Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Once Upon a Time in… Hollywood’un arkasındaki korkunç gerçekler

Leonardo DiCaprio ile Brad Pitt’in başrollerini Margot Robbie ile paylaştığı Tarantino'nun son filmi Bir Zamanlar Hollywood'da filminin hikayesinin arka planındaki korkunç gerçekler...

Kült filmlerin usta yönetmeni Quentin Tarantino’nun hayranlarını ikiye bölen filmi Bir Zamanlar Hollywood’da (Once Upon a Time in… Hollywood), yönetmenin şimdiye kadar en çok rağbet gören filmi oldu. Vizyona girdiği hafta rekor bir açılış yapan film, bazı kesimler tarafından çok beğenilse de bazı kesimler tarafından yönetmenin en kötü filmi olarak yorumlanmakta. Leonardo DiCaprio ile Brad Pitt’in başrollerini Margot Robbie ile paylaştığı film, gerçek bir hikayeden esinlenerek ilerliyor.

1969’un Los Angeles’ın da geçen film, artık popülerliğini kaybetmiş olan Rick Dalton ve uzun süredir onun dublörlüğünü yapmakta olan Cliff Booth’un Hollywood’un zorlu koşullarında yeniden var olma çabalarını merkezine alırken, arka planda Dalton’un komşusu ve ünlü yönetmen Roman Polanski‘nin eşi olan genç ve güzel oyuncu Sharon Tate‘in korkunç bir şekilde Manson katliamına kurban gidişini ele alıyor. İşte Sharon Tate’in korkunç bir sonla biten gerçek hikayesi...

Sharon Tate - Roman Polanski çifti kimdir?

Sinema sektöründe kendine yer edinmeye çalışan genç ve güzel Sharon Tate, Dance of the Vampires filminin setinde, Roman Polanski ile tanışır. Bazı kesimler tarafından Hitchcock’un mirasçısı olarak tanıtılan Polonyalı yönetmen ile Sharon Tate, tanıştıktan 6 ay sonra evlenir. 1969 yılında Sharon hamile kalır ve Los Angeles’te yeni bir eve taşınırlar. Roman Polanski, yeni filmi The Day of the Dolphin’in çalışmaları için hamile eşini yalnız bırakmak zorunda kalarak bir süreliğine Londra’ya gider. Sharon’ı yalnız bırakmak istemeyen Polanski, arkadaşları Jay Sebring, Voytek Frykowski ve Abigail Folger‘ı evlerinde yaşamaya davet etti.

Charles Manson ve tarikatı

Olayların gerçekleştiği yılda, Los Angeles’ta Charles Manson liderliğindeki bir komün ortaya çıktı. Manson‘ın hali hazırda iki kez tutuklanmış olması ve dengesiz davranışlar sergilediğine dair söylentilere rağmen şaşırtıcı derecede etkileyici bir konuşma yeteneği vardı. Yaşam ve ölüm hakkındaki karmaşık konuşmaları sayesinde insanların gözünde bir peygambere dönüşen Manson, komünün lideri oldu. Çoğunlukla kızlardan oluşan hatırı sayılır bir takipçi kitlesi vardı. Kendilerini bir aile olarak tanımlayan ve eski bir okul otobüsüyle ülke çapında seyahat eden komün, uyuşturucu kullanımı, kamuya açık alanda cinsel ilişki ve soygun gibi birçok suça karıştı.

Manson ve tarikatı 1969 yılında rotasını Los Angeles’e çevirdi. Manson, görme engelli bazı insanlarla anlaşarak, ev işlerinde yardımcı olmak ve cemaat üyeleriyle düzenli cinsel ilişkiler kurmak gibi bazı “iyilikler” karşılığında onların ücretsiz olarak evinde yaşamalarına izin verdi.

Helter Skelter Teorisi

Manson için her şey normal gidiyordu ta ki, The Beatles‘ın 1968 yılında çıkardığı Helter Skelter adlı şarkının isminden yola çıkarak türettiği kıyamet senaryosunu ortaya atana dek. Manson‘ın Helter Skelter savına göre; ülkede siyahilerin tüm beyazları öldüreceği bir ırk savaşı çıkacaktı. Manson, ortaya attığı bu iddialarla müritlerinin beynini yıkadı.

Manson‘ın planı; “ailesine” Hollywood’daki zengin ve beyaz insanları öldürtüp, suçu bir Afro-Amerikan kuruluşu olan The Black Panthers’ın üzerine yıkmaktı. Böylelikle başlatılan bu sivil savaşın siyahilerin kazanacağı ırklararası bir savaşa dönüşeceğini umut eden Manson bunun mükemmel bir plan olduğunu düşünüyordu.

İlk kurbanlarını seçmek üzere geçmişini düşünen Manson‘ın aklına, müzisyen olmayı hayal ettiği sıralarda ona yeteneğinin olmadığını söyleyen ünlü yapımcı Terry Melcher geldi. Melcher, evini Polanski ailesine satmıştı ancak Manson bundan haberi olmasına rağmen ırklararası savaşı başlatacağı evi çoktan seçmişti. Zengin ve beyaz olduğu sürece kimin öldüğü onun için önemli değildi.

Sharon Tate cinayeti

9 Ağustos tarihinde Manson, “aile üyelerine” ilk katliam emrini verdi. 9 Ağustos gecesi, ailenin 4 üyesi olan Susan Atkins, Patricia Dianne Krenwinkel, Linda Kasabian ve Charles Watson, Sharon Tate ve arkadaşlarının bulunduğu eve gizlice girerek tüm paralarını aldılar ve katliamı başlattılar. Hamileliğinin 9. ayına giren Sharon, çocuk doğana kadar onu rehin tutmaları için yalvarmasına rağmen müritler evdeki herkesi ve hatta Sharon’un karnındaki karnındaki bebeğini dahi bıçaklayarak katlettiler. Sharon Tate cinayetinden sonra durmayan Manson tarikatı, Hinman ve Labianca ailesi katliamlarını gerçekleştiriyor ve 30’a yakın insanı öldürüyorlar.

Sonrası...

Yaşanan korkunç katliam başta ABD olmak üzere dünya çapında büyük yankı uyandırmıştı. Los Angeles’ta zengin beyaz ailelerin hedef olduğu başka cinayetlerin de işlenmesi, tüm Hollywood’un paranoyak olmasına sebep olmuştu. Manson ve tarikatının üyeleri yakalanarak tutuklandı. Charles Manson 1 Ocak 2017 tarihinde kolon kanseri sebebiyle hapishanede öldü. Çete üyelerinden Susan Atkins, 2009 yılında beyin kanserinden öldü, diğer üyeler ise hala hapiste.

Sharon Tate ile büyük bir aşkla evlenen ve Roman Polanski ağır bir depresyona girdi. Yaşanan kanlı olay sonrasında Polanski, 1971 yılında William Shakespeare'in Macbeth’ini sinemaya uyarlar. Sharon Tate’in Manson Ailesi tarafından canicesine öldürülmesinin hemen ardından çekilmesi, yönetmenin hissettiği acı ve şiddetin filme yansımasına sebep olmuştur.

Once Upon a Time in… Hollywood’un arkasındaki korkunç gerçekler

En Çok Aranan Haberler