Listemizin ilk bölümünde Antartika Keşif Heyeti'nden, Yeni Berlin'den, Toplitz Gölü efsanesinden, Tibet-Nazi ilişkisinden, Auckland Adası'ndan ve Kutsal Kase'den bahsetmiştik.
(İlk bölüm için tıklayın.)
Görünen o ki, BBC Türkçe bugün yayınladığı haberde listemize yeni bir madde ekledi :)
300 ton ağırlığında altın taşıdığı belirtilen efsane trenin haberi için şurayı tıklayınız.
Biz de Nazi efsanelerimize kaldığımız yerden devam edelim!
İkinci Dünya Savaşı'nın kaybedilmesine yaklaşıldığında, Nazi Almanyası'ndan birçok denizaltı içlerinde tonlarca bilinmeyen yükle dünyanın farklı noktalarına dağıldı. Hedeflerden biri de, o dönemler General Franco'nun yönettiği İspanya'yaydı...
Eski bir CIA ajanı olan Trenton Parker'ın 1993 yılında bir radyoya verdiği demeçle gündeme gelen olay; en yüklü denizaltılardan birinin General Franco'nun koruması altına girdiği idi.
1975 yılına kadar İspanya'da kalan altınların, daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne transfer edildiği düşünülüyor.
2012'de yapılan bir operasyonla, Münih'te Cornelius Gurlitt adı adama ait bir evde tam 1280 parça tarihi sanat eseri bulundu! Bu şok eden operasyonu takiben, Gurlitt'in Avusturya'daki evine de bir operasyon gerçekleştirildi. Sonuç; 200 tarihi sanat eseri daha!
Üstelik bu parçalar Picasso, Matisse, Chagall gibi isimlerin eserlerini de barındırmaktaydı.
Alman polisi, zanlının babası Hildebrant Gurlitt'in sık sık Nazi'lerle çalışan bir kaçakçı olduğu bilgisine ulaştı.
Dünya gündemi UFO'larla 1947 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Roswell kentinde, Mack Brazel'in tarlasına düşen ufo ile tanıştı.
Oysaki iddialar çok başka;
Belirtilene göre 1937'de Nazi Almanyası'na bir UFO düşmüş, Nazi'ler de bu UFO'daki teknolojiyi yepyeni silah teknolojileri üretmek için kullanmıştı. Bu bilgi, Amerika ve Rusya tarafından on yıllarca dünyadan saklandı. Ancak, bu efsane; Nazi'lerin daire şeklinde kanatsız uçaklar üretme hevesi ile birebir örtüşmekte.
Dünya üzerinde hala korunagelen en mistik şeylerden biri; Kutsal Mızrak.
Hazreti İsa çarmıha gerilmiş durumdayken, peygamberin sol tarafını deldiğine inanılan bu mızrak, yüzyıllarca dünyanın en büyük hükümdarlarının elinde dolaştı; Roma İmparatoru Büyük Konstantin'den (ki kendisi İstanbul'un isim babası), Büyük Frederick'e kadar.
Efsaneye göre mızrağa sahip olan hükümdarın hiçbir savaşı kaybetmesi mümkün değildi. Mitlere inancının tam olduğunu artık biliyor olduğumuz Hitler de, -anlatılana göre; 1938 yılında mızrağı Avusturya'dan Nürnberg'e getirttiğinde buna güvendi.
İddia bu şekilde.
İngiliz gazeteciler Gerrard Williams ve Simon Dunstan'ın yayınladığı Gri Kurt: Adolph Hitler'in Kaçışı (Grey Wolf: The Escape of Adolph Hitler) adlı kitapta iddia edildiğine göre; 1945'te savaşın bittiği gün, Hitler bir sığınakta intihar etmedi. Aksine, bir Nazi denizaltısı Güney Amerika'ya kaçmış durumdaydı.
Gazetecilere göre, Hitler'e ait olduğu iddia edilen kemikler, diktatörün özellikleri ile eşleşmiyor, hatta genç bir kadının iskeletine daha çok yakınsıyordu.
Bu konudaki iddialar bununla da bitmedi;
FBI dökümanlarının bir kısmında hala o dönemde Güney Amerika kıyılarında Hitler'in görülmesi ile ilgili ihbarlar bulunmakta. Hatta bir Arjantinli'nin, 2.Dünya Savaşı'nın sona ermesinden 2 ay sonra Mar de Plata kıyılarında bir Nazi denizaltısı gördüğüne dair bir ifade dosyalardaki yerini koruyor.
