Türkiye'de çok azdı. Böyle bir okulun kütüphanesine ismimin verilmesi benim için büyük şeref." dedi.

Konuşmaların ardından kütüphanenin açılışı yapıldı. Bakan Özer, Afyoncu'ya tablo ve bakanlığın arşivlerindeki kendisiyle ilgili belgeleri takdim etti.

Daha sonra Bakan Özer, Afyoncu ve beraberindekiler kütüphaneyi gezdi.

Açılışa, AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Hüseyin Can, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Erhan Afyoncu'nun eşi Fatma Afyoncu, gazeteci Murat Bardakçı, siyasi parti temsilcileri, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

Milli Eğitim Bakanı Özer, Erhan Afyoncu Kütüphanesinin açılışında konuştu:

- "Kültür tarihiyle ilgili bir ders çalışmamız var. Yeni bir müfredat oluşturma çalışmamızdır. Bu atmış olduğumuz her bir adımı birleştirecek olan ama öncelikle okul yöneticilerinden başlayıp öğretmenlerin kültür tarihiyle tanışacakları, zenginleşecekleri

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler