Türkiye’de sayılı boy uzatma ameliyatı yapan doktorlardan olan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Uysal, gerilime uğrayan her dokunun buna bir cevap verdiğini ve gerilimin uzamayla sonuçlandığını söyledi.
Çocukluk çağında geçirilen hastalıklar, beslenme bozukluğu gibi nedenlerle boyu kısa kalanlar tek ameliyatla 10 santime kadar uzayabiliyor. Adatıp Sakarya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Uysal, kemik uzatmanın artık mümkün olduğunu belirtti. Prof. Dr. Uysal, “Vücuttaki bütün dokularda olduğu gibi kemik dokuyu da uzatmak mümkün. Bunun için bazı teknikler kullanıyoruz, ama genel prensip gerilime uğrayan her dokunun buna bir cevap verdiği ve gerilim sonrasında da uzamayla sonuçlanması. Kemik doku için yaptığımız işler kemikte bazı ufak kesiler yaparak belli bölgelerden bunun kontrollü bir kaynama sırasında kemiğin uzamasıyla o bölgede yeni bir kemik oluşumunu uyarmak şeklinde. Bu şekilde belli oranlarda kemik boyunun uzunluğu oranında uzatmak mümkün. Aslında kemik uzatma olarak ele almamak gerekiyor, aslında
çoğu zaman kemik eşitsizliklerinde bize çok kurtarıcı ve faydalı oluyor. Bir bacağın doğumsal kısalığında veya travmatik kısalığında diğer ekstremite ile eşitlenmesi gerektiğinde biz bu tekniklerden oldukça yararlanıyoruz. Ve hastalar için çok kurtarıcı oluyor. Ama son zamanlarda popüler olmasının bir başka sebebi de boy uzatmadaki kullanımı. İnsanlar bunu kozmetik amaçlı talep edebiliyorlar, kimi zaman haklı nedenlerle oldukça kısa boylu olup sosyal hayata uyum sağlamakta zorluk çeken hastalar bunu talep ettiklerinde durumları değerlendirilip, eğer psikososyal açıdan uygunlarsa, gerçekten bu ameliyattan fayda göreceklerine inanılıyorsa bu ameliyatlar onlar için artık günümüzde mümkün” dedi.
Hasta ile birlikte planlanıyor
Kemik uzatmanın kişiye göre değiştiğini ve 10 santime kadar uzatılabileceğini belirten Uysal, “Kemik uzatma aslında anatomik sınırlar içerisinde yani her kişiye göre değişen uzunluklar var. Ama normalde bir kemik boyunun 3’te 1’i boyu çok rahatlıkla uzatabiliriz. Bu kimi zaman 10 santime kadar yaklaşabiliyor. Ama bizi sınırlayan bazı etkenler var; bunlar dokular, yumuşak dokuların durumu, kemik dokusunun durumu, hastanın buna uyum sağlaması gibi faktörler söz konusu. Tabii biz bunu hastayla önceden oturup planlıyoruz. Aynı zamanda kozmetik bir oranda, vücutta da belli bir oranlar var ekstremitenin kollarına, gövdesine oranları var. Yani bir tarafın orantısız uzaması da çok istenen bir sonuç değil. Bunları hasta ile planlayarak ve önceden bazı radyolojik ölçümler üzerinde hesaplayarak, her şeyi matematiksel bir formül içerisinde sonuçlandırdığımız bir tedavi oluyor. Bu kimi zaman 8 santim, kimi zaman 6 santim, kimi zaman ihtiyacı 2-3 santim ise 2-3 santim şeklinde sınırlanabilir” diye konuştu.
"Esaslı çiviler kullanılıyor"
Ameliyatın teknikleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Uysal, “Çok çeşitli teknikler var, yıllar içerisinde bu kemiğin uzayabildiği fark edildikçe çeşitli metotlar geliştirilmiş. Daha eski konvansiyonel metotlar vücudun dışarısından kemiğin tutturulmasıyla gerçekleşen cerrahiler, bu hasta konforu açısından bir miktar daha sıkıntılı. Ama yıllarca başarılı bir şekilde uyguladık bu tedavileri. Sonrasında kombine tedaviler yani kemiğin içerisine konulan cihazlar ve dışarısına konulan cihazların beraber kullanımıyla birlikte kullanılan yöntemler gelişti. Şimdi son teknoloji olarakta tamamen kemiğin içerisinde, dışarıdan herhangi bir cihazın görülmediği, hastanın cilt bütünlüğüne herhangi bir zararın verilmediği ve konforunun daha fazla olduğu manyetik esaslı çiviler var, onları kullanıyoruz” şeklinde konuştu.
"Hastanın tedaviye yüzde 100 uyum sağlaması lazım"
Ameliyat sonrasında hasta ile birlikte hareket edildiği takdirde hasta konforu açısından çok ciddi bir sorun olmayacağını söyleyen Uysal, “Bu ameliyatlar oldukça komplike ameliyatlar işin doğrusunu söylemek gerekirse, yani tek seansta her şeyi bitireceğimizi söylemek hasta için hayal kırıklığı olabilir. Çünkü uzama seansı esnasında çeşitli komplikasyonlar çıkabilir. Bunlar yumuşak doku veya kemikle alakalı olabilir. Hastanın bu tedaviye yüzde 100 uyum sağlaması lazım. Hasta ile birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ve düzenli kontrollerine gelmesi gerekiyor hastanın. Eğer böyle olursa komplikasyonlar oluşmadan veya oluşur oluşmaz müdahale etme şansımız var. Başarılı sonuca çok daha hızlı ulaşırız” ifadelerini kullandı.
"Kontrol çok önemli"
Operasyon sonrasında hastanın normal hayatına dönüş süresi hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Mustafa Uysal, “Manyetik çivilerde oldukça hızlı, çünkü sadece çivinin giriş yeri açıldığından ve kilitlemek için gereken o vidaların gönderileceği yerler açıldığından dolayı çok az bir yeriniz var. En büyük problem kemiği uzatmak için kemik kesisi yaptığımız yerde oluşan ağrı. Onun için uygun ağrı kesiciler kullandıktan sonra hastanın konforu çok hızlı şekilde kendini toparlıyor. Hasta çok konforlu bir hayat sürüyor. Kemik yüklenmemesi yapmaması lazım, 3’üncü jenerasyon çiviler de var yüklenebildiği ama gene de şuanda normal yük vermesini istemiyoruz hastanın. Koltuk değneği ile tam değil ama kısmi yük vererek ertesi gün hemen harekete başlıyoruz. Ve uzama belli bir periyot, normalde hesapladığımız en fazla günde 1 milimetrelik bir uzama ve belli bir aşamaya geldiğinde uzama bittikten sonra bu uzamanın sonuçlanması ile birlikte uzama durduruluyor, yeterli uzama gerçekleştirildiğinde hastanın kemikleşmesi sağlanıyor ve tam yük verme aşamasına geçiyoruz. Teknolojinin bize sağladığı imkanlar gün geçtikçe artıyor. Kemik rekonstrüksiyonu ile ilgili tedavilerde oldukça gelişiyor, ülkemizde birçok cerrah bunu başarılı bir şekilde uyguluyor. Ülkemizde dünya ile beraber paralel olarak gelişen teknolojiler oldukça başarılı bir şekilde uygulanıyor. Hastalar için en büyük dezavantajı, şuanda yeni bir teknoloji olduğu için mali olarak biraz ücretli, pahalı ameliyatlar. Onun haricinde sık sık kontrole gidip gelmeleri lazım, doktoruyla irtibatı hiç kesmemeleri lazım, kontrol çok önemli” dedi.