İzmir doğumlu İtalyan Maurizio Franco, tam 55 yıldır pul koleksiyonu yapıyor. 1932-1933 yıllarında basılan 1. Ata ve 1933-1940 yılları arasında basılan 2. Ata serisi üzerine koleksiyonu bulunan Franco ve Konak Filatelistler Derneği Genel Sekreteri Engin Çakmak, Ulusal Sergi hazırlığı sırasında ilginç bir rastlantı yaşadı. Çakmak, Franco’nun koleksiyonunda çok nadir görülen damga ve mühürlü bir zarfta annesinin dayısının bakanlığa yolladığı bir mektuba rastladı.
İzmir’de doğup büyüyen ve bir süre sonra İtalya’ya taşınan İtalyan Maurizio Franco (65) ve Konak Filatelistler Derneği Genel Sekreteri Engin Çakmak’ın (61) ortak noktası, ömürlerini adadıkları pullar. Dernek çatısı altında tanışan ikili, pullarını sergiledikleri Ulusal Sergi öncesi birlikte etüt çalışmaları yapıyor. Franco’nun İzmir ve Atatürk olmak üzere iki ayrı koleksiyonu bulunurken, Çakmak’ın Anıtkabir konusu olan damgalı pul koleksiyonu, Türkiye’nin Ziraat Bankasının olduğu bütün ilçelerinin damgalarını taşıyan koleksiyon, yurt dışında Atatürk’le ilgili çıkarılmış pullara ait koleksiyon ve Preveze’den Çanakkale’ye deniz savaşlarını konu alan bir koleksiyonu bulunuyor. Franco’nun 1932-1933 yıllarında basılan 1. Ata ve 1933-1940 yılları arasında basılan 2. Ata serisi üzerine yaptığı koleksiyonunun çalışmaları, ilginç bir tesadüfe sahne oldu. Ulusal Sergi öncesi hazırlık çalışmaları sırasında nadir görülen damga ve mühürlü bir zarfa rastlayan Çakmak, zarfın memleketi Ordu’dan gönderildiğini ve zarfın üzerindeki ismin de annesinin dayısı Ahmet Cemal Mağden’e ait olduğunu gördü. Zarfı ‘tarihi eser’ olarak adlandıran Çakmak, “Zarfın üzerine özel bir damga var ve çok nadir rastlanıyor. Ticaret Bakanlığına gönderilen bu zarf içinde çok önemli bir şey taşıyor olacak ki içinde çok sayıda mühür mumu ve şirket kaşesi var. Yakınım olan bir insanın gönderisini görmek beni şaşırttı. Mektup 1945 yılında gönderilmiş. Yani ben doğmadan 13 sene önce gönderilmiş. Bunu 2019 yılında sergiye materyal hazırlarken gördüm ve duygulandım” dedi.
“Zarf görünümünde bir tarihi eser”
Çakmak, hem o rastlantıyı, hem de zarfın özelliğini şu sözlerle anlattı:
“Eseri görünce çok duygulandım. Memleketim Ordu’nun adını taşıyordu. Bu çok nadir rastlanan bir mektup. Böyle bir zarfı alabilmek için çok büyük bedeller ödenmesi gerek. Bu tür materyaller Türkiye’de bulunmuyor. Yurt dışından büyük paralar karşısında temin ediyoruz. Zamanında bedavaya yurt dışıma giden zarflarımızdan biri bu. Bu, zarf görünümünde bir tarihi eserdir. Zarfın üzerine özel bir damga var ve çok nadir rastlanıyor. 14 Aralık 1945 yılında Ticaret Bakanlığına gönderilen bu zarf, içinde çok önemli bir şey taşıyor olacak ki içinde çok sayıda mühür mumu ve şirket kaşesi var. Zarftaki damga, genelde kargo biriminde kullanılan bir damga ama her birimde olmaz. Bütün PTT şubelerinde böyle bir damga yok. Damga büyük ihtimalle Ordu postanesindeki paket servisine ait. Resmi bir damgaya benziyor. Normal bir posta gönderisine basılacak bir damga değil. Yakınım olan bir insanın gönderisini görmek beni şaşırttı. Ben doğmadan 13 sene önce gönderilmiş. Yani ben 2019 yılında sergiye materyal hazırlarken gördüm ve duygulandım. Çok yakın bir akrabamın ismini görünce gözlerim doldu. Ordu’da bu şahsı tanımayan yoktur. Aynı zamanda annemin de dayısı oluyor.”
“Çok güzel bir rastlantı oldu”
Maurizio Franco da, sergiye hazırlanırken zarfa rastladıklarını ancak materyali nereden aldığını hatırlamadığını söyledi. Franco, “Çalışırken ilginç bir olayla da karşılaştık. Farklı dilleri çevirirken bir zarfa denk geldik. Ben nereden aldığımı bilmiyorum. Büyük bir ihtimalle ya bir mezattan aldım ya da eski bir pul koleksiyoncusundan aldım. Çok güzel bir rastlantı oldu ve duygulandık” ifadelerini kullandı.
Bir ömrü pullara adadı
Öte yandan 10 yaşından bu yana pul koleksiyonu yapan Franco, İzmir ve Atatürk pulları biriktiriyor. Bir ömrü pul koleksiyonuna adadığını belirten Franco, şöyle konuştu:
"İzmir’de çocukken amcalarımın ve babamın iş yerlerine giderdim. Babam sanayiciydi, İtalyan lisanslı buzdolabı imalatı yapardı. Amcalarım da İzmir’in önde gelen incir, üzüm ve defne yaprağı ihracatçılarıydı. Onlara devamlı mektuplar gelirdi. Renkli renkli etiketler vardı. Onlar benim ilgimi çekerdi. Okula gitmediğim zaman amcalarımın bütün zarflarını alırdım. Pul aşkı bu şekilde başladı. O gün bugündür pul koleksiyonu yapıyorum. 55 senedir pullarla çalışıyorum. Babam her zaman pul koleksiyonu yapmama karşı çıktı ama ben durmadım.”
“Atatürk, dünyaya gelmiş en büyük insanlardan biri”
Pul koleksiyonunu bilmeyenlerin her zaman pul sayısını sorduğunu kaydeden Franco, “Sayısını bilmiyorum. Mesela Atatürk çalışmamda 32 albüm, pul ve zarf var. Bende iki koleksiyon var. Birincisi İzmir koleksiyonu, ikincisi de Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk’ün sürekli serilerinden bugüne kadar 68 seri basıldı. Bende serinin etüdü var. Şu anda sergiye katılacak olan, 1933-1933 yıllarında basılan 1. Ata ve 1933-1940 yılları arasında basılan 2. Ata serisidir. Ben çalışmamı İtalya’da hazırlayıp getirdim ve Engin Bey ile beraber çalışmasını yaptık. Atatürk çalışması yapmayı çok istedim ve koleksiyon yapmaya uzun yıllar önce başladım. Atatürk büyük bir insandı. Benim için Atatürk, dünyaya gelmiş en büyük insanlardan biri. Türk olmamama rağmen bu koleksiyona devam ediyorum” dedi.
Çeşitli konularda koleksiyonları var
Derneğin genel sekreteri Engin Çakmak da, bir ömrü pullara adayan bir diğer isim. Farklı konularda pul koleksiyonu bulunan Çakmak, “Şu anda Anıtkabir konusu olan damgalı pul koleksiyonu, Türkiye’nin Ziraat Bankasının olduğu bütün ilçelerinin damgalarını taşıyan bir koleksiyon, yurt dışında Atatürk’le ilgili çıkarılmış pullara ait koleksiyon ve Preveze’den Çanakkale’ye deniz savaşlarını konu alan bir koleksiyonum var. Bununla Ulusal Sergi’ye giriyorum. Büyük gümüşüm var. Sergi 3 senedir devam ediyor. Bu sene biraz daha geliştirdim. İnşallah dereceyi daha yukarı çıkaracağız” diye konuştu.
"Araştırıyoruz, soruşturuyoruz ve saklıyoruz”
Franco ile 5 yıl önce tanıştıklarını kaydeden Çakmak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Maurizio Franco, 1983 yılında İzmir’de Gençlik Sergisi’ne katılmış ve ödül almış bir arkadaşımız. Onunla 5 yıl önce tanıştık. Onun güvenine layık oldum ki bana çok pahalı olan bu materyalleri teslim etti ve sergiye hazırlamamı istedi. Ben ona editörlük yaptım ve materyallerinin ilkini 2016’da Ulusal Sergi’ye soktuk. 3 sergi sonucunda ikinci eserini bugün hazırladık. 15-25 Aralık’ta Ankara’daki Ulusal Sergi’ye katılacağız. Bu zor bir iş. Bilgi ve araştırma gerektiriyor. Araştırıyoruz, soruşturuyoruz ve saklıyoruz.”