HABER

TBMM'de 23 Nisan Özel Oturumu

TBMM, Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un başkanlığında 23 Nisan özel gündemiyle toplandı. Meclis Başkanı Şentop, oturumun açılış konuşmasını yaptı.

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında, TBMM'nin açılışının 100. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı.

TBMM'deki 23 Nisan özel oturumunda birleşim İstiklal Marşı'nın okunması ile açıldı. Ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop, açılış konuşması yaptı.

sdadsada

Şentop'un açıklamaları:

"Değerli milletvekilleri, kıymetli misafirler, aziz milletim. Yüce Meclisimizin 100. yıl dönümünü idrak etmek ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamak için bir araya geldik. Sözlerimin hemen başında bir hususu ifade etmeyi önemli görüyorum. Meydanlarda kutlamayı arzu ediyorduk fakat salgın sebebiyle bazı sınırlamalara gitmek, etkinlikleri ertelemeyi zorunlu kıldı.

İstilacıların ve işbirlikçilerin hesaplayamadıkları husus aziz milletimizin esarete boyun eğmeyen tabiatı ve manevi kuvvetiydi. Kısa sürede bütün vatanı saracak olan milli mücadele meşalesini yaktılar. Gazi Mustafa Kemal Paşa, "Bizim milletimizin manevi kuvveti bütün milletlerin manevi kuvvetlerinden üstündür" demekteydi. Yüzüncü yılını idrak ettiğimiz Meclis'in açılışı için de durum budur. Bugün aynı zamanda milletimizin neleri tercih edip reddederek başarıya ulaştığını bir kez daha hatırlamak için toplanmış buluyoruz. Samsun'da başlayıp İzmir'de zaferle neticelenen milli mücadele tarihin bir bölümünde başlayıp bitmiş bir süreç değil, şuurun adıdır. TBMM'nin açılışını anmak benzer tehditler karşısında aziz milletimizin takınacağı tavrı, ödeyeceği ve ödeteceği bedeli dosta düşmana tanıtmaktır.

Neyi andığımızı ve kutladığımızı bilmeye mecburuz. Siyasetin ve demokrasinin bir yanı çatışma diğer yanı uzlaşmadır. Fakat kan davasına dönüştürmek milleti nifak tuzağına itmek anlamını taşıyacaktı.

KORONAVİRÜS SALGINI

Son aylarda yaşanan küresel salgın sebebiyle birçok kimse dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı iddiasındadır. Bu konular zamanla daha iyi tartışılacaktır. Bir kez daha ortaya çıkan tablo bugün dünyada cari olan sistemin sürdürülebilir olmadığıdır. Bazı insanların sadece haklara ve bazılarını sadece görevlere sahip olduğu düzen değişmedikçe küresel barıştan söz edilemez. İlhamını milli mücadeleden alan Türkiye diplomasi masalarında sorun başlığı olarak değil, çözüme ortak aktör olarak bulunmaya kararlıdır.

Bugünü anlamlı kılan taraflarından birisi de, milletimiz için hayatî öneme sahip bu günün çocuklara armağan edilmiş olması. 1927’den bu yana bugün, çocuk bayramı olarak kutlanmakta. Türkiye’yi diğer devletlerden üstün kılan taraflardan birisi de, işte bu yaklaşımıdır. Türkiye Cumhuriyeti, 1927’de en önemli millî günlerinden birini çocuklar için bayram ilan etmiştir.

Çocuk ve genç, toplumunun geleceği, yarına ilişkin iddiasıdır. Bu yüzden, çocuklarımızı ve gençlerimizi millî ve manevi değerlerimizle donatıp, kendi ayakları üzerinde duran, istiklâl ve hürriyet aşığı, çağın gerektirdiği donanıma ve niteliklere sahip bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Bu bakımdan eğitim kurumlarımıza, başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere bütün bakanlıklarımıza ve sivil toplum örgütlerimize büyük vazifeler düşmektedir.

Konuşmamın bu noktasında çocuklarımıza ve gençlerimize seslenmek istiyorum.

Geçmişi parlak başarılarla ve insani değerlere saygıyla dolu bir milletin mensubusunuz. Tarihimizi öğrendikçe ve atalarımızı tanıdıkça, daha büyük işler yapmak kudretini kendinizde bulacaksınız. Başka milletleri ve toplumları küçük görerek değil, bütün insanlığın faydasına olacak insani erdemleri ve gayreti taşıdıkça devletimizi büyütecek ve güçlendireceksiniz.

Atalarınızın, büyüklerinizin çetin fedakarlıklarla ve bedellerle kazandığı ve sizlere devrettiği vatanı, devleti ve medeniyet değerlerini daha ileri noktalara taşımak sizin elinizdedir.

Evet, Türkiye vatanımızdır. Fakat Türkiye aynı zamanda vazifemizdir. Bayrağımıza duyduğumuz hürmet, vatanımıza duyduğumuz bağlılık ve milletimizi daha ileriye taşıma ülküsü, hayatımızı anlamlı ve yolumuzu aydınlık kılan hususiyetlerdir. Bu yolda başarılı olacağınıza inancımız tamdır.

Değerli arkadaşlarım, 23 Nisan 2020, Millî Mücadeleyi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100’üncü yıl dönümü andığımız, gurur, sevinç ve bu Gazi Meclis’e emek verenlere şükran duyma günüdür.

Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, açıldığı günden itibaren TBMM çatısı altında görev yapmış bütün milletvekillerimizi ve devlet adamlarımızı; büyük Türkiye yolunda şehadete yükselen, gazi olan; son olarak 15 Temmuz’da darbeye direnen bütün vatan evlatlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum."

AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı'nın konuşmasından satır başları:

Zor zamanlarda milletimizi bir araya getirmek, sapasağlam bir irade olarak durmak, bağımsız bir millet için güçlü bir lider gerekir. O lider milletin bağrından çıkmıştır. Mustafa Kemal Atatürk.

Mustafa Kemal Meclis'in açılmasını Cumhuriyet ile tamamlamıştır.

AK Parti olarak toplumumuza daha iyi bir hayat sunmak için mücadele ettik. En temel ilkemiz her zaman kusurlarımızı azaltmak ve meziyetlerimizi artırmak olmuştur."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:

Atatürk'ün milli vicdanını büyük iradesine bağlı olarak İstanbul'dan ayrılarak başlattığı yolculuğun ilk aşaması TBMM'nin açılışı ile tamamlanır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. TBMM, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Meclis'tir. TBMM demokrasiyi bu topraklara getirmemize karar veren Meclis'tir. 15 Temmuz'da bombalar yağarken milli iradeye sahip çıkan Meclis'tir. TBMM, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti'nin eylemlerine sahip çıkan Meclis'tir.

Bugün sorunlarımız var. İvedilikle çözmemiz gerekiyor. TBMM'ye 100. yılında önemli görevler düşüyor. Sorunlarımızın kaynağı TBMM'yi etkisizleştiren darbeciler ve darbe yasaları ile ortaya çıkan darbe hukukudur.

Kılıçdaroğlu'ndan 16 maddelik çağrı:

1) Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla, yeni bir demokratik anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayanmalı, demokrasilerde olması gereken denge/ denetim esası sağlanmalıdır.

2) Yeni anayasanın omurgası “Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması” olarak nitelendirdiğimiz yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem olmalıdır. Unutulmamalıdır ki demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimizde, fikir, düşünce ve inanç özgürlüğü ile medya ve sendikalaşma dahil örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller de kaldırılmış olacaktır.

3) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı kurumunun bağımsızlığı, kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

4) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM’de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için bir “Siyasi Ahlak Kanunu” çıkarılmalıdır.

5) Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yürütmedir. Yürütme, tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır. TBMM adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. TBMM’de kurulacak Kesin Hesap Komisyonu’nun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.

6) Yerel yönetimler, rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları haline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevleri arttırılmalıdır.

7) Kamu istihdamında nepotizmden uzak, liyakate dayalı, bir personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.

8) Liyakate dayalı istihdam politikaları kapsamında özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte “sıfır” istihdam açığı hedeflenmelidir. Çocuklarımızın geleceği, vatandaşlarımızın sağlığı, engellilerimizin ve yaşlılarımızın bakımı, ülkemizin iç ve dış güvenliği tartışmasız milli bir anlayışla oluşturulmadır.

9) Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı, bu bağlamda “Aile Yardımları Sigortası Kanunu” ivedilikle çıkarılmalıdır.

10) Demokratik standartlarda, adaletli ve denetime açık bir Kamu İhale Sistemi’ne geçilmelidir.

11) Vergi politikası, üretimi ve istihdamı özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.

12) TÜİK verilerine göre her üç çalışandan biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık öğrenilmelidir.

13) Türkiye, yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde, katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Bu ilke bağlamında tüm üretim politikaları, diğer üretim biçimleriyle birlikte tümüyle ekolojik olmalıdır.

14) Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.

15) Planlamada tarım, temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gıdaya sağlıklı koşullarla erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

16) Eğitim, Türkiye’nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve paydaşlarıyla birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi “fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür” nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde, her türlü fikir, düşünce özgürce tartışılmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir.

MHP'Lİ YALÇIN: BİRİNCİ MECLİS, FEVKALADE VE EMSALSİZDİR

MHP Genel Bakan Yardımcısı Semih Yalçın, Meclis'in kuruluşunda yaşananları anlattı. Semih Yalçın, Mondros Mütarekesi'nden 23 Nisan 1920'ye kadar baş döndürücü hadiselerin cereyan ettiğini kaydederek, Birinci Meclis'in millî iradenin tecelligahı olduğunu söyledi. Yalçın, "Tarihte, hem bağımsızlık uğrunda savaş yapan hem de bunu millî iradeye ve meşruiyete dayandıran başka bir parlamento görülmemiştir. Bu yönüyle Birinci TBMM; fevkalade ve emsalsizdir. Bir ihtilal Meclisidir. İstila, zulüm ve esarete başkaldıran yegâne savaş parlamentosudur. Birinci TBMM; Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı uğrunda yârden, anadan, serden geçenlerin otağıdır" ifadelerini kullandı.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da özel oturumda konuşma yaptı. Özel oturumda, Meclis'te milletvekili olan tüm partilere söz hakkı verildi. Buna göre grubu olan partilerin temsilcilerine 10'ar dakika, grubu olmayan partilere ise 3'er dakika söz hakkı verildi.

TBMM tarihi gün! 23 Nisan Özel Oturumu

En Çok Aranan Haberler