Hamilelikte doktor kontrolleri ilk 28 hafta boyunca dört haftada bir olarak ayarlanır. 28. haftanın bitmesiyle birlikte kontrol sıklığı iki haftada bire düşer, 36. haftayla birlikte haftalık kontrol periyotuna geçilir. Gebelik takibi her biri trimester olarak adlandırılan üçer aylık periyotlara ayrılır. Gebelik süresince annede fiziksel ve ruhsal birtakım değişiklikler yaşanır. Bu değişikliklerin çoğu normal karşılanır. Muayeneler sırasında doktor annede ve bebekte olan gelişimlerle değişimleri takip eder. Rutin kontroller dışında gebelik süresince ortaya çıkabilecek anormal durumlarda doktorun haberdar edilmesi gerekir.
Gebelik süresince bebekte olan değişimler haftalık olarak belirlenir, takipler ise aylık olarak veya ihtiyaca göre daha sık yapılır. Bütün gebelik süreci değerlendirmenin daha rahat olması için üçer aylık dönemlere bölünmüştür. Bu dönemlerin her birine trimester adı verilir.
Gebeliğin ilk üç ayını kapsayan bu dönem bütün anne adayları için önemlidir. Hamilelikte ilk 3 ay doktor kontrolü sırasında kan ve idrar tahlilleri ile tansiyon ölçümü yapılır. Tam kan sayımıyla ise kansızlık sorunu yaşanıp yaşanmadığı saptanır. Erken doktor kontrolü ile dış gebelik, çoğul gebelik ve düşük riski olup olmadığı saptanır. İlk haftalarda görülen damla şeklindeki kanamalar tutunma kanaması olarak adlandırılır. Kanamanın aşırı olması durumunda ise düşük riski ve dış gebelik ihtimali düşünülebilir. İlk üç ay düşük riskinin en yüksek olduğu zamanlardır. İlk üç aylık dönemde anne adayının bilinçlenmesi için doktor tarafından gerekli yönlendirmeler yapılır. Beslenme düzeni, spor alışkanlıkları annenin sağlığına göre gözden geçirilir. Düşük riski yoksa anneyi yormayacak ve bebeği etkilemeyecek bir egzersiz programına başlanabilir.
Gebeliğin ilerlediği bu dönem ikinci üç aylık dönemi kapsar. Rutin kontrollerin yanı sıra ekstra tetkikler yapılır. Bebeğin hareketlendiği bu aylarda down sendromu gibi anomaliler araştırılır. 16. ve 18. haftalar arasında yapılan tahliller ve görüntülemeler ile bebeğin sağlık durumu tespit edilir. Kanama, kasıklarda ve karın bölgesinde şiddetli ağrı, tansiyon değişiklikleri gibi durumlarda acilen doktora başvurulması gerekir. Bu dönemde anne adayının el ve ayaklarında şişlikler oluşması normal karşılanır. Bu şişlikler dinlenme ile geçer. Ancak aşırı olması durumunda takibi gerekebilir. Beşinci ay itibariyle bebeğin hareketleri net olarak hissedilmeye başlanır. Hareketlerin azalması durumunda da yine doktora başvurulması gerekir.
Gebeliğin son üç ayı ise üçüncü trimesteri oluşturur. Doktor kontrollerinin en yoğun olduğu bu dönemde anne adaylarının dikkat etmesi gereken birtakım belirtiler ortaya çıkabilir. Kasılmaların arttığı, anne adayının artık nihai kilosuna ulaşmaya başladığı bu dönem, erken doğum riski taşır. Basit kasılmalar hazırlık kasılmaları olarak adlandırılır ve şiddetli olmadığı sürece dikkate alınmazlar. Kanama, kasılmaların artması, ağrı, tansiyonun yükselmesi veya düşmesi, bebek hareketlerinin azalması gibi durumlarda acilen doktordan yardım almakta fayda vardır. Doğumun 40. haftanın sonuna kadar başlamış olması gerekir. Bu haftaya kadar doğum gerçekleşmemişse 42. haftaya kadar anne takipte tutularak beklemeye devam edilir. 42. haftanın sonunda ise doktor tarafından doğum başlatılabilir ya da sezaryen istenebilir.
Gebelik süresince rutin kontrollerin dışında ani gelişen durumlar söz konusu olabilir. Annenin ve bebeğin sağlığının korunması açısından gebelikte anormal durumlar yaşanması halinde doktora başvurulması gerekir.
Annenin kilo kaybına neden olacak ve beslenmesini olumsuz etkileyecek bulantı, kusma durumlarından takibi yapan doktorun haberdar edilmesi gerekir. Bulantılar genellikle ilk üç aylık dönemde görülür ve kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak aşırı olması durumunda annenin besin ihtiyaçlarını karşılayacak bir program oluşturulur, gerekirse sıvı kaybını engellemek için serum tedavisine başlanır.
Gebeliğin ilk aylarında görülen aşırı kanama ve sancı sorunu düşük işareti olabilir. Bu durumda vakit kaybetmeden, gebelik takibini yapan doktora ulaşmak önemlidir. Anne adayına düşük önleyici tedavi ile birlikte sürekli istirahat önerilebilir. Kanama ve aşırı sancı sadece ilk trimestere özgü bir durum değildir. Gebeliğin hangi döneminde olunursa olunsun aşırı vajinal kanama olması müdahale edilmesi gereken bir durumdur.
Anne adayındaki aşırı çarpıntı kansızlık kaynaklı olabileceği gibi bir başka kalp sorunu nedeniyle de ortaya çıkabilir. Kadın doğum uzmanının denetiminde gerekirse bir kalp doktorunun da görüşü alınarak çarpıntı sorununun kaynağı tespit edilerek tedavi programına geçilir.
Anne adayının ağır ateşli bir hastalığa, grip gibi bulaşıcı enfeksiyonlara yakalanması durumunda vakit kaybetmeden doktora başvurması gerekir. Bu dönemde kullanılacak ilaçların özenle seçilmesi gerekir. Bilinçsiz alınan ilaçlar bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Hem annenin hem de bebeğin hastalık sürecini doğru bir şekilde atlatması için doktor denetiminde tedavi uygulanması gerekir.
Gebelik süresince vücudun büyük bir kısmı etkilenir. Bunlar arasında göz de vardır. Hamilelik göz kusurlarının oluşmasına neden olabilir. Salgılanan progesteron hormonu kornea tabakasının özelliklerini değiştirir ve görme konusunda sorunlar yaşanmaya başlar. Gebelikte görme sorunlarının oluşması durumunda acilen bir uzman göz doktoruna başvurulması şarttır. Aksi halde bu sorunlar gebelik sonrası daha ciddi bir biçimde kendini hissettirir.
Nedeni her ne olursa olsun şişlik, kaşıntı, kızarıklık ile birlikte ortaya çıkan alerjik reaksiyonların oluşması durumunda acil olarak doktora başvurulması gerekir. Alerji; gıda, ev tozları, polenler veya kimyasallardan kaynaklı oluşabilir. Gebelik dışı süreçte bile tehlikeli sonuçlar yaratan alerjik reaksiyonların gebelikte ortaya çıkması durumunda acilen alerji yapan etkenin tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması gerekir.
Halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak adlandırılan bu durum anne adayında tansiyon yükselmesi, baş ağrısı ve nöbet geçirme ile birlikte ortaya çıkar. Annenin yaşamını tehdit eden bir durumdur ve gebeliği sonlandırmaktan başka tedavi biçimi yoktur. Gebeliğin 20. haftasından önce görülme riski çok azdır. Hamileliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkar. Çoğu vaka ile doğum sırasında veya hemen sonraki 48 saat içinde karşılaşılır.
Bebeğin hareketlerinin hissedilmeye başlandığı sürecin ardından bebek hareketlerinde bir azalma söz konusu ise doktora bu durumun haber verilmesi gerekir. Bebeğin hareketlerinin azalmasına neden olan durum teşhis edilebilir. Gebeliğin son üç ayında bebeğin büyümesine paralel olarak rahim içindeki hareketleri kısıtlanacağından daha az hareket etmesi normaldir. Bebek hareketlerinde azalma her zaman bir sorunu işaret etmez. Yine de fetal distres hali, amnion suyunda azalma, dopler kan akım bozuklukları gibi riskler de göz önüne alınmalıdır.
Erken su gelmesi hamilelik kesesini oluşturan zarların doğum gerçekleşmeden önce yırtılmasıdır. Gebelik haftasına göre müdahale yapılır. Bebeğin akciğer gelişiminde sorun varsa, ciğerlerini geliştirmek için iğne yapılır. Annenin doğum sancıları başlamamışsa sancı verilerek doğumun başlaması sağlanabilir. Kesinin yırtılması rahim içini mikroorganizmalara açık hale getirir. Aynı zamanda bebeğin rahim içinde çok fazla susuz kalması da hayati risk taşır. Erken su gelmesinin en önemli sonucu erken doğum riskidir. Anne adayının suyunun gelmesi durumunda acilen doktorunu haberdar etmesi önemlidir. Yapılan incelemeler sonucunda izlenecek yol belirlenir.
Vajinadan gelen iltihaplı, koyu renkli ve kötü kokulu akıntıların olması durumunda bunun nedeninin bulunması için doktora başvurmak gerekir. Böyle bir sıkıntının baş göstermesi durumunda rutin kontrollerin dışında doktor görüşü almak önemlidir. Gerekli tahliller yapılarak iltihaplanma ve akıntının nedeni ortaya çıkartılır.
Gebelik süresince karın bölgesinde sertleşme olması da bir başka dikkat edilmesi gereken konudur. Karında olan aşırı sertleşme gaz, sindirim sistemi sorunları gibi nedenlerden kaynaklı olabileceği gibi erken doğum belirtisi de olabilir.
Gebelik süresince rahmin mesaneye baskı yapmasından dolayı sık idrara çıkmak normal karşılanır. Ancak bu sıklığın durumuna göre de değerlendirme yapmak gerekir. İdrara çıkmanın bir diğer nedeni de gebelik şekeri olabilir. Bu nedenle gebelikte şeker ölçümü yapılması istenebilir.
Hamilelik süresince doktor seçimi büyük önem taşır. Anne, baba ve doktorun arasında doğru bir etkileşim oluşması özellikle annenin kendini iyi hissetmesi için çok önemlidir. Anne adayları çoğunlukla ilk muayenelerini takip eden süreçte doğuma kadar aynı doktorla birlikte ilerlemeyi tercih ederler. Süreci kontrol altında tutmak için en ideal seçim bu olsa da gebelikte doktor değişimi söz konusu olabilir. Gebelik boyunca doktorun yönlendirmelerinden rahatsız olunması, bakış açılarının birbirini tamamlamaması gibi durumların söz konusu olması anne ve doktor arasında bir engel oluşturabilir. Doktordan ya da aileden kaynaklı istem dışı değişiklikler de oluşabilir. Burada asıl olan, annenin kendini iyi hissetmesi ve doktoruyla tam bir güven ilişkisi kurabilmesidir. Yeni seçilecek doktora gebelik boyunca yaşananlar doğru bir şekilde aktarıldığında ilerleyen zamanlar için bir sorun oluşmadan takip devam eder.