Böbrek yetmezliğinin sıklıkla yüzde 70-80 oranında hasar geliştikten sonra ciddi şikayetler baş gösterdiğinde anlaşıldığını ve bu yüzden "sessiz hastalık” olarak bilindiğini kaydeden Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği Uzmanı Doç. Dr. Rüya Özelsancak, vahim sonuçlara yol açmamak için belirtilerin iyi takip edilmesi gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Özelsancak, "Hastalıkta ilk bulgu, gece sık idrara çıkmadır ve genelde göz ardı edilir. İdrar tahlilinde ise protein kaçağı görülür. Daha ciddi şikayetler başladığında ise böbrek yaklaşık olarak yüzde 70-80 civarında hasar görmüş olacaktır. Bu nedenle böbrek hastalığı sessiz hastalık olarak anılır" dedi.
DİYALİZE NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYULUR?
Çoğu hastada böbrek hastalıklarının iki böbreği de etkilediğini, böbrek hasarının yüzde 70-yüzde 80 oranında olduğunda yorgunluk, nefes darlığı, idrarda azalma, ayaklarda şişme, tansiyon yükselmesi, bulantı, kusma gibi şikayetler ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Özelsancak, "Yapılacak kan tetkiklerinde üre, kreatinin gibi testler yüksek bulunur. İşte o zaman sağlıklı bir böbreğin bazı fonksiyonlarını yerine getirmesi için bir çeşit tedaviye, yani diyaliz tedavisine ihtiyaç duyulur" diye konuştu.
Doç. Dr. Özelsancak, her biri 10-12 cm ve 150-200 gram olan böbreklerin kan ve kemik sağlığı için gerekli olan hormonları üretmesinin yanı sıra 24 saat çalışıp bin 500 litre kanı süzdüğünü, kan basıncını düzenlediğini, vücuttaki fazla suyu ve atıkları idrarla attığını vurguladı.
"ÜLKEMİZDE 70 BİN BÖBREK HASTASI VAR"
Ülkemizde yüzde 78 hemodiyaliz, yüzde 7 karın diyalizi tedavisi gören, yüzde 14 de böbrek nakli olan 70 bine yakın böbrek hastası olduğunu ve bu sayının her geçen gün artmakta olduğunu ifade eden Doç. Dr. Rüya Özelsancak, "Böbrek yetmezliğinde böbrekler kanı temizleme işi başta olmak üzere görevlerini tam olarak yerine getiremezler. Bu durum akut böbrek yetmezliği veya kronik böbrek yetmezliği şeklinde olabilir. İdrar yollarında tıkanma yapan hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar, infeksiyonlar, ciddi sıvı kaybı akut böbrek yetmezliğine neden olur. Diyabet, hipertansiyon, nefritler, kistik böbrek hastalıkları, kalıtsal bazı hastalıklar böbreklerde geri dönüşümsüz kalıcı hasara yol açarak kronik böbrek yetmezliğine neden olurlar. Böbreklerde kalıcı hasar olduğunda ise böbreğin işini yapan diyaliz tedavileri veya böbrek nakli devreye girer" şeklinde konuştu.
DİYABETLİLER BİRİNCİ SINIF RİSK GRUBUNDA
Böbrek hastalığında diyabet hastalarının birinci sınıf risk grubunda olduğunu belirten Özelsancak, "Diyaliz tedavisi gören hastaların yaklaşık yüzde 40'ını diyabet hastaları oluşturur. Ardından hipertansiyon, nefritler, böbrek taşı, kistik böbrek hastalıkları gelir. Risk altındaki kişilerin ilaçlarını düzenli kullanmaları ve bunun yanında diyetlerini yapmaları çok önemlidir" dedi.
"SUYU ARTTIRIN, TUZU AZALTIN"
Doç. Dr. Özelsancak, "Kilolu olan hastalar zayıflamalı, sigara içiyorlarsa sigarayı bırakmalıdırlar. Günlük olarak 1,5- 2 litre su tüketimine dikkat edilmelidir. Özellikle tuz kullanımını azaltmaları ve bir gün içinde aldıkları protein miktarını en fazla 0,8 gr/kg olacak şekilde sınırlamaları gerekir. Risk grubunda olan hastalar en az yılda bir kez nefrolojik açıdan muayene olmalıdır. Bunun yanında gereksiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır" diye konuştu. (İHA)