Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısında öngörülen değişiklikleri eleştirdi. HSYK’da yapılacak düzenlemeyi, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu savunan Geçeker, “Yargı bağımsızlığnın güçlendirilmesi için HSYK’nın objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması ve kararlarına karsı etkin bir itiraz sistemi getirilmesi hemen her adli yıl açış konuşmalarında dile getirilmektedir” dedi. Gerçeker, Anayasa Mahkemesi’nin yapısında yapılmak istenen değişikliğe de değinirken, üyelerinin tamamının yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı ve parlamentonun salt çoğunluğu ile seçilmesinin, Yüksek Yargı organlarının çoğaltılan üye sayısına göre etkinliğinin azaltılmasının, “kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu gibi, bu şekilde bir düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin tamamen yürütmenin etki alanına girmesine neden olacak ve beraberinde de büyük ölçüde siyasallaşma eleştirilerini getirecektir” dedi.
-“SORUNLAR DEVAM EDİYOR”-
Gerçeker, Adli Yıl açılış töreninde bir konuşma yaptı. Gerçeker, “Anayasanın öngördüğü çizgide, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin tüm ölçütleri ile yasama geçmesi, toplumun tüm bireyleri ve kurumlar arasında, barış, kardeşlik, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı ortamının gerçekleşmesi, sorunların çözümünde, karşıt görüşler ortaya konulurken, hakarete, asılsız isnatlara, iftiraya varmayacak şekilde, demokrasinin gereği olan ve ona uygun bir tartışma ortamının oluşması dileği ile 2010–2011 Adli Yılını açarken, bu anlamlı günde bizlerle birlikte olarak onur verdiğiniz için sizlere en içten duygularla şükranlarımı sunuyor, kendim ve tüm Adli Yargı mensupları adına teşekkür ediyorum” dedi.
Gerçeker, daha önceki adli yıl açılısında yinelediklerini sorunların “büyük ölçüde” devam ettiğini belirterek “Hatta çoğalarak devam etmektedir” dedi.
Anayasa değişikliğine değinen Gerçeker, özellikle yargı ile ilgili Anayasa değişikliklerinin “büyük oranda” tartışma ortamı yarattığını belirtti. Söz konusu değişikliklere karşı çıktıklarını vurgulayan Gerçeker, “Bu kadar önemli kurumsal değişikliklerin mutlaka geniş bir toplumsal uzlaşma ile gerçekleşmesi gerektiğini söyledik. Yargı bağımsızlığının bir toplum için ne kadar
önemli olduğunu kamuoyuna duyurmaya çalıştık” değerlendirmesinde bulundu.
Gerçeker, bağımsız olmayan bir yargının siyasallaşacağını ve tarafsızlığını yitireceğini vurgulayarak, bunun da toplum için büyük tehlike oluşturacağını kaydetti.
-HSYK’NIN YAPISI-
Gerçeker, HSYK’nın yapısında yapılamak istenen değişikliği de eleştirdi. Yapılacak düzenlemeyi,kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu savunan Geçeker, “Yargı bağımsızlığnın güçlendirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması ve kararlarına karsı etkin bir itiraz sistemi getirilmesi hemen her adli yıl açış konuşmalarında dile getirilmektedir” dedi.
Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurul’da yer almasının “demokratik meşruiyet” ilkesi ile açıklanması gerçeği yansıtmadığını savunan Gerçeker, “Anayasa’nın tanıdığı yetki ile Türk Milleti adına yargı yetkisini kullanan Türk Yargısının ‘demokratik meşruiyet’ sorunu bulunmamaktadır” dedi.
Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurul’da bulunmasının, “referans olarak gösterilen dış belgelere de uygun düşmediğinin” de altını çizdi. Gerçeker, “Yüksek Mahkemelerin etkinlikleri nerede ise yok denecek dereceye kadar indirilmiştir” dedi.
Kurul’un seçilmiş üyelerinin Kurul faaliyetleri yönünden ifa ettikleri fonksiyonun, mensubu bulundukları üst mahkemeyi temsil görevi niteliğinde olmadığını ve “mensubu oldukları yüksek mahkemeden bağımsız, yasayla tanımlanmış görevlerin ifasından ibaret” olduğunu dile getirdi.
Gerçeker, HSYK’nın verimli ve etkin çalısmasının önündeki temel sorunun Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurul’da bulunmasını gösterdi. Gerçeker şöyle devam etti:
“Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulda bulunması, Kurul çalışmalarının istikrarlı bir şekilde sürmesini engellediği gibi, yapılmak istenilen düzenleme gerçekleştiği takdirde, bu karma ve yargı bağımsızlığına aykırı yapı, Kurul’u çalışamaz hale getirecektir. Hâkimlerin kararlarının yürürlükteki yasalara, hukuka uygunluğunun, doğruluğunun ve güvenilirliğinin sağlanması bakımından yasalarda kanun yolları öngörülmüştür.”
-AYM’NİN YAPISI-
Gerçeker, Anayasa Mahkemesi’nin yapısında yapılmak istenen değişikliğe de değinirken, yeni düzenlemede Anayasa Mahkemesi’nin mevcut üye sayısının çoğaltılması yerinde olduğunu ifade etti. Gerçeker, üyelerinin tamamının yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı ve parlamentonun salt çoğunluğu ile seçilmesinin, Yüksek Yargı organlarının çoğaltılan üye sayısına göre etkinliğinin azaltılmasının, “kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu gibi, bu şekilde bir düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin tamamen yürütmenin etki alanına girmesine neden olacak ve beraberinde de büyük ölçüde siyasallaşma eleştirilerini getirecektir” dedi.
-YARGIDA ÖRGÜTLENME-
Gerçeker, konuşmasında yargıdaki meslek örgütlerine yönelik yapılan eleştirilere de yanıt verdi. Gerçeker, örgütlenme özgürlüğünün, tüm çağdaş demokratik sistemi benimsemiş ülkelerde olduğu gibi demokratik temel hak ve özgürlükler kapsamında kabul edildiği belirtti.
Yargı sistemi içerisinde de hâkim ve savcılara bu hakkı tanımanın, “özgürlükçü demokrasinin” gereği olduğunu sözlerine ekledi. Gerçeker şöyle devam etti:
“Örgütlenme özgürlüğü, hâkim ve savcılarımızın her türlü çalışma koşullarının iyileştirilmesi yanında, yargı bağımsızlığının korunup kollanması bakımından da büyük önem taşımaktadır. Örgütlenme özgürlüğünü engelleyerek, yürütmenin güdümünde, amaç dışı, göstermelik bir örgütlenme modeli oluşturma çabalarından vazgeçilmelidir.”
-“DURUM VAHİM”-
Gerçeker, Adalet Bakanının Temmuz ayı içerisinde TBMM’nde yaptığı açıklamada, toplam hâkim-savcı sayısının 11 bin 86 olduğunu, 3 bin 610 adetde bos kadronun bulunduğunu, biriken iş yükü nedeniyle, yalnız 2009 yılında Yargıtay’da 14 bin 809 dava dosyasının zamanaşımı nedeniyle düştüğünü, yargının yıllara yayılan, altyapı, mevzuat ve insan kaynakları sorunları olduğunu, yargılamaların makul sürede tamamlanamadıgını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine verilen kararların yüzde on birinin bu nedene dayandığını ifade ettiğini anımsattı. Gerçeker, “Açıklamayı yapanın, bu sorunları çözmekle birinci derecede yükümlü Adalet Bakanı olması karsısında, durumun ne kadar vahim olduğu ortadadır” dedi.
-"ERGENEKON" ELEŞTİRİSİ-
Gerçeker, üstü kapalı “Ergenekon” davasına da değinerek uzun süren tutuklamaları eleştirdi Gerçeker şöyle dedi:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde de ülkemiz yönünden en sıkıntılı konulardan birisi haline gelmiş bulunan, tutukluluk sürelerinin, adeta yargısız infaz sayılabilecek derecede uzaması, bu konuda yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden karar verilmesi, yasal olmayan ya da yasayla öngörülen koşullara tam olarak uyulmadan yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilişkili usule aykırı işlemlerde yargıya olan güveni büyük ölçüde zedelemektedir.”
YARGI KİMSENİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yargı birilerinin arka bahçesi olmayacak” sözlerine yanıt verdi. Gerçeker, “Yargı kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesidir. Olmamıştır, olmayacaktır da. Buna, her türlü olanaksızlığı karşın, onuru ile özveri ile meslek saygınlığını her şeyin üzerinde tutarak görev yapan, Türk yargıçları, Cumhuriyet Savcıları, hiçbir zaman izin vermeyecektir."
ANKA