• Toksik şok sendromu (TSS) ciddi bir dolaşım ve organ bozukluğudur
• Genellikle Staphylococcus grubu bakterilerin ürettiği toksinler TSS’ye neden olur
• Bağışıklık sistemi zayıf kişileri (diyaliz hastaları, kronik rahatsızlığı, karaciğer hastalığı olanları ve kalp ameliyatı geçirmiş hastaları) etkileyebilir
• Ancak uzmanlar, vakaların %50’sinin kadınların adet döneminde meydana geldiğini söylüyor
• 80li yıllarda “süper tamponlar” keşfedildi ve bunun sonucunda tamponlarla ilgili bir takım düzenlemeler yapıldı
• Uzmanlar, yeni aşının beş yıla kadar koruma sağlayabileceğini söylüyor
Yapılan bir aşı, kadınları tampon kullanımıyla ilişkili olan ve hayati tehdit oluşturan bir enfeksiyona karşı bir kez koruyabiliyor.
Toksik şok sendromu (TSS), bakteriyel toksinlerin neden olduğu ve genellikle Staphylococcus grubu bakterilerin tetiklediği ciddi bir dolaşım ve organ bozukluğudur.
MedUni Vienna'nın Klinik Farmakoloji Bölümünden bilim insanları, ölümcül enfeksiyon oluşma riskini önlemeyi amaçlayan dünyanın ilk aşısını geliştirdi.
Aşının geliştirilmesinde iş birliği yapan Biomedizinische Forschungsgesellscaft mbH Müdürü Profesör Martha Eibl, aşının piyasaya sürülmesine kadar birkaç yılın geçebileceğini belirtti.
Bilim insanları kadınları, genellikle mikroskop altında görüntülenen, Staphylococcus grubundan bakteriyel toksinlerin neden olduğu toksik şok sendromuna karşı korumak amacıyla yeni bir aşı geliştirdi.
Martha Eibl yapılan çalışmalar ile ilgili şunları söyledi:
“Bu ciddi hastalığı önleme yolundaki çalışmalarda iyi bir aşamadayız.”
“Ancak, aşının klinik kullanıma geçmesi birkaç yıl alacak.”
TSS tıp literatüründe ilk defa 1980li yıllarda tanımlandı.
Adet dönemlerinde “süper tampon” adı verilen ürünleri kullanan genç kadınlarda sepsis veya kan zehirlenmesinin genel belirtileri gözlemlenmiştir.
Bunun sonucunda ortaya çıkan tablo, genellikle “tampon hastalığı” olarak anılır.
Vakalardaki ani artış tamponlarla ilgili bir takım düzenlemelerin yapılması mecburi kıldı ve tamponların emme kapasiteleri değiştirilerek bir tamponun kullanılabileceği süre kısaltıldı.
Hemen hemen herkeste mevcut olan ve genellikle ciltte ve mukoza membranında bulunan Staphylococci bakterileri çoğu insana tamamen zararsızdır.
Viyana Üniversitesi’nin eski öğretim üyesi Eibl, bu bakterilerin bazı insanlarda, tehlikeli olabileceğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bağışıklık sistemi zayıflamış insanlarda bu bakteriler toksik şok sendromu gibi ciddi hastalıklara neden olabilir.”
Özellikle diyaliz hastalarında, kronik hastalıkları ve karaciğer hastalığı olan kişilerde ve kalp ameliyatı geçirmiş hastalarda risk daha fazladır.
MedUni Vienna’dan Dr. Bernd Jilmabu durumun kadınlar arasında çok yaygın olduğunu belirtti.
TSS tıp literatüründe ilk defa 1980li yıllarda tanımlanmıştır. Adet dönemlerinde “süper tampon” adı verilen ürünleri kullanan genç kadınlarda sepsis veya kan zehirlenmesinin genel belirtileri gözlemlenmiştir. Bunun sonucunda ortaya çıkan tablo, genellikle “tampon hastalığı” olarak anılır. Vakalardaki ani artış tamponlarla ilgili bir takım düzenlemelerin yapılmasına neden oldu ve tamponların emme kapasiteleri değiştirilerek bir tamponun kullanılabileceği süre kısaltıldı.
Dr. Jilma sözlerine şöyle devam etti: “Vakaların %50’sinde hastalık genç kadınlardaki adet dönemi ile ilgilidir.”
Dr. Jilma, Profesör Eibl ve ekiplerinin geliştirdiği aşının güvenli ve hastalığa karşı etkili olduğunun belirlenmesinin ardından aşı, 1nci denemesinde başarılı bir şekilde test edildi.
Yakın zamanda, Lancet Infectious Diseases dergisinde umut verici sonuçlar yayınlandı.
Ayrıca, bilim insanları 46 genç erkek ve kadın üzerinde yaptıkları testlerin ardından aşının pratikte yan etkisi olmadığını belirledi.
Dr. Jilma, toksinlerinden arındırılmış Staphylococcus’dan geliştirilen aşının, cilde enjekte edildiğini ve tetanoz aşısına benzer etki gösterdiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bu tür aşılarla kazandırılan bağışıklık beş yıl veya daha uzun sürüyor.”
Bir kişi aşılandıktan sonra, antikorlar gelişir ve mikroplar tehlike oluşturmaya başladığında bunlar aktifleşir.
Yapılacak bir kan testi, kişide antikor eksikliği olup olmadığını gösterebilir.
TSS riskini önlemek için risk grupları aşılanabilir.
Araştırmacılar, ilk sonuçların kontrol edilmesi amacıyla daha fazla sayıda insanla 2nci aşama deneylerinin başladığını belirtti.
Dr. Jilmaise daha fazla gönüllü aradıklarını belirtti.
15 YAŞINDAKİ MICHIGAN’LI GENÇ, TSS OLMASININ ARDINDAN YAŞAM MÜCADELESİNİ KAZANDI
Rylie Whitten, bu yılın başında toksik şok sendromu geçirmesinin ardından verdiği yaşam mücadelesini kazandı.
Greenville, Michigan’da lise ikinci sınıf öğrencisi olan genç kız, Ocak ayında hastalandığında gripten başka bir şikayeti yoktu.
Ebeveynleri Nate Whitten ve Jill Williams, genel itibariyle oldukça sağlıklı ve güçlü olan kızlarının aniden tüm vücudundaki ağrılar nedeniyle rahatsızlandığını söyledi.
4 Ocak’ta onu okuldan alarak evde dinlenmesine karar verdiler.
15 yaşındaki Michigan’lı Rylie Whitten, bu yılın başında, toksik şok sendromu tanısı koyulduktan sonra verdiği yaşam mücadelesini kazandı
WZZM tarafından, ertesi günden itibaren Rylie’nin kusmaya başladığı ve ağrılarının şiddetli olması nedeniyle sızlandığı bildirildi.
Rylie’nin ebeveynleri, hasta kızlarını doktora götürdü ve doktor hızlı bir şekilde grip ve menenjit olasılıklarını eledi.
Ancak yapılan kan testinde, Rylie’nin vücut sisteminde endişelendirici bir şeyler bulunması doktorunun, onu acil tedavi için Grand Rapids hastanesine götürmek üzere AeroMed helikopterini çağırmasına neden oldu.
Yapılan testler, 15 yaşındaki kızın toksik şok sendromu geçirdiğini ortaya koydu. Bu, Streptococcus bakterilerinin neden olduğu nadir görülen ancak hayatı tehdit oluşturan bir enfeksiyondur.
Herkeste TSS ortaya çıkabilir, ancak vakaların büyük çoğunluğunu, adet döneminde olan ve tampon kullanan (özellikle de “süper emici” olarak tasarlanan tamponlar) genç kadınlar oluşturuyor.
Tamponların her 4 – 6 saatte bir veya gerekmesi durumunda daha sık değiştirilmesi tavsiye ediliyor.
Genç kızda organ yetmezliği başladı ve “mucizevî” bir şekilde iyileşmeden önce bir süre yaşam destek ünitesine bağlı kaldı.
Kadınlar ayrıca, süper emici tamponları kullanmaktan kaçınmaları ve bakterilerin üreyebileceği bir ortam oluşturabileceği için tamponu asla gece boyunca tutmamaları konusunda uyarılıyor.
Rylie’de organ yetmezliği başladı ve yaklaşık iki hafta kadar yaşam destek ünitesine bağlı kaldı. Ailesi, yatağının başında nöbet tuttu. Genç kızın durumu, yavaş yavaş iyileşmeye başladı.
Pediatrik Yoğun Bakım Ünitesinden çıkartıldıktan sadece günler sonra, Rylie yataktan çıkmayı ve kimsenin yardımı olmadan ayakta durabilmeyi başardı.
Ailesine göre, Rylie’nin son haftalardaki iyileşme hızı “akıllara durgunluk veren” bir durumdan ve bir mucizeden başka bir şey değil.
“Buraya geldiğinde burnuna bile güç bela dokunabiliyordu. Şimdi ise telefonda konuşabiliyor, tırnaklarına oje sürebiliyor, yürüyebiliyor ve merdivenleri çıkabiliyor.”