Ankete katılan her 10 kişiden dördü, aile içi şiddet durumunda kimin aranması gerektiğini bilmiyor. 911’in aranması gerektiğini söyleyenlerin dahi olduğu ankette katılımcıların yüzde 5'i 18 yaşından küçüklerin evlenebileceğini söyledi. Yüzde 51'i ise aile izniyle evlilik yaşının 17 olduğunu ifade etti.
İmdat-Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği, Acıbadem Üniversitesi Suç ve Şiddetle Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi (ASUMA) ve Kanada Büyükelçiliği iş birliği ile hayata geçirilen 'ZORAKİ Evliliklere Sıfır Tolerans Projesi' kapsamında, sahadaki profesyonelleri ölçme ve değerlendirme amacıyla anket yapıldı. Mersin, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da görev yapan 257 psikolog, avukat, rehber öğretmen, sosyal hizmetler uzmanı ile sağlık ve eğitim çalışanı ankete tabi tutuldu. Ancak anket sonucu, sahadaki profesyonellerin bile zoraki evlilik ve aile içi şiddette yeterli bilgiye sahip olmadığını ortaya çıkardı.
Proje Koordinatörü ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi Avukat Zeynep Reva “Anketteki sorulardan birinde, '18 yaşından küçükler evlenebilmeli mi? sorusunu yönelttik. Ne yazık ki yüzde 5’i bu soruya 'evet' yanıtını verdi. Aile izniyle evlilik yaşının kaç olduğunu sorduğumuzda ise yüzde 51’i 17 dedi. Yani evlenme yaş sınırını bile bilmiyoruz” dedi. Türkiye genelinde adı dahi olan 10’dan fazla zoraki evlilik türü bulunduğunu vurgulayan Reva, şunları söyledi:
“Bunlara özel isimler dahi verildiyse, uzun yıllardır gelenek olarak sürdürülüyor demektir. Örneğin taygeldi evliliği. Analı-kızlı evlilik olarak da bilinen bir evlilik türü. Eşleri vefat etmiş bir kadın ve erkeğin, karşı cinsten ergenlik çağında çocukları varsa, aynı ev içinde namahrem olmasın diye onlar da evlendiriliyor. Analı-kızlı diye çorbası dahi olan bir evlilik türünün sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, eğitmenler tarafından bilinirlik oranı ne yazık ki sadece yüzde 35.”
Zeynep Reva, zoraki evliliklere dair ülkemizde hiç bir veri olmadığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:
“Veri olan kısım sadece çocuk evlilikleri. Bu konuda da ilk 10 ilin 9’u Doğu ve Güneydoğu’da. Biri de Niğde. Güneydoğu'daki 3 ilde halkı değil de öncelikle konu ile ilgili çalışan sahadaki uzmanlara eğitim vermeyi, farkındalıklarını geliştirmeyi amaçladık. Bu kişilerle yapılan görüşmelerde sahadan gelen bilgiler de çok çarpıcı. Erkekler eşlerine, ‘Ayağını denk al yoksa kuma getireceğim’ şeklinde tehditler savuruyor. Bu, günlük yaşamın bir parçası olmuş. Şanlıurfa’da kız çocukları ile evlenme hakkı öncelikle amca ve dayı oğlunda. Çünkü toprağın bölünmesini istemiyor aileler. Kendi düğününü evlenmek istemediği için polise ihbar edip, baskın yaptıran çocuklarımız var. Biz bu evlilik türlerinin sonlandırılması ve sağlıklı bireyler, sağlıklı kadınlar, sağlıklı çocuklar yetişebilmesi için bu projeyi hayata geçirdik.”
Proje Danışmanı Prof. Dr. Oğuz Polat da ankete katılan her 10 kişiden dördünün aile içi şiddet durumunda kimin aranması gerektiğini bilmediğini söyleyerek, “Buna karşın 911’in aranması gerektiğini söyleyenler bile oldu” dedi. Prof. Dr Polat, bazı şeylerin 'gelenek' adı altında zorla yaşatıldığına vurgu yaparak, “Ağabeyi ölürse kardeşiyle evlendirme, annesi öldüyse kızıyla evlenme gibi. Hayvanın insandan daha değerli kabul edildiği yöreler var. Evlendirebilmek için kızının okula gitmesini engelleyen ve ona direnen baba, veterinerin ‘Eğer sen çocuğun okula yollamazsan ben hayvanını bir daha tedavi etmem’ dediği için bu kararından vazgeçtiği coğrafyalar buralar. Zoraki evlilikler sadece Türkiye’nin değil dünyanın da bir sorunu. Kanada gibi gelişmiş bir ülke ile bu konuda işbirliği yaparak, bu problemin yaşandığı illerde çalışanlarla bir araştırma yapalım ve onlara bir eğitim verelim dedik. Çünkü eğer biz çalışanları eğitebilir ve bilgilendirebilirsek, onlar da hedef gruplarına, doğru yaklaşımları sergileyebilecekler. Ama bu yeterli değil, bu konuda Meclis’te bir komisyon kurulması ve zoraki evliliklerin sonlandırılmasının sağlanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
Evlenecek kişilerin istemediği halde zor, güç ve tehdit edilerek gerçekleştirildiği zoraki evliliklerin çoğu resmi makamlara yansımıyor. Taygeldi (iki dulun çocuklarının da evlendirilmesi), levirat (kayınbiraderle evlenme), sorarat (baldızla evlenme), berdel (evlilik yaşındaki iki erkeğin evlilik yaşındaki kız kardeşlerini birbiriyle değiştirmesi), kuma, başlık parası, öç karşılığı evlenme, beşik kertmesi, kan bedeli evliliği ve çocuk evlilikleri zoraki evlilikler olarak kabul ediliyor.
TÜİK 2018 yılı istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarının resmi olarak evlendirilmesinde Ağrı yüzde 14,8 ile en üst sırada yer alıyor. Geçen yıl yapılan 553 bin 202 evlilikten bin 29’u erkek, 20 bin 779’u ise kız çocuklarından oluşuyor. Yani kız çocukları, erkek çocuklarına göre 20 kat daha fazla evlendiriliyor. Üstelik bu veriler, 16 yaş öncesi gayriresmi çocuk evlilik verilerini içermiyor. Adalet Bakanlığı’nın 2017 yılı verilerine göre ise evlenme izni talebi ile aile mahkemelerinde açılan dava sayısı 8 bin 581. Davaların 7 bin 384'ü tamamen veya kısmen kabul edildi.