Birçok medeniyetin izlerini taşıyan kale, cami, köprü, türbe, hamam ve zaviye kalıntılarıyla adeta açık hava müzesini andıran ilçe, dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı ve zamana meydan okuyan kümbetleriyle öne çıkıyor.
Ahlat'ta 200 kriter 2 yılda tamamlandı
Van Gölü kıyısında, Nemrut Krater Gölü ve Süphan Dağı arasında kalan Ahlat, "Türklerin Anadolu'ya giriş kapısı" kabul ediliyor.
Doğal güzellikleri dolayısıyla Urartulardan Osmanlılara pek çok medeniyete ev sahipliği yapan ilçede, Van Gölü'nün mavisi ile Türkiye'nin üçüncü büyük dağı Süphan'ın karlı zirveleri bütünleşiyor.
Birçok medeniyetin izlerini taşıyan kale, cami, köprü, türbe, hamam ve zaviye kalıntılarıyla adeta açık hava müzesini andıran ilçe, dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlığı ve zamana meydan okuyan kümbetleriyle öne çıkıyor.
Bölgede yetişen ceviz ağaçlarından yapılan baston ve ilçeye özgü taştan inşa edilen eserlerle ziyaretçileri kendine hayran bırakan Ahlat'ta, İtalya'nın Greve in Chianti kentinde bu yıl düzenlenen Uluslararası Cittaslow İcra Kurulu Toplantısı'nda "sakin şehir" kabul edilmesiyle hareketli günler yaşanıyor.
Tarihi ve doğal zenginliğini huzur ortamıyla fırsata dönüştürmek isteyen ilçe, gelecek sezon turizmde ön plana çıkmaya hazırlanıyor.
'BÜYÜK BİR BOTANİK BAHÇEYİ ANDIRIYOR'
Ahlat Belediye Başkanı Abdulalim Mümtaz Çoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin tarihte Anadolu'nun en stratejik yerlerinden biri olduğunu söyledi.
İki yanardağın ortasında ihtişamlı bir medeniyet merkezi olan ilçenin, 1650 rakımda muhteşem bir platoda kurulduğunu anlatan Çoban, "Ahlat, alternatif tıbbın bütün özelliklerine cevap verebilen müthiş bir flora zenginliğine sahip. Büyük bir botanik bahçeyi andırıyor. Burası, insanlığa şifa dağıtacak bir merkez. Bunun yanında kentimiz bir lezzet coğrafyası. Hayvansal ve bitkisel ürünlerin güzelce bir arada sunulduğu ihtişamlı bir mutfak zenginliğine de sahibiz." dedi.