HABER

Genelkurmay'ın cevabı "ölçüsüz ve orantısız"

ANKARA (İHA) - TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis'teki muhafız taburunun kaldırılmasını isteyen AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun'a Genelkurmay Başkanlığı'nın verdiği cevabı 'ölçüsüz ve orantısız' olarak nitelendirdi. Arınç, "Münferit bir hezeyan sözünü en az o arkadaşın yazdığı yazı kadar yanlış buluyorum" dedi.

TBMM Başkanı Arınç, Suudi Arabistan'da gerçekleştirilen 3. Olağanüstü İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Zirvesi'nin ardından bugün Türkiye'ye döndü. Arınç, Esenboğa Havaalanı'nda TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut ve Ankara Valisi Kemal Önal tarafından karşılandı. Temaslarına ilişkin bir açıklama yapan Arınç, zirvede İslam dinini terörizm ile bağdaştırma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemde bütün dünyaya önemli mesajlar verildiğini söyledi. Zirvede İslam dininin terörün her türüne karşı olduğunun altının çizildiğine işaret eden Arınç, terörü haklı gösterecek hiçbir gerekçenin kabul edilmediğinin de yüksek sesle dile getirildiğini söyledi.

İslam dünyasının yönetim ve temel haklar kapsamında bir reforma ihtiyacı bulunduğunu vurgulayan Arınç, bu reform ihtiyacının artık ertelenemeyecek kadar acil ve gerekli olduğunu ifade etti. Arınç, zirvede İslam dinine karşı gelişen ayrımcı ve dışlayıcı tavırlara karşı duyulan tepkilerin de dile getirildiğini hatırlatarak, "İslamifobya" diye adlandırılan akıma karşı batının da kendisini sorgulaması gerektiğinin vurgulandığını ifade etti.

Açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, AK Parti Tokat Milletvekili Resul Tosun'un Meclis'teki muhafız taburunun kaldırılmasına yönelik açıklamalarıyla başlayan tartışma hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine, İKÖ Zirvesi'nde bu kadar hayati ve önemli konular görüşülürken, bu tartışmayı basından duyduğunu ve çok üzüldüğünü belirtti.

Türkiye'nin gündemi de dünyanın gündemi de bu konular üzerine yoğunlaşmışken basit bir olayın büyütülmesini veya büyütülmek istenmesini hem yadırgadığını hem de üzüntüyle karşıladığını kaydeden Arınç, TBMM'de çok eski yıllardan bu yana bir muhafız taburunun bulunduğunu, bunun da kendilerine onur verdiğini dile getirdi.
Türk Ordusu'nun Atatürk'ün kendi ifadesiyle TBMM'nin Ordusu olduğunu söyleyen Arınç, bundan kuşku ve sıkıntı duymalarının hiçbir zaman söz konusu olmadığını belirtti. Tarihi geçmişine bakarak bunun aynı zamanda sembolik bir değeri olduğunu da ifade eden Arınç, Meclis'in iç güvenliğinin emniyet güçleri tarafından, dış güvenliğinin ise biraz da sembolik olmak kaydıyla, asker tarafından karşılandığını hatırlattı. TBMM İçtüzüğü'nün 164. maddesinin son fıkrasına göre, muhafız taburunun sadece Meclis Başkanı'nın emri altında olduğuna işaret eden Arınç, "Dolayısıyla Meclis taburuyla ilgili bir şey söylenmesi, yapılması gerekiyorsa bunu sadece ben ifade edebilirim. Yetkililerle görüşürüm ve bunun gereğini rica ederim. Meclis Başkanlığı'nda 4. yılım doluyor. Bu 4 yıl içinde hiçbir askeri yetkiliyle, hiçbir hükümet yetkilisiyle muhafız taburunun bundan sonra ne olması gerektiği konusunda bir cümle bile konuşmuş değilim. Ancak bütün siyasi partilerden bazı milletvekilleri bana düşüncelerini ifade etmişlerdir. Ben bu düşüncelere karşı muhafız taburunun Meclis'teki konumunu değiştirecek hiçbir gerekçeyi doğru bulmadığımı söyledim ve bunu bir başka yere aktarmadım" şeklinde konuştu.

"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMELİYDİ" Bir gazetede köşe yazarlığı yapan milletvekilinin kendi düşüncelerini ifade ettiğine dikkat çeken Arınç, bu ifade kapsamında bir tartışmanın başladığını belirtti. Buna karşılık da bir cevap verildiğini ve cevabın içinde 'münferit bir hezeyan' olduğunun söylendiğini ifade eden Arınç, bütün olayların akıl süzgecinden geçirilerek değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Arınç şunları söyledi:

"Hadise nedir? Bir milletvekili, milletvekili olmayabilirdi, sivil bir gazeteci sıfatıyla da düşüncelerini ifade edebilirdi. Bu düşüncenin yanlış ya da doğru olduğunu söyleyebilirsiniz. Muhafız taburunun olmaması gerektiğini söyleyen bir yazar olabilir. Bunun az bile olduğunu, bir tugay kuvvetine ihtiyaç olduğunu söyleyen de olabilir. Bunlara güler geçersiniz veya yanlış bulduğunuzu ifade edersiniz. Bu nihayet bir düşüncedir. Düşüncenin açıklanmasından da hiç kimseye bir yarar, bir zarar gelmesi söz konusu değildir. Böyle bir düşünce açıklandıktan sonra, bu sadece bana ait bir yetkiyken, bunun olmayacağını bilen kişilerin ölçüsüz ve orantısız tepki vermelerini çok yadırgadım. Bırakın bir milletvekilini, bir sivil gazeteci bile düşüncesini bu yönde açıklamış olsa buna ya güler geçersiniz ya da yanlıştır dersiniz. Türk milletini askerini sever, ordusunu sever. Milletvekillerinin hiçbirinin de bu sevginin dışında olduğuna inanmıyorum. Ama Meclis içindeki taburun konumu hususunda bir insan farklı bir düşünceye sahipse bunu da ifade özgürlüğü kapsamında bence olağan karşılamak gerekir. Münferit bir hezeyan sözünü ölçüsüz buluyorum, orantısız buluyorum. En az o arkadaşın yazdığı yazı kadar yanlış buluyorum. Ben o yazıdaki taburla ilgili hususların bir cümlesine bile katılmıyorum. Ama bunu söyleyenler de yazanlar da olmuştur. Tabur Meclis'in içindedir. Geçmişte olduğu gibi Türk askeriyle Türk milletinin buluşmasını gösteren sembolik değerini korumaktadır."

Geçtiğimiz haftalarda daha üzücü olaylar yaşandığını, bazı medya organlarının Silahlı Kuvvetler'in en üst düzeyinde sanki çekişme varmış gibi, isimler de zikrederek bir fitne-fesat kaynatmaya çalıştıklarını savunan Arınç, bunu yapanlara karşı söylenmeyen 'hezeyan' sözünün, köşesinde düşüncesini ifade eden bir kişiye karşı sarf edilmiş olmasını yadırgadığını dile getirdi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kendi brövesini rahatlıkla değiştirmesi söz konusuyken 'Neden bunun içinde küçük de olsa Atatürk silueti kayboldu' diyenlere karşı daha merhametli ve şefkatli davrananların böyle bir düşünce sahibine karşı bunu hezeyan olarak nitelendirmelerini doğru bulmadığını vurgulayan Arınç, "Taburla ilgili alınmış bir karar da yok. Bulunmasından rahatsızlık da duymuyorum. Ama insanların düşüncelerini ifade etmesini de sonuna kadar destekliyorum" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler