Isparta'nın Şarkikaraağaç ilçesinde yer alan Mada adası veya bir başka adıyla Kazak adasına gitmek isteyenlerin bir kayık bulmaları şart. Türkiye'de gölün içinde insan yerleşimi olan tek ada olma özelliğini taşıyan bu coğrafi güzellik filmlere bile konu oldu ancak Türkiye'de burayı bilenlerin sayısı oldukça az. Onedio Yazarı Ali Yağız Baltacı bu eşsiz toprakları kaleme aldı.
180 kişinin yaşadığı Mada adasının oluşumu ise tarihi bir olaya dayanıyor.
İşte Ali Yağız Baltacı'nın kaleme aldığı o yazı;
Mada Adası veya diğer adıyla Kazak Adası, Beyşehir Gölü üzerinde bulunan en büyük ada. İlginç olan ise bu Ada'nın üstünde yerleşik insan yaşamı olan bir köy bulunması. Kulağa oldukça egzotik geliyor ama burada yaşayan insanların pek de öyle düşündükleri söylenemez. Bu içeriğimizde sizleri Anadolu'nun unutulmuş toprağına götüreceğiz. Ada denildiğinde çoğumuzun aklında tatil beldeleri, turistler, gözde mekanlar, cıvıltılı sokaklar geliyor olabilir... Halbuki bu ön kabul tüm adalar için geçerli değil. Mada Adası ya da bir diğer ismiyle Kazak Adası... Türkiye'de bir gölün içinde yer alan ve içinde insan yerleşimi olan tek ada.
Türkiye'nin üçüncü büyük gölü olan Beyşehir Gölü'nde konuşlanan bu Ada'nın içinde Isparta'nın Şarkikaraağaç ilçesine bağlı bir mahalle bulunuyor ve burada yaklaşık 180 kişi yaşıyor. Mada Adası, Beyşehir Gölü'nde yer alan 32 Ada ve Adacığın en büyüğü. 800-900 dönüm ekilebilir alanı olan Ada, aslında ilçe kurulabilecek kadar büyük bir alana sahip. Ancak Ada'nın sadece küçük bir bölümünde yerleşim var. Mada'da bilinen ilk yerleşim 1866'da başladı. Bu dönemde 40 hanelik Kazak göçmenler Ada'ya yerleştiriliyor. Ada'nın diğer isminin Kazak Adası olmasının sebebi de bu yerleşim. Kazakların ardından 1900'lü yıllarda Ada'ya Tırtar Türkmenleri yerleşti. Günümüzde de Ada'da yaşamaya devam eden sınırlı sayıda ailenin büyük çoğunluğunu Tırtar Türkleri oluşturuyor.
Mada Adası, dışarıdan bakıldığında temiz havası, göl manzarası ile egzotik bir görüntüye sahip olsa da Ada'da yaşayanlar için durum bu kadar iyimser değil. Mada Adası'nda imkanların çok yetersiz ve elverişsiz olmasından dolayı, Ada'da yaşayan aileler tüm ihtiyaçları için anakaraya çıkmak zorunda kalıyor. Küçük kayıklarıyla 700 metrelik göl yolculuğu sonrası karaya çıkabilen Adalılar için bu yolculuk özellikle kış aylarında korkunç bir eziyete dönüşüyor. Acil durumlarda ise durumun vahameti daha çok artıyor. Adalılar kendilerini karaya bağlayacak bir köprünün inşa edilmesi için uzun yıllardır mücadele ediyor. Buna karşın çok az nüfusun yaşadığı Mada Adası için büyük bir yatırım olan köprü yapımına başlanmadı. Bu durum ise Adalıların mağduriyetlerinin sürmesine yol açıyor.
Adalılar, köprü yapımı gerçekleşmediği takdirde karada yerleşebilecekleri alanlar gösterilmesini istiyor. İmkanı olan çok sayıda Adalı, evlerini terk ederek Isparta'ya yerleşti. Kışın çok soğuk olduğunda ise Beyşehir Gölü donuyor ve Adalılar çok tehlikeli olsa da karşıya yürüyerek geçiyor. Bu adanın sıra dışı yapısı belgeselcilerin de ilgisini çekti. 17.Uluslararası Adana Altın Koza film Festivali En İyi Belgesel Film ödülü Musa Ak tarafından çekilen "Mada" belgeseline verildi. 23 dakika süren belgeselde Adalıların günlük yaşamları ve çektikleri zorluklar anlatılıyor. Çok büyük kısmı balıkçılıkla geçinen Ada halkının başka alternatifleri de pek yok. Kuru tarım ve hayvancılık da Adalıların diğer işleri arasında. Adanın, Kızıldağ Millî Parkı içerisine eklenmesiyle küçükbaş hayvancılık duruyor. Bunun üzerine adadaki büyükbaş hayvanlar dubayla karşıya geçiriliyor ve orada otlatılıp geri getiriliyor.
Rivayete göre Alaaddin Keykubat'ın oğlu, Beyşehir Gölü'ne düşmüş ve bir daha bulunamamış. Bunun üzerine hünkâr bu gölde artık kimsenin ölmemesi için halktan yapağı ve bir miktar kül istemiş. Getirilen malzemelerle gölü Akdeniz'e bağlayan yer altı suyunun yolları kapatılmış ve gölün seviyesi yükselip bir tepe olan Mada'nın etrafını sarmış. Böylece Mada bir ada olarak ortaya çıkmış.