Garanti Bankası Genel Müdürü Özen:

Bankacılık müşterilerinin artık yaşamla entegre, kişiye özel, gerçek zamanlı ve interaktif hizmetleri tercih ettiğini belirten Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, "Her müşterimize özel, sağlıklı ve dengeli finansal çözümler sunmamız gereken bir döneme giriyoruz" dedi.

Bankanın 2012'nin ilk çeyreğindeki bilançosunu açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenleyen Genel Müdür, "Net kârımız 962 milyon 191 bin TL, aktif büyüklüğümüz ise 165 milyar 696 milyon 285 bin TL seviyesinde gerçekleşti" diyerek, Garanti'nin bugün elde ettiği başarıların, anlık adımların değil, uzun soluklu ve planlı bir yolculuğun sonucu olduğunu belirtti. Özen ayrıca, bankanın mevcut stratejisinin ana hatlarını koruyarak yeni dönemde de liderliğini sürdüreceğini, böylece Avrupa'nın en iyi bankası

olma vizyonuna emin adımlarla yaklaştığını söyledi.

Ergun Özen, "Ekonomik krizlerin artçı etkilerini halen hissettiğimiz bu dönemde, temkinli duruşumuzla, aktif kalitemizi ve güçlü sermaye yapımızı koruduk. Karlı bir performansla pekiştirilen sağlam sermaye yapımız sayesinde, yalnız Türkiye'de değil, global arenada da fark ediliyoruz. Standard & Poors'un, bankaların sermaye yeterliliklerini karşılaştırdığı raporunda, dünyanın önde gelen 100 kuruluşu arasında yer alan tek Türk bankası Garanti oldu. Başarımızın arkasında; yıllardan beri insana, teknolojiye,

dağıtım kanallarına, kurumsallaşmaya, şeffaflığa ve topluma yaptığımız planlı yatırımlar yer alıyor" dedi. Sürdürülebilir başarının, doğru insan kaynağıyla sağlanabileceğine dikkat çeken Genel Müdür, "Çalışan sayımız 10 yılda neredeyse 3'e katlandı. Yaklaşık 17.000 kişilik büyük bir aileyiz. Çalışanlarımızın yüzde 84'ü üniversite mezunu, yöneticilerimizin yüzde 90'ı kurum içinden terfi ediyor ki, bunlar erişilmesi zor oranlar. Bankamızın bünyesinde son 5 yılda yaklaşık 4 milyon saat eğitim gerçekleştirildi.

İK uygulamalarımızla, bu alanda dünyadaki tek uluslararası kalite standardı olan Investors in People (İnsana Yatırım Yapanlar) sertifikasının altın versiyonunu almaya hak kazanan ilk Türk kuruluşuyuz. Dünyada yalnızca 615 şirket bu sertifikaya sahip" dedi.

Ergun Özen toplantıda, bankacılık sektörünün ve Garanti'nin, 90'ların ortasından başlayarak nasıl değişip geliştiğini anlatıp, sektörün geleceğine dair öngörülerini paylaştı. Genel Müdür, "90'larda bankacılar için en temel konu, maliyetlerin yönetilmesi ve operasyonel verimliliğin sağlanmasıydı. Yeni binyılla birlikte, müşteri odaklı yaklaşımlar önem kazandı. 2000'lerin ortasında ise bankalar hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmaya odaklandı. İş modellerini, perakende konseptlerinden esinlenerek değiştirip, satış organizasyonu haline getirdi" dedi. Garanti'nin iş modelini ve başarısının temelini müşteri odaklılığın oluşturduğunu belirten Özen, sözlerine şöyle devam etti: "2010'lara geldiğimizde ise artık yeni bir bankacılık anlayışıyla karşı karşıyayız. İnternet ve mobil teknolojilere dayanan iş modellerinin şekillendirdiği yeni nesil tüketiciler, bankacılık sektörünün dinamiklerinin yeniden tanımlanmasını zorunlu kılıyor. Müşterilerimize, kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirebileceği esnek,

entegre bir platform sunmamız gerekiyor. Garanti olarak online bankacılıkta değişime liderlik ediyoruz. Hedefimiz, müşterilerimizin finansal ve sosyal tüm ağlarına dahil olarak, bütünsel bir çözüm ortağı haline gelmek. Dünyalarını anlamak için müşterilerimizi dinlemeye devam edecek, bankacılık deneyimlerini bu doğrultuda şekillendireceğiz".

Türkiye'de finansal hizmetlerden yararlanmayan yaklaşık 26 milyon yetişkin olduğunu belirten Özen, "Potansiyel banka müşterisi sayısı, 2020'ye kadar İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya'nın toplamından daha fazla artacak. Bankacılık hizmetlerinden yararlanan KOBİ'lerin de sayısı yükselecek. Bankacılık, İstanbul, Ankara ve İzmir'in dışındaki illerde daha hızlı büyüyecek. Kredi penetrasyonu, 2020'ye kadar gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaşacak." dedi. Bunun için Türkiye'nin tasarruflarını artırması

gerektiğine dikkat çeken Genel Müdür, tasarrufların GSYH'nın yalnızca yüzde 13'ünü oluşturduğunu belirterek, bu oranın Hindistan'da yüzde 30, Çin'de yüzde 50'nin üzerinde olduğunu söyledi.