Münevver Karabulut, 2009 yılında Bahçeşehir’de bir villada Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürülmüştü. Garipoğlu 197 gün sonra teslim olmuş ve hapse girmişti. 10 Ekim 2014 tarihinde kaldığı hücrede ölü bulunmuştu. Kamuoyunda artan 'Cem Garipoğlu öldü mü? Yaşıyor mu?' iddiaları üzerine Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması için karar vermişti.
Garipoğlu’nun mezarından çıkarılan ceset, tabuta konularak cenaze aracı ile Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Garipoğlu'ndan alınan DNA örnekleri ailesiyle eşleştirilecek ve mezardaki kişinin Garipoğlu olup olmadığı netlik kazanacak.
Habertürk yayınında konuşan Prof. Dr. Sermet Koç, “Fiziksel benzerlik ve diğer bütün hususlar gözümüzün önünde gerçekleşti.” dedi.
O dönem aileden alınan örneklerle yapılan DNA incelemelerinin, Garipoğlu’nun kimliğini doğruladığını anlatan Koç, iple boğulma iddialarını da yalanladı.
Garipoğlu’nun başına poşet geçirip, kendini havasız bırakarak bayıldığını ve ölümün de böyle gerçekleştiğini söyleyen Koç, otopside kamera kaydı yapıldığını ve fotoğraflar çekildiğini de anlattı.
Garipoğlu’nun ölümüne ilişkin dönemin Silivri Cezaevi’nden sorumlu Cumhuriyet Savcısı Metin Arda ise intiharın ardından yıllar sonra ilk kez konuştu. Arda, intiharın sabah sayımını yapan personel tarafından fark edildiğini söyledi.
Haberi almalarıyla birlikte kurum müdürüyle beraber koğuşa gittiklerini anatan Arda, savcı gelene kadar Garipoğlu’nun başındaki poşete hiç dokunulmadığını ifade etti.
Garipoğlu’nun ellerinin serbest halde olduğunu, havasız kaldığında can havliyle poşeti neden yırtmadığını olay yerinde görevli Adli Tıp personeline sorduğunu anlatan Arda, “Uyuşma ve baygınlık diye anlattı bana.” ifadesini kullandı.
Eski savcı Metin Arda, Cem Garipoğlu’nun başına poşet geçirmeden önce başka yöntemleri denediğini de söyledi. Arda, “Pencerede ip kalıntısı vardı. Onu bir denemiş. Onda sanırım cesaret edememiş olabilir. Bu poşet yöntemini denemiş.” ifadelerini kullandı.