‘Çinlileri vurun’ yazılarıyla donatılmış duvarlarıyla ve gamalı haç işaretleriyle Almanya ’dan fırlamış hissi uyandıran Moğolistan’ın başkenti Ulan Batur, dört ayrı Neo-Nazi topluluğuna ev sahipliği yapıyor: Dayar Mongol ( Beyaz Moğolistan), Gal Undesten (Ateş Ulusu), Kukh Mongol (Mavi Moğolistan) ve en meşhurları olan Tsagaan Khass (Beyaz Gamalı Haç). Üyelerinin kafaları, tıpkı Avrupa’daki ‘yoldaşları’ gibi dazlak. Kollarında gamalı haç dövmesi ve Nazilerin fikir babası Adolf Hitler’in muhafızlığını yapmak üzere kurulan SS askerlerine ait bantlar var. Tabii uzun siyah postalları da unutmamak gerek. Nihai amaçları ise tabir yerindeyse Kırgız efsanelerindeki gibi ‘Mankurtlaşmamak’, yani benliklerini ve kimliklerini yitirmelerini sağlamaya çalışan düşmana kafa tutmak. Bir nevi nefsi müdafaa.
Ofisleri iç çamaşırı mağazası
‘Dayar Mongol’ üyeleri, ilköğretim tarih kitaplarında da görüldüğü üzere içine gireni hemen kendisine benzetmekle ünlü bir toplum olan Çin’in geleneksel Moğol kültürünü yok etmeye ve ‘safkan’ Moğol ırkını kirletmeye çalıştığı inancını taşıyor. Üyelerden birinin şu sözleri, tıpkı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın içine düştüğü durum gibi, aşırıcılığın “Ekonomik bağımsızlığını kaybeden, siyasi bağımsızlığını da kaybetmeye mahkûmdur” gerçeğinin yaşandığı ülkelerde tavan yaptığını bir kez daha gözler önüne seriyor: “Safkan olduğumuzdan emin olmak zorundayız. Bu, bizim bağımsızlığımızla ilgili. Çinlilerle karışmaya başlarsak bizi yutarlar. Moğol halkının parası yok. Yabancılar da gelip paralarıyla kadınlarımızı kendilerine çekiyorlar.”
‘Beyaz Moğollar’ başta ‘Kaçın! Katil çocuklar geliyor!’ sloganları attıracak kadar şiddet dolu eylemlere başvuruyorlardı. Üç yıl önce grubun lideri, kızının Çin’de eğitim gören erkek arkadaşını öldürmüştü. Çinli erkeklerle ilişkiye giren Moğol kadınlarının ise saçlarını kazıyorlardı. Bu ‘yakıp- yıkma’ kültürünün Hitler’den değil de gittiği yerlerdeki ‘yenilikçi işleri’ talan eden Moğol İmparatorluğu hükümdarı Cengiz Han’dan geliyor olabileceği de muhtemel.
Ancak bunun ne tarihte ne de şimdi fayda etmediğini gören neo- Nazi Moğollar, strateji değişikliğine gidip titrlerine bir kelime daha eklediler. Artık onlar hem Moğol hem neo-Nazi hem de çevreci! Bu ya yana gelince tuhaf duran üç özelliği bünyesinde barındıran Tsagaan Khass’ın lideri Ariunbold Altankhuum yabancı maden şirketlerine kazan kaldırmış: “Eskiden yabancılarla birebir savaşırdık ama bunun bir işe yaramadığını fark ettik. Biz de artık sokaktaki yabancılarla değil maden şirketleriyle savaşıyoruz.” Başlarda şirketlerin kapılarını kırıp içeriye dalma cesaretini gösteren 100 üyeli ve bir iç çamaşırı mağazasının arka odasındaki ofisten yönetilen grup, artık gösteri yapmak gibi daha ılımlı yaklaşımlar sergiliyor. Altankhuum, Çin’den ve Asya’nın güneyinden ucuz iş gücü toplayarak bakır, altın , kömür ve demir çıkaran maden şirketlerinin yarattığı kirliliğin önüne geçmek istediklerini söyleyip ekliyor: “Temel amacımız doğayı korumak. Tüm bunları sırf çevreyi korumak için yapıyoruz.”
Savaşı onaylamıyoruz ama...
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın durdurulması için Sovyetler’e yardım eden, 1990’dan önce sosyalizmi, sonra da demokrasiyi benimseyen Moğollar, ‘Führer’e adeta iade-i itibar yapıyor. Altankhuum, “Bu yolu seçtik çünkü bugün Moğolistan’daki durum 1939’dakinin aynısı. Hitler, Almanya’yı güçlü bir ülke haline getirmişti” diyerek Hitler’e olan saygısını dile getiriyor. Yardımcısı ise “Bize ulusal kimliğimizi nasıl korumamız gerektiğini öğretti... Başlattığı savaşı ve yaşanan tüm o ölümleri doğru bulmuyoruz ama ideolojisini destekliyoruz” diyor. Hitler’in Moğollara benzeyen Sovyet mahkûmları tek tek ayırıp infaz ettiği göz önüne alınırsa işin ironisi daha çok gün yüzüne çıkıyor.
15 yıl önce bir grup gencin sokaklardaki yabancı dildeki yazılara ve işaretlere isyan bayrağı çekip yabancı işadamlarını tehdit etmesiyle başladığı söylenen neo- Nazi akımına karşı duranlar kadar destekleyenler de var. Eleştirmenler bu grupların masum insanları günah keçisi ilan edip yok yere onlara saldırdıklarını savunuyor. ‘Dayar Mongol’ 2008’deki genel seçimlerde oyların yalnızca yüzde 1’lik kısmını alabildi. Yine de halkın çoğunluğu onlardan yana. Zira özellikle gençler, ‘kendi çöplüklerinde yabancıların ötmesinden’ oldukça rahatsız.