Klinik psikolog Elif Kutlu Merzeci, kadınların evlilik konusunda yaşadıkları fikir değişiminin aslında beraberinde evliliğe adım atma yaşını, çiftler arasındaki yaş farkını ve diğer farklılıklara karşı toleransı yükselttiğini söyledi.
Merzeci, böylelikle evliliğin her ne olursa olsun bir yastıkta kocanması gereken bir kurum olduğuna dair inancın da yıkılmakta olduğunu belirtti.
Merzeci, "Aslına bakarsanız geçmişte de her şeye rağmen devam eden evlilikler iki tarafın gönüllü olmasından çok, sosyo-ekonomik şartlar sebebiyle bir bakıma mecburiyetti.
Ancak kadınların iş hayatında yer alması tabloyu değiştiriyor.
Tabii bu değişimin de evlilik bağını zayıflatan bir tarafı var. Yaşanan ilk zorlukta yolların ayrılabileceği ön kabulü ve artık istenildiğinde evliliğe son verileceği düşüncesinin kötüye kullanılması, evlilik kararının ardından yolların kolayca ayrılmasına zemin hazırlıyor" dedi.
Evlilikte aşkı korumak önemli
Evliliklerde gerçek aşk ve sevgiyi bulmak kadar korumanın yollarını keşfetmenin ve bunu daimi kılmanın da önemli olduğuna işaret eden Merzeci, "Bunun şartı, bir benzerinizle olmak, hayata aynı pencereden bakmak gibi bir şey değildir. Hayata farklı açılardan bakan ve bunu tolere edip, hatta bu farklılıklarını okul olarak kullanabilmiş çiftler çok daha doyumlu bir beraberlik yaşayabilirler. Bunun için de çiftlerin birbirlerini anlamaya niyet etmeleri gereklidir ki bu da zaten iletişimin ön şartıdır.
Unutmayın, sizin için önemli olmayan bir şey, karşı taraf için çok önemli olabilir. Ona kulak verin ve anlamaya çalışın" diye konuştu.
Çalışan kadın geç anne oluyor
Batı dünyasında kadınların çalışma oranının giderek arttığına dikkat çeken Merzeci, buna bağlı olarak evlilik ve çocuk sahibi olma yaşının bundan 30 yıl öncesine göre ötelendiğini söyledi. Önce kariyerine önem veren fertlerin kendi uygun gördükleri yaşta bebek sahibi olmalarının aslında çocuğun gelişimi açısından olumlu olduğunu söyleyen Merzeci, ancak kariyer yapmış kadını bir başka tehdidin beklediğini söyledi.
Merzeci, "Çalışan anne, bebekle birlikte bir yol ayrımına gelecektir. Doğum sonrası ara verip sadece bebeğe yoğunlaşmak sanıldığının aksine her zaman bebek ve anne açısından olumlu sonuçlar getirmemektedir.
Anne hep bir şeyleri kaçırıyormuş, hayat onsuz akıp gidiyormuş gibi hissetmeye başlıyorsa bu durum bebeğe karşı gizli bir öfke duymasına sebep olur. Hem bebeğini hem hem de kendini mutsuz eder" diye konuştu.