Topuk dikeni, ayak altındaki geniş bağın ayak topuğuna yapışma yerinde meydana gelen zorlanma nedeniyle zedelenmesinden oluşur. Zedelenme sonucunda vücut, bu bölgeye kireç biriktirir. Genellikle bu tür zedelenmelerde vücudun hangi yerinde olursa olsun, bir süre sonra dokuda kireç birikir. Bu kireçli doku, çekilen röntgen filminde topuktan dışarı doğru bir çıkıntı şeklinde görülür. Topuk dikeni adlandırması buradan gelmektedir. Dr. Vildan Çerci, Mynet okurları için yazdı.
Gerçekte burada bir diken yoktur ve ağrıya neden olan bu dikenimsi çıkıntı değildir. Asıl sorun zorlanma nedeniyle dokuda meydana gelmiş olan zedelenmedir.
Topuk tendonundaki bu zorlanmaya sebep olan ise, çok büyük çoğunlukla ayak mekanik bozukluğu, yani yanlış basmadır. Tedavi etmiş olduğum hastaların %90'nında ayak basma problemleri mevcuttu. Taban düşüklüğü, ayak kavsinin aşırı olması ve en belirgin özellik ise topukta içe basma problemiydi. Bütün bu ayak bozuklukları ayak tendon-topuk yapışma yerinde sürekli bir zorlanmaya ve sonunda doku zedelenmesine neden olmaktadır.
Bütün bu ayak basma bozuklukları düzeltilmezse, yapilan tüm tedaviler sonrasında, hastalığın tekrarlama olasılığı oldukça yüksektir. Hastaya uygun tabanlık planlamanın ne kadar önemli olduğu açıktır. Herkese önerilen standart tabanlık veya sadece silikon topukluk,tabanlığın bu problemi çözmeyeceği açıktır. Her hastaya özel tabanlık planlamak kuşkusuz daha akılcıdır.
Hastalığın bir diğer boyutu da egzersize yeterince önem verilmemesi ve uygun egzersiz planlanmamasıdır. Doku zedelenmesi sonucunda, özellikle uzun süre ağrısı olan hastalarda ayak tendonunda sertleşme ve kalınlaşma meydana gelir. Sabahları basarken oluşan ağrı bundan kaynaklanmaktadır. Hastaya mutlaka ayak tendonunu ve bacak arkası kasları germeye yönelik uygun egzersiz programı verilmelidir.
Hastanın oluşmuş olan doku zedelenmesinin iyileşmesi ise soğuk lazer tedavisi ile hızlanmaktadır. Hastanın ağrısı laser tedavisi ilekısa sürede azalmakta ve bu da hastanın rehabilitasyon programına uyumunu artırmaktadır.
Sonuçta problemi tüm yönleri ile ortaya koyar, hepsine yönelik uygun çözümleri planlarsanız tedavide başarı sonucu %90-95'e çıkmaktadır. Bu şekilde tedavi etmiş olduğum ve tedaviden sonra önerilerime uyan hastalar, 1 yıl sonunda da iyilik hallerini korumuşlardır.