Mimari ve sanatın bir sentezi olarak doğan Casa Terracota; ziyaretçilerin, bir zanaatkarın elinden çıkmış dev bir çömlek parçası içinde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal etmelerini sağlayan muhteşem bir fikre ve tasarıma sahip bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.
İlginç tasarımlar
Dünyanın en büyük çömlek parçası olmasının yanı sıra, Casa Terracota eşsiz bir sanat eseri olma özelliği taşıyor.
Sadece mimari ve tasarım değil, aynı zamanda bilinen tüm sanat ve el sanatlarını birleştiriyor.
Diğer şeylerin yanı sıra, mimar Mendoza’nın felsefesi, “bir yerde yaşamak”ın sadece iç mekânlarını işgal etmek anlamına gelmediği; bunun insanlar ve yaşadıkları yer arasındaki uyumlu birliktelikle ilgili olduğu fikrine dayanıyor.
Kolombiyalı mimar Octavio Mendoza, 500 metrekarelik bu evi, kil gibi basit bir şeyin bir mimari araç haline dönüştürülebileceğini göstermek için hazırladı.
Toprağı bir yapı malzemesi olarak kullanma fikri yeni olmayabilir, ancak Mendoza’nın vizyonerliği bunun çok daha ötesindeydi.