(özel Haber) - Hayvancılık Desteği 83 Milyon’dan 2,5 Milyara Çıktı

Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Genel Başkan Prof. Dr. Veysel Ayhan, 8-10 yıl öncesine kadar küçükbaş hayvancılığın bitme noktasına geldiğini belirterek, ardından hükümet tarafından yapılan desteklemeler ile yeniden toparlandığını ve hükümet tarafından hayvancılığa ayrılan maddi kaynağın 83 milyon TL’den 2,5 milyar TL’ye çıktığını söyledi.Aksaray’da Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği 3’üncü Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldı. 3 bin 127 üyesi bulunan birliğin genel kuruluna yaklaşık bin 500 üye katılırken, genel kurulun divan başkanlığını Birlik Genel Başkanı Prof. Dr. Veysel Ayhan yaptı. Tek aday olarak genel kurula giren mevcut başkan Mahmut Aktürk, güven tazeleyerek yeniden başkanlığa seçildi.Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mahmut Aktürk, 27 kişiyle kurulan birliğin bugün 3 bin 127 üyesi bulunduğunu belirterek, “Biz geçmiş yıllarda birliği kuracağımıza bir söz vermiştik. O günden sonra 2006 yılı 30 Mart’ında 27 kişi ile bu birliği kurduk. 27 kişi ile çıktığımız bu yola bugün 3 bin 127 üye ile tüm yetiştiricilerimizi birliğimize kaydettik. Hiç kimseyi ayırmadık. Bütün desteklemelerden tüm üyelerimizi faydalandırdık. Bundan sonra da bu kucaklayıcı tablo ile devam edeceğiz” dedi."TÜRKİYE’DE KOYUNCULUK 10 YIL ÖNCESİNE KADAR GERİDE KALMIŞTI"Başkan Aktürk, Türkiye’de tarım ve özellikle küçükbaş hayvancılığı 8-10 yıl öncesine kadar bitik bir duruma geldiğini ve daha sonra hükümet tarafından yapılan desteklemelerle yeniden toparlandığını belirterek, “Türkiye’de koyunculuk gerçekten çok geride kaldı. Büyükbaş hayvancılık suni tohumlama ile devletin verdiği desteklemeler ile birliklerin çok önceden kurulması ile önemli mesafeler aldı. 3-5 kilo süt veren sığırlarımız, 35-40 litre süt veren, 80-100 kilo et veren sığırlarımız 300-400 kilo ve hatta 500 kilo et veren sığırlar haline geldi. Ama ne yazık ki aslında ata mesleğimiz olan, aslında genlerimizde, kanımızda olan küçükbaş hayvancılığı ne yazık ki 2 binli yılların başına geldiğimizde terk eder hale geldik. 2006 yılından itibaren birliklerin kurulması, küpeleme çalışmaların, kayıt çalışmalarının başlaması, hayvan sayısına bağlı olarak fiyatların artması, hükümetimizin birlikleri desteklemeye başlaması, projeler üretmeye başlaması ile birlikte artık koyunculuğunda hayvancılığın bir dalı olarak görülmeye başlaması ile birlikte tekrar ata mesleğimiz olan koyunculuğa döner olduk. Şu anda 2008 yılında 94 bin anaç hayvan sayısına sahip olan Aksaray birliğinde, 350 bin civarında anaç hayvan, toplam 600 bin civarında küçükbaş hayvan varlığına sahibiz. Koyunculuğu geliştirmek zorundayız. Büyükbaş etine karşı alternatif olarak küçükbaş etinin Türkiye’de üretiminin sürdürülebilir hale gelmesi lazım. Artık kaçak hayvanın, kaçak etin Türkiye’den çıkması lazım. Artık üretimin artırılması lazım. İnsanların, üreticilerin para kazanması lazım. Para kazanmasını sağlayacak ortamların hazırlanması lazım. Tabi sorunlarımız sıkıntılarımız çok büyük. Bu sene kuraklığa bağlı olarak çok ciddi sıkıntılar çekiyoruz ama genelde de küçükbaş hayvancılıkta ciddi sıkıntılar var. Tabi düne göre çok daha iyi bir durumdayız. İnşallah yarınlara da güvenle bakmak istiyoruz. Tarım ve hayvancılıkta istikrarlı bir tarım politikası istiyoruz” şeklinde konuştu.Programda bir konuşma yapan Ziraat Odası Başkanı Emin Koçak ise, Aksaray’ın son yılların en kurak yılını yaşadığını belirterek, “Bu kuraklıktan özellikle İç Anadolu bölgesi zarar gördü. Çiftçimizin yaşamadığı sıkıntı kalmadı. Don, kuraklık, dolu gibi tüm afetleri yaşadı çiftçilerimiz. Ama biz yılmadık, yılmayacağız. İnadına üretmeye devam edeceğiz” diye konuştu."TÜRKİYE’DE ÖRGÜTLENMEYİ UNUTMUŞUZ"Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Veysel Ayhan da, tarım ve hayvancılıkta başarılı olmak için bazı kriterlerin olduğunu belirterek, Türkiye’de en önemli kriterin ihmal edildiğini belirterek, örgütlenmenin yapılmadığını söyledi. Prof. Dr. Ayhan, “Hayvancılıkta başarılı olmak için bazı şartlar var. Özellikle yetiştirdiğimiz hayvan ırklarını çok iyi bir şekilde verime sahip olması gerek. Bakım ve besleme koşullarının çok iyileştirmemiz gerekiyor. Sağlığına dikkat etmemiz, pazarlamasına dikkat etmemiz gerekiyor. Ama ülke olarak bizim ihmal ettiğimiz bir konu olmuş. Oda şu, gelişmiş ülkelerde 150-200 yıl önce tamamlanan bir organizasyonu biz ülke olarak küçükbaş hayvancılıkta son 8-10 yılda yakalayabilmişiz. Oda örgütlenmedir. Üyelerin bir araya gelmesi, mutlaka saç ayağının birisinin örgütlenme olması lazım. İşte bakanlığımızın teşviki, siz değerli yetiştiricilerimizi öncü olarak göstererekten, 2006 yılından itibaren Türkiye’de birlikler hızlı bir şekilde kurulmaya başlanmış, geç kalınmış ama sağlam bir zemine oturtularak birlikler kurulmuş, şu an itibari ile 80 ilde 220 binin üzerinde üyesi olan koyun ve keçi yetiştiricileri var. Bu birlikler kurulduktan sonra neler yaptı. İlk kez bakanlığımız birlikler kanalı ile koyun ve keçiyi destekleme kapsamına aldı” ifadelerini kullandı."HÜKÜMETİN HAYVANCILIĞA AYIRDIĞI DESTEK, 83 MİLYON’DAN 2,5 MİLYARA ÇIKTI"Türkiye’de tarım ve hayvancılığın son derece önemli bir sektör olduğuna dikkat çeken Genel Başkan Ayhan, “Hayvancılık önemli bir sektör ve Türkiye’de insanların beslenmesinde vazgeçilmez bir sektör. Bu kadar önemli ancak son 8-10 yıl önceye gelinceye kadar Türkiye’de hayvancılığa ayrılan pay toplam tarımın içerisinde yüzde 4. 83 Milyon TL gibi çok düşük bir rakam. Ancak her platformda hayvancılığın ve buna bağlı olarak da koyun ve keçiciliğin önemine vurgulayan sayın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker, kendi yönetimde bulunduğu dönemde hayvancılığa ayrılan maddi kaynağı 83 milyon TL’den 2,5 milyar TL’ye çıkarmış durumda. Yüzde 4’ten yüzde 30’a çıktı” şeklinde konuştu.Yapılan konuşmaların ardından divan oluşturuldu ve divan başkanlığına Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Veysel Ayhan seçildi. Faaliyet, gelir ve gider tablolarının okunmasının ardından yapılan seçimle Başkan Mahmut Aktürk yeniden başkanlığa seçilerek güven tazeledi.