YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Unutulan Zanaatların Ustaları Gençlerin Konuğu Oldu

Bursa Kent Konseyi (BKK) Gençlik Meclisi Kültür ve Turizm Çalışma Grubu, unutulmaya yüz tutan el...

Bursa Kent Konseyi (BKK) Gençlik Meclisi Kültür ve Turizm Çalışma Grubu, unutulmaya yüz tutan el sanatlarının ustalarını yeni nesillerle buluşturmak amacıyla ‘her zanaat bir hikayedir-tarihsel el emeği sanatları hikayeleri’ paneli düzenledi.Unutulmaya yüz tutan el sanatlarının hayatta kalan ustalarını gençlerle buluşturmak amacıyla BKK Gençlik Meclisi Kültür ve Turizm Çalışma Grubu tarafından başlatılan ‘her zanaat bir hikayedir’ paneli, Tekstil ve Sanayi Müzesi’nde yapıldı. Gençlerin ilgi gösterdiği panelde, Çarıkçılık sanatını usta Bekir Çarıkçı, Alemcilik sanatını usta Ayhan Savut, Sobacılık sanatını ise işadamı Fahrettin Gülener anlattı.BKK Gençlik Meclisi Başkan Yardımcısı Ahmet Can Üneş, gençlik politikaları üretme görevlerini bu alanda çalışmalar yaparak yerine getirdiklerini belirtti. ‘Her zanaat bir hikayedir’ projesiyle unutulmaya yüz tutmuş zanaatları gençlere aktarmak istediklerini kaydeden Üneş, projede emeği geçen herkese teşekkür etti.Babası Sobacı Vehbi ustanın, Avusturyalı bir ısı mühendisinden mangal ve maşa yapımını, kömürün elde edilişini, odun bilgisini, daha sonraki dönemde ise soba ve kuzine yapımını öğrendiğini anlatan Gülener, Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra annesiyle beraber 5 yaşındayken babasının yanında çalışmaya başladığını söyledi. O dönemde Türkiye’de sac ve evlerde baca bulunmadığını ifade eden Gülener, “Babam, Fransız, Avusturya, Macar, Yugoslav, Bulgar, Romanya ve Rus tipi dile 40 ile 55 santim arasında fırınları olan sobaların tüm standartlarını getirdi. Babam sac olmayınca Karamürsel’deki Amerikan hurdalığından varillerinden temin ediyor. İlk yıl bu yolla 40 soba yapar. 1950-1960’lı yıllarda Bursa’da elektrikte sıkıntılı. Akşam 5’e kadar İrfanlı’dan, 5’ten sonra Sarıyer Barajı’ndan takviye cereyan geliyordu. Merinos Fabrikası kendisine yetiyordu” dedi.1972 yılında babasının 50 bin lira desteğiyle kendi atölyesini açtığını dile getiren Gülener, sobacılıktan kalıpçılığa ve endüstriye giden yolun bu şekilde başladığını belirtti. 1986 yılından beri gençlerle çalıştığını dile getiren Gülener, sanat okullarının ve üniversitelerin nitelikli insan yetiştirmemesinin ise acı olduğunu söyledi.1948 yılında Kırcaali’de doğduğunu, 1950’de ise ailesinin Türkiye’ye göç ettiğini ifade eden Çarıkçı ustası Bekir Çarıkçı, babasının tabaklık, dericilik, çarıkçılık, ayakkabıcılıkla uğraştığını, nüfus müdürünün de kendilerine çarıkçı soy adını bu yüzden verdiğini belirtti. Okul yıllarında babasının kendisini her gün 3 saat dükkanda çalıştırdığını söyleyen Çarıkçı, “Şimdikiler sosyete çarığıdır. Eskiden hayvanın sırtından çıktığı gibi tüyüyle beraber çarık satardık. Sosyete çarıkları çiğ çarıklardan 3 kat daha pahalıydı. 1960’lı yıllarda köylerde ayakkabı yoktu ve 1972’de her gün 10 çift çarık yapıyorduk. Köylüler çizme kullanırken çamur birikiyor ve ağırlaşıyordu. Çarık, biraz nemlendirilip, balık yağına koyduktan sonra ayağın şeklini alıyor. Çamur da tutmadığı için köylü devamlı çarık kullanırdı. Günümüzde sadece etraftaki insanlara yapıyoruz” diye konuştu.Eskiden daha fazla sanatkar bulunduğunu, evlatlarına veya yanına aldıkları yetimlere işin öğretildiğini aktaran Çarıkçı, bu sayede iş yerlerinin kapanmadığına dikkat çekti. Çarıkçı, “Eskiden alışveriş yapılırken müşteri, komşumuzun sınırına geçince kesinlikle ‘buyurun’ demezdik. Sadece kendi dükkanımızın önündeyken ‘buyurun’ derdik. Şimdiki çarşının durumunu görüyorsunuz. Yine kalfa işini öğrenip ustasından onay aldıktan sonra mevlit okutulurdu. Peştamal giydirildi. Ustası, kalfasına dükkan açabilmesi için sermaye verirdi. Şimdiki insanlar, ‘bunu ne kadar sömürebilirim, ne kadar ucuza çalıştırabilirim’ diye düşünüyor. Gençlerin kafa yapısı da değişti. Hayatı kolay görüyorlar. Eskiden çıraklar ustasından önce işi bitirmek isterdi. Şimdikiler ise işi ustasının yapmasını bekliyor” dedi.Cami ve minare alemleri yapan Usta Ayhan Savut ise, mesleğin kendisine dedesinden ve babasından kaldığını söyledi. Babasının kaymakam olmasına karşın 39 yaşında bu mesleği öğrendiğini anlatan Savut, babasının kendisine her zaman ‘hangi mesleği yaparsan yap, ama severek yap’ dediğini aktardı. Bursa’da yaz aylarında yükseklerde sıcaklığın 40 derece, kışın ise eksi 7 derece arasında değiştiğini anlatan Savut, “50 derece soğuk sıcak farkına hiç bir şey dayanmıyordu. Merak edip, araştırdım. Yatların aylarca denizce kalıp geri geldiğinde kararmadığını ve pırıl pırıl olduğunu gördüm. Tüm vernik çeşitlerini deneyerek sonuca ulaştım. Muradiye Külliyesi’nde 15 sene önce taktığım alemler pırıl pırıl duruyor. Türkiye’de yaklaşık 14 tane alemci var. Benimkiler bu yüzden tercih ediliyor. İşi severek yapınca başarı ve para kendiliğinden geliyor” şeklinde konuştu.3 günde yaklaşık 50 tane alem yapabildiğini söyleyen Savut, “Dedem, mesleği öğrenip belirli yaşa gelince ustası ‘gel seni imtihana sokalım. Berat alalım’ diyor. Ahilik teşkilatı, Ulu Camii’de dedemi imtihan ediyor. Kazanınca ustasının elini öpüp peştamal kuşanıyor. Beratını alarak kendi dükkanını açıyor. Komşuların kimi elbise, kimi iş, kimi para vererek kutluyor. Zaten dükkan açarken kalkınıyormuş insanlar” açıklamasını yaptı.Konuşmaların ardından soru cevap bölümüne geçildi. Programın sonunda ise BKK Başkanı Semih Pala ve Gençlik Meclisi üyeleri Esma Işığıbol, Gözde Büktel, Erdi Kaçak ve Figen Arı tarafından konuşmacılara katkılarından dolayı plaket takdim edildi.

Unutulan Zanaatların Ustaları Gençlerin Konuğu Oldu

Bursa Kent Konseyi (BKK) Gençlik Meclisi Kültür ve Turizm Çalışma Grubu, unutulmaya yüz tutan el...

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler