Tetiker, yaptığı açıklamada, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin toplum arasında hızla yayılmasının yanı sıra hamilelerin bundan en çok etkilenen kesim olduğuna dikkat çekti. Diyabetin gebelik sırasında tedaviyle kontrol altına alınmasının şart olduğunu kaydeden Tetiker, "Diyabet, hamileleri toplumun diğer kesimlerine göre daha çok etkiliyor.
Gebelikte kontrol altına alınmayan diyabet anne ve çocuk ölümlerine neden olabiliyor. Çocuk sakat doğabildiği gibi, düşük de olabiliyor. Gebelik sırasında kan şekeri düşük olması gerekiyor. Eğer kan şekeri yüksek bir kadın gebe kalacaksa, önceden kan şekeri sayısının normal düzeye getirilmesi gerekiyor. Eğer kan şekeri normale gelmiyorsa gebe kalınmamalıdır. Bu hem anne adayı, hem de bebek için hayati bir risktir" dedi.
Ailesinde diyabet bulunan, daha önce iri doğum yapan veya kilolu olan anne adaylarının diyabete karşı daha büyük bir risk altında olduklarından bu kişilerin gebelik öncesi mutlaka diyabet testlerinden geçmesi gerektiğini belirten Tetiker, "Riskli kişiler gebelikte mutlaka bir diyabet uzmanının gözetiminde olması gerekiyor. Gebelikte diyabetin ilaçlı tedavisi sadece insülünle olmalıdır. Tablet kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü bebeğe zarar verir. Tedaviye fiziksel destekler de yapılmalıdır. Hamileliğin 24 ile 28. haftaları arasında muhakkak şeker testi yapılmalıdır. Anne adayları şeker testlerini ihmal etmemelidirler. Bu hem kendileri, hem de doğacak bebekleri için önemli" diye konuştu.
Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde doğum öncesi veya doğum sırasında meydana gelen anne ve bebek ölümlerinin büyük bir çoğunluğunun diyabete bağlı olduğunu vurgulayan Tetiker, "İnsanların diyabet konusunda eğitilmeleri şart. Türkiye diyabet tedavisine yılda 2 milyar dolar para harcıyor. Hastalık başladıktan sonra tedavi edilmezi zor. Ama hastalığın başlamasını önlemek mümkün. Bunun için diyabeti iyi anlatırsak, hastalığı yüzde 50 oranında önleriz" açıklamasında bulundu.
(İHA)