HABER

"Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu" konferansı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu: - "Suriyeli kardeşlerimizin ülkemiz iş gücü piyasasına etkileri konusunda da önlemlerimizi, çalışmalarımızı, politikalarımızı yine dengeli olarak, çok ciddi hassasiyetler gözeterek oluşturmak için büyük bir gayret içerisindeyiz. O anlamda çok ciddi bir mevzuat düzenlemelerimizi ve yeniden yapılandırma çalışmalarımızı gerçekleştirdik" - "Tek bakışımız var. Biz hayata geçirdiğimiz her adımda sadece insan odaklı bir bakış açısı... Onun önünde arkasında başka hiçbir arka plan olmadan 3 buçuk milyon Suriyeli kardeşimizin ülkemizde insan onuruna yaraşır şekilde yaşaması, insan onuruna yaraşır şekilde çalışma koşullarına ulaşması, eğitimden sağlığa tüm hizmetlerden faydalanabilmeleri ile ilgili yine hiçbir dünya ülkesinde olmayan bir örneği hayata geçirdik" - "Uluslararası arenada samimiyetle ilgili olarak durum ortada. Ekonomik olarak maruz kaldığımız durumlar ve müdahaleler ortada. Tüm bunlara rağmen 7,4 büyüme istihdam dostu büyüme performansıyla 1 buçuk milyon kişiye istihdam sağlamış ihracat rekorları kırmış bir ülke haline gelmiş durumdayız"

İSTANBUL (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, "Suriyeli kardeşlerimizin ülkemiz iş gücü piyasasına etkileri konusunda da önlemlerimizi, çalışmalarımızı, politikalarımızı yine dengeli olarak, çok ciddi hassasiyetler gözeterek oluşturmak için de büyük bir gayret içerisindeyiz. O anlamda çok ciddi bir mevzuat düzenlemelerimizi ve yeniden yapılandırma çalışmalarımızı gerçekleştirdik." dedi.

Sarıeroğlu, Şişli'de bir otelde düzenlenen, "Geçici Koruma Altındaki Suriyelilerin İş Gücü Piyasasına Uyumu: Zorluklar ve Fırsatlar" konulu konferansta yaptığı konuşmada, konferansın göç olgusuyla alakalı olarak belirli sonuçlar elde etmesine katkı sağlamasını temenni ettiğini söyledi.

Göçün küresel anlamda etkilerini gösteren önemli bir olgu olduğuna işaret eden Sarıeroğlu, "Tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Ancak baktığımız zaman diğer ülkelerle kıyasladığımız zaman Türkiye'nin göç yolları üzerinde bulunan coğrafi konumu nedeniyle tarihsel süreç içerisinde sürekli olarak göç dalgalarına maruz kalması sebebiyle durumunun ve yaşadığı tecrübelerin diğer ülkelerden farklı olduğu ortada." diye konuştu.

Sarıeroğlu, 2011 yılından itibaren yaşanan süreçlerin Türkiye'de dünya ülkelerinde örneği olmayacak şekilde büyük bir göç dalgasına maruz kalmasına sebep olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bağlamda biz hem tarihsel sorumluluğumuz hem komşuluk ilişkilerimiz ve her şeyin ötesinde insan odaklı bakış açımız ve vicdanımız sebebiyle Cumhurbaşkanımızın liderliğinde komşumuzda yaşanan süreçlerde açık kapı politikamızı uyguladık. Mazlum ve mağdur olan gözyaşı ve zulme terk edilen kardeşlerimize hem gönüllerimizi açtık hem kapılarımızı açtık Türkiye olarak. Bu anlamda tarihin de şahitlik ettiği şekilde ülkemiz tüm dünyaya örnek olan bir duruş sergiledi. Ülkemizde 3 buçuk milyon kardeşimizle birlikteyiz yaklaşık 7 seneden beri. Bu bağlamda yine örnek olacak önemli çalışmalarımızı gerçekleştirdik.

Tek bakışımız var. Biz hayata geçirdiğimiz her adımda sadece insan odaklı bir bakış açısı... Onun önünde arkasında başka hiçbir arka plan olmadan 3 buçuk milyon Suriyeli kardeşimizin ülkemizde insan onuruna yaraşır şekilde yaşaması, insan onuruna yaraşır şekilde çalışma koşullarına ulaşması, eğitimden sağlığa tüm hizmetlerden faydalanabilmeleri ile ilgili yine hiçbir dünya ülkesinde olmayan bir örneği hayata geçirdik. Bundan dolayı da gururluyuz. Bununla ilgili olarak dünya ülkelerinden gereken katkıyı alamadığımızı daha önceki söylemlerimizde dile getirdik."

- "Bundan sonra da önce insan demeye devam edeceğiz"

Avrupa Birliği'yle ilgili olarak yeni süreçlerin başladığını ifade eden Sarıeroğlu, bu konuda da Türkiye olarak bekledikleri sonucu elde etmediklerini ve yine güçlükler, zorluklar, sıkıntılar yaşadıklarını vurguladı.

Sarıeroğlu, 7 yıldır ortaya koydukları süreçte mevcut şehir nüfusunun üzerinde Suriyeli misafir ettikleri illerin var olduğunun altını çizerek, "Altyapısı, eğitim imkanları böylesine bir nüfusla ilgili planlamalarda zaten 7 yıldır ortaya kondu. Bu aşamadan sonra da Avrupa Birliği'nden istek destek gelsin ister gelmesin biz Türkiye olarak elimizden gelen çabayı kendi imkanlarımızla da yine ortaya koymaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bu yapılanların sadece Suriyelilerle ilgili olmadığını kaydeden Sarıeroğlu, şöyle konuştu:

"Dünyanın neresinden olursa olsun sıkıntı içerisinde olan el uzatılma ihtiyacı içerisinde olan mağdur edilen kim olursa olsun Türkiye olarak el uzatmaya devam edeceğiz. Son 7 yıldır hem insani hem de vicdani olarak ortaya koyduğumuz iradenin de etkisiyle de olduğuna inanıyorum, Türkiye eski Türkiye değil hem ekonomik anlamda hem sosyal anlamda. Yüzde 7,4 büyüme performansına ulaşmış, yaşadığı onca badireye rağmen darbe girişimiyle karşı karşıya kalmış bir ülkeyiz.

Onun üzerine zaten uluslararası arenada samimiyetle ilgili olarak durum ortada. Ekonomik olarak maruz kaldığımız durumlar ve müdahaleler ortada. Tüm bunlara rağmen 7,4 büyüme istihdam dostu büyüme performansıyla 1 buçuk milyon kişiye istihdam sağlamış ihracat rekorları kırmış bir ülke haline gelmiş durumdayız. Bu bağlamda biz bundan sonra da önce insan demeye devam edeceğiz. 2016 yılında ortaya konan milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan Türkiye olarak yine dünyanın her köşesinde insani yardımlarımızı Türkiye olarak göstermeye devam edeceğiz."

Bakan Jülide Sarıeroğlu, geçmişte Türkiye olarak göç veren bir ülke olduklarını dile getirerek, yaşadıkları kalkınma, gelişme hızı, istikrar ve bu anlamda ortaya konulan politikalar sebebiyle Türkiye'nin sadece Suriye'de yaşanan kriz sonrasında değil tüm dünya ülkelerinden göç alan bir ülke konumunda olduğunu söyledi.

- "Son 2 yıldır dünyada en fazla sığınmacı barındırmış ülkeyiz"

Bu süreçlerin Türkiye'nin yaşamış olduğu gelişme süreçleriyle de paralel olarak ilerlediğini vurgulayan Sarıeroğlu, "Son 2 yıldır dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke konumuna gelmiş durumdayız. 7 yıl içerisinde sürdürülebilir, dengeci, akılcı göç politikalarımızı oluşturmuş durumdayız. 2011 yılında başlayan ve bugün bir iç savaşa dönüşmüş olan Suriye krizinin yol açtığı kitlesel göç sebebiyle ülkemizin göç yönetim sisteminde de çok köklü değişiklikler yapmış durumdayız." açıklamasında bulundu.

Sarıeroğlu, bu doğrultuda Bakanlık olarak önemli adımlar attıklarına dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:

"7 yıl içerisinde 250 bin çocuk dünyaya gelmiş ülkemizde. Bu bağlamda çalışmalarımızda 2011 yılından itibaren Suriyeli misafirlerimize İçişleri Bakanlığımızın ilgili yönetmeleri kapsamında geçici koruma statüsü veriyoruz. Bakanlık olarak, 81 milyon nüfusu olan bugün 31 milyon nüfusa ulaşmış iş gücü olan 28 milyon istihdamı olan bir ülke olarak, 3 buçuk milyon Suriyeliye ülkemiz iş gücü piyasasına etkileri konusunda da önlemlerimizi, çalışmalarımızı, politikalarımızı yine dengeli olarak, çok ciddi hassasiyetler gözeterek oluşturmak için de büyük bir gayret içerisindeyiz. O anlamda çok ciddi bir mevzuat düzenlemelerimizi ve yeniden yapılandırma çalışmalarımızı gerçekleştirdik.

Ülkemizde geçici koruma altındaki Suriyelilerin iş gücü piyasasına kayıtlı olarak katılmaları ve çalışma izin prosedürlerine dair hususları da yönetmelikle düzenledik. Tarım ve hayvancılık alanında Suriyeli kardeşlerimize çalışma izni muafiyeti getirdik. Bunun dışında geçici koruma kapsamı altında olan Suriyeli kardeşlerimizin çalışma izin prosedürlerine dahil olmaları, iş gücü piyasalarına katılımları ve buna mukabil iş gücü piyasasına uyumları ile ilgili de son derece titiz şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

Sürdürülebilir ve yönetilebilir bir sistem kurmanın kendilerinin önceliğini olduğunu belirten Sarıeroğlu, birçok hassasiyetlerinin olduğunu ve titiz bir çalışma içerisinde bunları yürüttüklerini bildirdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, her gün iş gücü piyasasına 700 bin kişinin girdiği dinamik sürece sahip bir ülke olduklarını aktararak, "Genç nüfusumuz açısından şu an bir fırsat penceresiyle karşı karşıyayız. Böylesine bir iş gücü piyasası yapımız içerisinde kendi iş gücü piyasamızın da dengelerini gözeterek kendi iş gücümüzün de istihdamını iş gücü piyasasında kayıtlı, düzenli, insan onuruna yaraşır çalışma şartlarıyla önlemlerimizi alırken iş gücü bağlamında yabancı iş gücü olarak Suriyelilerin de iş gücü piyasamıza uyumu ve entegrasyonuyla ilgili olarak da çok yoğun bir çalışma içerisindeyiz." diye konuştu.

Sarıeroğlu, bu bağlamda toplumsal barış ve çalışma barışının korunmasının birinci temel öncelikleri olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Suriyelilerin hiç kimseye muhtaç olmadan aileleriyle birlikte yaşamlarını sürdürebilmeleri yaptığımız çalışmalarda temel önceliğimiz. Yaptığımız iş birlikleri bizler için pozitif etki yapıyor çalışmalarımıza. Yaptığımız çalışmalarda Suriyelilerle ilgili yerel anlamda kendi iş gücümüzün de içerisinde olduğu bütüncül çalışmaları devreye sokuyoruz. Bu anlamda hassasiyet gösterdiğimiz en önemli alanlardan biri. İşletmeler açısında haksız rekabetle karşı karşıya kalmamak adına süreçleri işletmeye devam ediyoruz. Sürdürülebilir, yönetilebilir bir vizyonla toplumsal barışı ve çalışma barışını tesis edecek, koruyacak, sürdürecek bir bakış açısı tüm çalışmalarımızda Bakanlık olarak hassasiyetle üzerinde durduğumuz başlık ve konu."

En Çok Aranan Haberler