Lise öğrencisi sevgilisi Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009 günü hunharca öldüren Cem Garipoğlu(24), cinayetten 2 bin 47 gün sonra tutuklu olduğu cezaevinde yaşamına son verdi. Mahkemece 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Garipoğlu’nun, Silivri 5 No‘lu Cezaevi’ndeki koğuşunda başına poşet geçirdikten sonra çamaşır ipiyle kendini astığı belirlendi.
ÜRPERTEN DETAY İÇİN TIKLAYINIZ!
Türkiye’yi sarsan Münevver Karabulut cinayetinin faili Cem Garipoğlu, tutuklu bulunduğu cezaevinde kendini astı. Cezasını 10 yıl sonra tamamlayacak olan Garipoğlu’nun cesedi, infaz koruma memurları tarafından Sabah saat 08.00 sıralarında tek başına kaldığı 3’lü koğuşunda bulundu. Garipoğlu’nun Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde 3’lü koğuşta tek başına kaldığı, kamera sisteminin ise koğuşun ortak avlusunda bulunduğu belirtildi. Kamera görüntülerinde yapılan incelemede, koğuşa kimsenin girmediği görüldü.
Koğuşun en son saat 02.00’da kontrol edildiği, ilk incelemelerde intiharın 02.00 ile 08.00 saatleri arasında gerçekleştiği tespit edildi. Garipoğlu’nun koğuşundan aynı yerdeki diğer boş koğuşa geçtiği, başına poşet geçirerek, çamaşır ipiyle kendisini boğduğu öğrenildi.
Garipoğlu’nun teşhisini Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun yapatı. Savcının incelemesinin ardından cezaevinden cenaze aracının içinde çıkan Cem Garipoğlu’nun cenazesi öğle saatlerinde otopsi işlemi için Adli Tıp Kurumu’na(ATK) getirildi. Cenaze aracına bir Jandarma aracı da eşlik ederken, cenaze aracı ve çevresinde Garipoğlu’nun yakınlarından kimsenin olmaması dikkat çekti. İlerleyen saatlerde cenaze işlemleri için ATK’ya gelen Garipoğlu’nun dayısı Sedat Erol yeğeninin defin ruhsatını aldı. Garipoğlu’nun cenazesinin bugün Adli Tıp Kurumu’ndan alınarak toprağa verileceği kaydedildi.
Minnesota Protokolü otopsisi
Yaklaşık 2.5 saat süren Garipoğlu’nun otopsisinin, Türkiye’nin de imza koyduğu “BM Hukuk Dışı Keyfi ve Yargısız İnfazların Önlenmesi ve Soruşturulmasına İlişkin Kılavuz” olarak da bilinen Minnesota Protokolü’ne göre yapıldığı öğrenildi. Kurum uzmanlarınca gerçekleştirilen otopsinin, protokol uyarınca görüntülü kaydedildiği bildirildi.
İlk tespitlere göre Garipoğlu’nun boğazında ip veya çarşaf dolanmaktan kaynaklı çürük izlerine rastlandı. Nihai rapor 1 ay içinde tamamlanacak.
‘Ruh sağlığı bozuktu’
Münevver Karabulut cinayeti davasında Cem Garipoğlu’nun avukatlığını yapan Aytekin Kaya, müvekkilinin ruh sağlığının bozuk olduğunu en başından beri söylediklerini belirtti. Savunmalarında Garipoğlu’nun akli dengesinin bozuk olduğunu belirttiğini anlatan Kaya, “Adli Tıp Kurumu da Cem Garipoğlu’nun ruh sağlığının bozuk olduğunu ancak ceza ehliyetinin olduğu şeklinde rapor vermişti. Cem Garipoğlu’nun ruh sağlığının bozuk olduğunu en başından beri biz söyledik ve bu olay yaşandı. Demek ki ruh sağlığı bozuk bir insan başkasını öldürebiliyorsa kendisini de öldürebiliyormuş” dedi.
Koğuş arkadaşı konuştu
Cem Garipolu cezaevinde zaman zaman gazetelere de röportaj verdi. “Cezam bittiğinde 34 yaşında olacağım. Çin’e gidip hukuk okumak istiyorum. Adil yargılandığıma inanmadığım için avukat olmaya karar verdim” şeklinde beyanlarda bulunan Garipoğlu cezaevi günlerini spor yaparak geçirdiğini anlatmıştı.
Milliyet'in haberine göre, Cem Garipoğlu ile bir dönem aynı koğuşta kalan iş adamı Korkmaz Yiğit, “Hiç intihar edebilecek bir çocuk gibi gözükmüyordu” dedi. Yiğit, eski koğuş arkadaşı Garipoğlu hakkında şunları söyledi: “Ben açık cezaevine geçtiğim için koğuştan ayrılmıştım. Ben Cem’le beraber kaldığım sürece aykırı bir davranışını, saygıyla ilgili ters bir hareketini görmedim. Ben oradayken de psikoloji açısından da aykırı bir durumunu görmedim. Bende hiç intihar edebilecek bir çocuk izlenimi yaratmadı. Zaten günde 13-14 saat ders çalışıyordu, Çince öğreniyordu.”
197 gün sonra teslim olmuştu
Varlıklı bir aile olan Garipoğlu ailesini banka operasyonlarının ardından bir kez daha kamuoyunda tartışılır hale getiren süreç, bir kadın cesedinin 4 Mart 2009 günü Etiler’deki çöp konteynerinde bulunmasıyla başlamıştı. Gövdesi gitar çantasına, başı ise çöp poşetine konulmuş halde bulunan cesedin 17 yaşındaki lise öğrencisi Münevver Karabulut’a ait olduğunu tespit eden polis, Karabulut ile son görüşen kişi olduğu belirlenen erkek arkadaşı Cem Garipoğlu’nun evine baskın düzenlendi. Ancak Garipoğlu’nun baskından önce evden ayrıldığı anlaşıldı. Gözaltına alınan anne Tülay Makbule Garipoğlu ile baba Mehmet Nida Garipoğlu, savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı. İhbarların ardından yeniden gözaltına alınan baba “cinayete iştirak” suçlamasıyla tutuklandı. Bu süreçte tüm emniyet birimleri korkunç cinayetin faili Cem Garipoğlu’nun peşindeydi ancak yurtdışına kaçtığı iddia edilen Garipoğlu bir türlü yakalanamıyordu.
Kırmızı bültenle arandı
Cinayetten yaklaşık 90 gün sonra Interpol tarafından Cem Garipoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Baba Süreyya Karabulut, 3 Eylül 2009 günü Garipoğlu Şirketler Grubu’na ait binanın önüne testere ve siyah çelenk bıraktı. Bu eylemden 2 hafta sonra Cem Garipoğlu, avukatı tarafından Bahçelievler’de polise teslim edildi. Cinayetten 197 gün sonra teslim olan Garipoğlu, Asayiş Şube Müdürlüğü’nde emniyet görevlileriyle sohbeti sırasında, firari olduğu süre içerisinde hiç yurtdışına çıkmadığını, bilmediği bir yere tanımadığı bir kişi tarafından götürüldüğünü ve olaydan pişmanlık duyduğunu söyledi.
‘Kendimi öldürmek istedim’
18 yaşından küçük olduğu için Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan Garipoğlu, tutuklama kararının ardından da Maltepe Cezaevi’ndeki çocuk koğuşuna konuldu. Yaklaşık 1 ay sonra da 18 yaşına girince babası Mehmet Nida Garipoğlu’nun tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’ne nakledilen Gariopğlu hakkında, “canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek” suçundan 24 yıla kadar hapis cezası istendi. Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi ilk kez hakim karşısına çıktığında, “Münevver’i cansız görünce kendimi de öldürmek istedim. Ancak yapamadım” dedi. Yapılan yargılama sonucu, Cem Garipoglu 24 yıl hapis cezasına çarptırılırken, kendisini sakladıkları için annesi ve amcası Hayyam Garipoğlu’na da 3’er yıl hapis cezası verildi. Babası ise beraat etti. Ceza davasının sonuçlanmasının ardından Münevver Karabulut’un ailesi tarafından Garipoğlu ailesine 2 milyon TL’lik manevi tazminat davası açıldı. Tazminat davası 8 Ekim 2013 tarihinde sonuçlandı. Dava sonunda Garipoğlu ailesinin Karabulut ailesine 37.500 lira maddi, 1 milyon 250 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verildi.
‘Keşke kendini öldürse’
Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut, Şubat ayında yazdığı “Körebe: Kızım Münevver” isimli kitapta Cem Garipoğlu’nun yengesi Ayfer Garipoğlu’yla yaptığı görüşmelere de yer vermişti.
Kitapta baba Garipoğlu şu satırları aktarmıştı;
“(...) Bir görüşmemizde A. Garipoğlu bana ‘Sana 5 bin lira para göndereceğim, Münevver’in adına mevlit okut’ dedi. Ben de nasıl olduysa ‘peki’ demiş bulundum. Bazen sonradan içinizi rahatsız eden ama o an gaflete düşüp ‘olur’ dediğiniz anlar olur ya, tam böyleydi durum. Birkaç gün sonra şoförüyle zarf içinde 5 bin lira para gönderdi. Parayı Münevver adına Diyanet Vakfı’na bağışladım. (...) Ayfer Garipoğlu, tazminat davasının sonuçlanmasına yakın beni aramaya başladı. Garipoğlu ailesinin darmadağın olduğunu, çok zor şartlar altında yaşadığını söyledi. Cem’le ilgili de ‘Bu psikopat keşke kendini öldürseydi...’ dedi. Kocasının suçsuz olduğunu söylüyordu. Ama Hayyam’ın suçlu olduğu tescillenmişti zaten.”
‘Beklemiyorduk’
Münevver Karabulut’un amcası Hüseyin Karabulut, Cem Garipoğlu’nun cezaevinde intiharına ilişkin, “İntihar edeceğini beklemiyorduk” dedi. Garipoğlu’nun intihar etmesinin yeğeninin mezarında rahat uyumasını sağlamayacağına dikkati çeken Karabulut, “Çocuk mezarında nasıl rahat uyuyacak, bunca çekilenlerden sonra. Biz, Cem Garipoğlu’nun cezasını çekeceğini, intihar edeceğini beklemiyorduk. Bu, tasvip etmediğimiz bir olay” dedi.