Futbolun gelmiş geçmiş en iyileri listesine birinci sıradan girmeyi hak eden bir isim Diego Armando Maradona... Futbolla ilgilenin ya da ilgilenmeyin bu ismi mutlaka duymuşsunuzdur ve bir kere de olsa “Vay be!” demişsinizdir. Altın Top ödülünü alan ve transferde iki kez en yüksek ücret rekorunu kırmayı başaran Maradona, özel hayatındaki sansasyonlarla da adından söz ettirmişti. Özellikle Arjantin halkının büyük saygı duyduğu ve adına kiliseler kurulan Maradona’nın unutulmaz sözleri...
İngiltere’ye elle attığı golün sonrasında basın mensuplarının karşısına geçen Maradona yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir demece imza attı. Ünlü isim, “O el, Tanrı’nın eliydi” sözüyle Arjantin halkını gözyaşlarına boğdu.
“Çağdaş futbolda fizik gücün elbette önemi vardır ama teknik hiçbir zaman bir kenara atılamaz. Sadece fizik gücüne dayalı futbol olur mu? Lütfen! O zaman gidip Carl Lewis'le sözleşme yapsınlar!”
“Bu maç bizim için bir final gibiydi. çünkü, bir takıma karşı değil, bir ülkeye karşı kazanmış olacaktık. Maçtan önce futbolun Falkland Savaşı'yla ilgisi olmadığını söyleyip duruyorduk, ama orada birçok Arjantinli çocuk ölmüştü; onları kuş yavruları gibi öldürmüşlerdi... Bu bir rövanş olacaktı, sanki Malvinas'ın intikamını alacaktık. Yaptığımız röportajlarda hepimiz, bunları birbirine karıştırmamak lazım; futbol ve politika ayrı şeylerdir filan diyorduk, ama yalandı hepsi, düpedüz yalan! İşte bunun için, sanırım attığım gol, golden öte bir şeydi...”
“Bazen, ilk attığım, elimle attığım gol daha çok hoşuma gidiyor. O sıralarda söyleyemediğimi şimdi söyleyebilirim artık, o dönemde golü ‘Tanrı'nın eli’ diye açıklamıştım. Ne tanrı'sı yahu! Basbayağı Diego'nun eliydi! Sanki İngilizler’in arka ceplerinden cüzdanlarını yürütüyordu (Aynı İngilizlerin yüz yıllar boyunca Dünya’nın arka cebinden yürüttüklerinin yanında lafı mı olur)... Kimse farkına varmadı: Kendimi bütün gücümle fırlattım. Bu kadar yükseğe nasıl zıpladım, bilmiyorum. Sol yumruğumu ve kafamı geriye attım, kaleci Peter Shilton anlamadı ve arkadan gelen Fenwick itiraz eden ilk kişi oldu. Bir şey gördüğünden değil, zıplayarak kaleciyi nasıl aştığımı anlayamadığından. Yan hakemin orta yuvarlağa gittiğini görünce, babamın bulunduğu tribüne koştum, bağırdım. Bizim ihtiyar beline kadar sarkmıştı, golü kafamla attığımdan emindi! Sol yumruğumu golü kutlamak içinmiş gibi yukarda tutuyor, bir yandan da hakemlerin nerede olduğuna, bir şeyden şüphelenip şüphelenmediklerine bakıyordum. Hiçbiri bir şey anlamamıştı. İngilizler protesto ediyordu, Valdano’da parmağını dudaklarına götürmüş, ‘Şşt’ yapıyordu bana, hastanedeki hemşire fotoğrafları gibi."
2002 Dünya Kupası için gideceği Japonya'nın, kokain kullandığı gerekçesiyle kendisine vize vermemesi üzerine, ABD'nin Japonya'ya attığı atom bombalarına gönderme yapmayı ihmal etmedi.
“Evet kokain kullandım ama hiç değilse Amerikalılar gibi binlerce masum insanı öldürmedim!”
“Şampiyon olursak Buenos Aires sokaklarında çırılçıplak koşacağım!”
“Kendimi Muhammet Ali'den yumruk yemiş gibi hissediyorum.”
“Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıyor, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede sabahın altısında kalkanlar içindir.”
BONUS: “Maradona’nın alametifarikası neymiş, onu bu kadar özel kılan şey ne?” diye soranlar için ünlü futbolcunun yaşamını anlatan belgeselleri izlemelerini tavsiye ederiz.