YEŞİM SERT KARAASLAN - Kurucusu olduğu "Yaşantı Paylaşım Merkezi Gençlik Vakfı"nda (YPMGV) bugüne kadar çok sayıda öğrenciye eğitim, sanat bursu ve yaşam alanı sağlayan, öğrencilerinin "annemiz, ablamız" dedikleri Ayşe Belkıs Güneş'in naaşı, artık geleceğin hekimlerinin yetişmesi için bilimsel çalışmalara ışık tutacak.
Ailesinden miras kalan parayla aldığı dairelerden birinde Yaşantı Paylaşım Merkezi'ni kuran, diğer dairenin geliriyle de vakfın ihtiyaçlarını karşılayan, yaptıklarını "Kimseye yardım etmiyorum. Ülkenin bir aydını olarak bu ülkeden aldıklarımı paylaşmak için gençlerle çalışıyorum." sözleriyle ifade eden Güneş, bugüne kadar yaklaşık 120 öğrenciye burs sağladı.
Merkez ile öğrencilere rahatça ders çalışabilecekleri ortam sunan, Türkiye'nin çeşitli yerlerine kültür gezileri düzenleyen, ilköğretim ve lise öğrencilerine üniversiteli gençler eliyle yardım eden Güneş, gençleri güzel sanatlarla tanıştırdı.
Güneş, ağustos ayında tatilini geçirdiği Dikili'de 68 yaşında kalp krizi sonucu vefat etti.
Hayatını gençlere adayan Güneş'in vasiyeti de eğitime katkı sağlamak oldu. Güneş'in naaşı, vasiyeti üzerine kadavra olarak kullanılması için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine bağışlandı.
- "Güneş Anne umut ve aydınlık demektir"
Güneş için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde akademisyenler, öğrenciler, ailesi ve yakınlarının katılımıyla tören düzenlendi.
Törene katılanlar "Güneş anne, hep içimizde bizimle yaşayacak", "Güneş Anne umut ve aydınlık demektir", "O, öğretmektir, öğrenmektir, ümitsizlikte ümit, kararsızlık anında karardır", "Zorlukla karşılaşıldığında yakınmak yerine 'Ben ne yapabilirim' diyebilmektir" diyerek, Güneş'i son yolculuğuna uğurladı.
Belkıs Güneş'in hayatından kesitlerin yer aldığı video gösteriminin ardından, dostları ve öğrencileri duygularını dile getirerek Güneş Anne'ye veda etti.
Güneş'in ilk öğrencilerinden tiyatro sanatçısı Furkan Genç, "Bulunduğum yetiştirme yurduna gelmişti, ilk defa görüyordum. Bir ideali vardı. Hayata dair çok az tecrübesi olan gençlere bir şeyler katmak istiyordu. Buna da hayata 1-0 yenik başlayan yetiştirme yurdundaki gençlerden başlamayı uygun görmüştü. İlk sorusu bize 'Paylaşmak ne demek?' oldu. O zaman anlamamıştım ama şimdi anlıyorum ki paylaşmak hayatın kendisiydi. Benim gibi yüzlerce insanın hayatına dokunduğu için kendisine çok müteşekkirim. Sana çok şey borçluyuz ablacım, mekanın cennet olsun." sözleriyle duygularını ifade etti.
En küçük öğrencilerinden Melek Akıncı ise Güneş için yazdığı mektubu okumak için çıktığı kürsüde gözyaşlarına hakim olamadı. Akıncı'nın okuyamadığı mektubunda şu satırlar yer aldı:
"Belkıs Hoca benim, bizim için bir öğretmenden çok daha fazlasıydı. O bir sorunumuz olduğunda halledebilmemiz için yol gösteren, doğru kararlar vermemiz için yardımcı olandı. Her bakımdan bize ışık tutan bir rehberdi. Bize öğrettiklerin için minnettarız."
Öğrencilerinden psikolog Burçin Cihan da doktorasını yeni tamamladığını belirterek, "Belkıs Abla bizim için duygusal ve sosyal çok güçlü bir destek kaynağıydı. Bize değerli insanlar olduğumuzu gösterdi. Biz onun sayesinde kendimizi yalnız hissetmedik, bugün de başkalarının kendilerini yalnız hissetmemeleri için hepimiz sorumluluk alıyoruz. Bu Belkıs Abla sayesinde." diye konuştu.
- "Ben düştüm o kollarımdan tuttu kaldırdı"
Öğretmenlik yapan Öznur Arslan ise Güneş ile lise 3. sınıftayken tanıştığını aktardı.
Vakfın kapısını "sıcak, güler yüzlü bir anne"nin açtığını vurgulayan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anne diyorum, çünkü Belkıs Abla benim ikinci annemdi. Her anımda yanımda oldu, en ümitsiz anımda bana ümit oldu, bana olan inancını bir an olsun kaybetmedi. Ben düştüm o kollarımdan tuttu kaldırdı. Hani vakfa geldiğinde benliğini bulamamış bir kız çocuğu vardı ya, o kız çocuğu Belkıs Abla sayesinde kendi benliğini elde etti. Belkıs Ablanın öğrettikleri sayesinde öğretmen oldu. Öğrettiğin her şey için teşekkür ederim Belkıs Abla."
- "Eğitim hayatına burada da devam edecek"
HÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Altun da törende yaptığı konuşmada, "Acaba Belkıs Hanım için ben ne derim diye düşündüm. Tek kelime geldi aklıma. O da bilge bir hanımefendi. Bilge insanlar, bilgilerini, donanımlarını, birikimlerini çevreleriyle, toplumla paylaşan insanlardır. Biz hekimlerimize hep iyi hekim olmanın kuralının iyi insan olmaktan geçtiğini söylüyoruz. Görüyorum ki Belkıs Hanımefendi de iyi bir insandı ve eğitim için bedenini bağışlamıştı. Minnettarız. Belkıs Güneş, eğitim hayatına burada da devam edecek. Kendisi sadece hayattayken değil, sonrasında da tıp eğitimine büyük katkı sağlayacak." ifadelerini kullandı.
HÜ Tıp Fakültesi Anatomi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Demiryürek, yaşamını yitiren insanların yaşayanlara verebileceği en değerli hediyenin, bedenini insanlığın ve bilimin gelişimine adamak olduğunu dile getirdi.
Güneş'e saygı ve minnet duyduklarının altını çizen Demiryürek, "Güneş'in bu çok özel davranışı, sayısı on binleri bulan birçok hekimin, diş hekiminin, eczacının, fizyoterapistin, hemşirenin, diyetisyenin ve sağlık personelinin yetişmesine paha biçilemeyecek katkı sağlayacak, yüzlerce, belki de binlerce insanın yaşamının kurtulmasında ve hastalıkların tedavi edilmesinde rol oynayacaktır." şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Belkıs Güneş'in oğlu Alp Güneş de herkesi selamlayarak, annesine veda etti.