Nedeninin tam olarak ne olduğu bilinmeyen bu sorun tansiyon yükselmesi ve idrarda yüksek miktardaki proteinle başlayarak başka belirtileri de beraberinde getirerek annenin vücudunda bazı değişimlere yol açıyor. Günümüzde her 100 anneden 6'sında görülen ve günümüzde daha fazla yaygınlaşmaya devam eden bir hastalıktır. Bu hastalık prematüre doğumlara sebep olur. Düşük, orta ve yüksek şiddette görülen bu hastalık bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bebekte gelişme sorunları, erken doğum ve hatta ölüm gibi sonuçlar doğurabilir. Bu hastalığın tedavi edilmesinin tek çaresi bebeğin anne karnından alınması yani doğum yapmaktır. Hafif preeklampsi genellikle kontrol altına alınabilen bir hastalıktır ve anne adayına magnezyum takviyesi yapılarak kontrol altına alınmaya çalışarak ağır preeklempsi görülmemesi için tedavi uygulanarak doğum sonrasıda anneyi yoğun bakıma alarak takibi yapılır. Eğer orta ve yüksek olarak seyrediyorsa düzenli kan ve idrar takibi yapılarak anne ve bebek sürekli kontrol edilir.
Genellikle gebeliğin 20. Haftasında ortaya çıkan; ilk gebelikler, ikiz bebek bekleyenler, obezite hastaları, yüksek tansiyon hastaları ve daha önce ailesinde bu durumu tecrübe etmiş kişilerde görülme ihtimali diğer anne adaylarına göre daha yüksek olan bir hastalıktır. Öncelikle tansiyon yükselmesiyle başlayan bu durum daha sonra idrarla birlikte protein kaybı atılımıyla devam eder. Damarlar içerisinde ilerlemesi gereken sıvı bir süre sonra vücut boşluklarına geçerek ödem oluşumuna ödemle birlikte hızlı bir şekilde kilo alımına sebep olur. Eğer hemen teşhis edilmezse ve önlemi alınmazsa anne ve bebeğin ölümü ile sonuçlanabilir Bu sorunun ortadan kaldırılmasının tek çözümü ise doğumdur.
Kesin olarak bir nedeni olup olmadığı hala saptanabilmiş değildir. Bazı doktorlar bu durumun genellikle bebek ve ve bebeğin babası arasında sebebi belirlenemeyen bazı patolojik bulgular sonucu oluştuğunu düşünüyor. Bu duruma yapılan gözlemler sonucunda genellikle;
Anne adayının aile bireylerinde yaşanmış bir durum olması risk teşkil eder. Kalıtsal olarak taşınan bir durum olmamasına rağmen genetik faktörler buna sebep olan bazı belirtilerin taşınmasına sebep olabilir. Kişinin annesinde veya birinci derece akrabalarında böyle bir durum görülmüşse kontrollü bir gebelik geçirilmesinde fayda var.
Anne adayında yüksek tansiyon varsa bu ciddi bir risk oluşturur çünkü bu hastalığın en büyük nedeni tansiyondur. Hamilelikte tansiyon normal karşılanır fakat anne adayında zaten tansiyon varsa gebe kalındıktan itibaren tansiyon kontrol altına alınmalıdır.
Anne adayının kilo problemi veya obezite durumu varsa birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalığı da tetiklediği görülmüştür. Kilo problemi olanlarda kolesterol sorunu olabileceğinden bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir. Fazla kilolar bebeğin hareketini de kısıtlayabilir.
Eğer hamile kalmadan önce herhangi bir böbrek hastalığına sahipseniz bu durumun yaşanma olasılığı olmayanlara göre daha yüksektir çünkü böbrekler tansiyonu düzenler. İlk üç ayda tansiyon düşmesi normaldir fakat sağlıklı böbreklere sahipseniz bu durumu vücut tolere eder. Ama böbrek problemi yaşıyorsanız bu hastalığa yakalanma olasılığınız artabilir.
Her yüz anne adayından altısında görülebilen bu hastalığın birçok belirtisi bulunuyor. Hayati tüm organları etkileyen bu sorun anne ve bebek için oldukça tehlikelidir. Bu durum hastanede yapılan tetkikler sonucunda bazı idrar ve kan testleriyle belirlenebilir, genellikle ilk belirtiler ani kilo artışı, yüksek tansiyon gibi sonuçlardır. Tansiyon yükselmesi gebelikte beklenebilen bir durumdur. Ancak bu durum genellikle 6. veya 7. aydan itibaren gözlemlenir. Gebelik zehirlenmelerinde ise 20. haftadan itibaren annenin tansiyonunda ani bir artış görülür.
Bu sorunun belirlenmesini sağlayan en tipik etki yüksek tansiyondur. Normal bir insanın tansiyonu 120/80 mmHg olması gerekirken birden bire 160/100 mmHg seviyelerine çıkar. Geriye kalan tüm belirtiler yüksek tansiyon sonrasında kendini gösterir. Genellikle 20. haftada tansiyon yükselir.
Anne adayı bu dönemde kendini sürekli yorgun hissedebilir. Halsizlik, bayılma gibi durumlar görülebilir. Vücut tansiyon yükselmesi sebebiyle bilinç kaybına uğrayabilir. Unutkanlık görülebilir. Bu nedenle bu tarz şikayeti olanlara istirahat önerilir.
Anne adayının vücudunda ödeme bağlı olarak ani kilo artışı görülebilir. Bu en belirgin belirtilerden bir tanesidir. Vücut fazla suyu tuttuğu için ellerde, ayaklarda ve yüzde şişlik, hareket etmekte zorlanma ayak numarasında büyüme gibi etkileri görülür. Kısa bir zaman içerisinde 10-15 kilo alımı görülebilir.
Anne adayında tansiyonun yükselmesi, proteinin vücuttan atılması gibi etkiler bulanık görme, geçici körlük gibi sonuçlar doğurabilir. Bilinç kaybının etkisiyle görme konusunda da sıkıntılar yaşandığı görülen belirtiler arasında.
Normalde damarlarda dolaşması gereken sıvı gerekli besin değerleri alındıktan sonra vücuttan idrar olarak uzaklaştırılmalıdır. Gebelik zehirlenmesi yüzünden vücut boşluklarına sızarak tüm vücuda yayılan sıvı ödem oluşturarak az idrara çıkmaya sebep olabilir. Eğer önlemi alınmazsa sonucunda böbreklerin iflas etmesi bile söz konusu olabilir. Bir diğer sorun ise idrardaki protein miktarıdır. İdrar testinde gereğinden fazla protein (albümin) miktarı saptanabilir. Bu tıpta protein kaçağı olarak adlandırılır. Normal bir gebelik geçiren anne adayının idrarındaki protein miktarı 24 saatte 300 mg'ın altında olmalıdır. Eğer 300 mg üzerindeyse annede protein kaçağı var demektir.
Anne adayının tansiyonunun yükselmesine bağlı olarak görülebilen bir durumdur. Nefes almada zorlanma, tıkanma gibi belirtiler gösterir. Aşırı kilo alımı sebebiyle de vücut, oksijen alımında sorunlar yaşayabilir. Bu nedenle tansiyon kontrolü sık sık tekrarlanmalıdır.
Ağır preeklampsinin gelişmesinden kaynaklı etkilerden biri de şiddetli mide ve karın ağrısıdır. Bu ve daha çok etkiyle beraber sara nöbetleri geçirilmesiyle birlikte beyin ödeminin oluştuğu söylenebilir. Başta mide ve karın ağrısının sebebinin bebek olduğu sanılsa da altında başka problemler yatabilir.
Gebeliğin ilk aylarında görülen mide bulantısı, istifra etmek normal bir durum olarak kabul edilir. Genellikle çoğu anne de bu durumu yaşar. Fakat bulantılar 3. aydan itibaren kesilmez ve uzun süreli devam ederse bu hastalığa işaret edebilir. Anne adayında oluşan yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık sebebiyle görülebilir.
Karaciğer, hormon üretimi, aminoasitlerin yıkımı ve bunun sonucunda ortaya çıkan zehirli atıkları vücuda zarar vermeyecek hale getirmeye yarayan işlemler gerçekleştirir. Hastalık sonucunda protein kaçağı meydana geleceğinden karaciğer bölgesinde ağrı ve benzeri durumlar görülebilir.
Hastalık sonucu bebeğe yeterli kan ve oksijen gidişinde sorunlar yaşanabilir. Bu sebeple bebeğin hareketlerinde yavaşlama, kısıtlanma gibi etkiler görülebilir. Hastalığın şiddetine göre bebeğin rutin takibi yapılır. Eğer ağır olarak geçiriliyorsa bebeğe akciğerlerinin gelişmesi için iğne yapılır. Ve hem anne için hem de bebek için en doğru zamanda anne adayı doğuma hazırlayarak bebeğin alınmasıyla bu durum ortadan kaldırılabilir.