ANTALYA (İHA) - Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karagöz, Antalya'da bir kişinin gaz tabancasıyla intihar etmesinin ardından, gaz tabancalarının 'silah tanımı içinde yer almaması' konusunun yeniden tartışmaya açılması gerektiğini söyledi.
Antalya'da geçen Mart ayında N.G. (Necip Göksoy) adlı kişinin gaz tabancasıyla intihar etmesinin ardından, yapılan otopside 'beynin gaz basıncıyla parçalandığını' belirten Yrd. Doç. Dr. Karagöz, ilk kez böyle bir vaka ile karşılaştığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "22 yıllık hekimim. 16 yıllık adli tıp uzmanıyım ancak gaz tabancasının basıncı ile kafatası kemiğini kırıp, beyni parçaladığını ilk kez gördüm" dedi. Otopside şoke olduklarını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "Bu durum belki de bugüne kadar hiç görülmeyen ölüm şekliydi. Çünkü silahın içinde nesne yoktu, sadece basınç bu ölüme neden olmuştu" dedi.
Türk toplumunda 'At, avrat, silah' gibi geleneklerin hala varlığını sürdürdüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "Toplumumuzda silaha karşı büyük ilgi olduğu gibi gaz tabancalarının zararsız olduğu düşüncesi yaygın" dedi. Gaz tabancalarının 6136 ve 2521 sayılı kanunların kapsamı dışında kaldığını ve bu silahlarla ilgili hiçbir yasal düzenlemenin bulunmadığını hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "TCK'nın 174. maddesinde gaz tabancaları 'silah' tanımı içine girmiyor. Oysa namlu ve şarjörlerinin değiştirilmesi ile, 6136 sayılı kanun kapsamına giren silahlara dönüştürülebiliyor" dedi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı olarak bu konudaki raporu 11-12 Mayıs tarihlerinde Konya'da gerçekleştirilecek Adli Tıp Kongresi'nde sunacaklarını bildiren Yrd. Doç. Dr. Karagöz, şunları söyledi:
"Anlatmaya çalıştığımız; gaz tabancaları, namluları değiştirilemese de içine herhangi bir nesne konulmasa da basıncı nedeniyle ölüme neden olabiliyor. Bir gaz tabancası, 10 santimetre uzaktan sıkıldığında gerçek bir silah gibi öldürebiliyor"
Yrd. Doç. Dr. Karagöz, Ocak 2003 ile Mart 2006 arasında otopsisi yapılan 35 kurusıkı silah kaynaklı ölüm olayı bulunduğuna dikkat çekerek, "Bu çalışmada, bu silahların potansiyel tehlikeleri bazında yasal düzenleme gereği vurgulandı. Çalışmada ayrıca, namluda ve kullanılan fişeklerde herhangi bir değişiklik yapılmadan bu silahlarla bitişik atış mesafesinden yapılan atışlarda özellikle kafa ve boyun bölgesinde ölümcül yaralanmalar meydana geldiği de ortaya kondu. Ayrıca namlu içinde bariyer parçanın çıkarılması ve fişeğin ağız kısmına metal bilye yerleştirilmek suretiyle üretilen el yapımı fişeklerin kullanımı ile bu silahların ideal bir suisid/homisid aracı haline getirilebildiği ortaya kondu" diye konuştu.