Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 3 Ekim 2005'te AB ile müzakerelere başlaması kararı alındığını ifade ederek, "Bunun üzerinde hiç kimsenin spekülasyon yapmaya hakkı yoktur. Ankara Antlaşması ile ilgili 1 Mayıs 2004'te AB'ye üye olan ülkelerin Gümrük Birliği ile ilgili tanınması konusunda atılması gereken adımı attığımız anda bu işi bitiririz" dedi.
AK Parti ilçe başkanlığının düzenlediği toplantıya katılan Başbakan Erdoğan, aslında tatil yapma gibi bir durumlarının söz konusu olmadığını belirterek, tatil için gittiği yörelerde de halkla bir araya geldiğini söyledi. Safranbolu'ya da bu anlayışla geldiğini ifade eden Erdoğan, burada YTL'ye geçişin ilk uygulamasını yaptıklarını kaydetti. Bu işin anlık bir iş olmadığını, hazırlık aşaması olduğunu vurgulayan Erdoğan, göreve geldiklerinden bu yana "Türkiye bu sıfırların hamallığından nasıl kurtulur" konusunu tartıştıklarını dile getirdi.
"Cehaleti ayaklarımızın altına almaya mecburuz" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Nereden geliyor bizim muhafazakarlığımız, demokratlığımız? Biz tarih kökümüze, geleneklerimize bağlı olduğumuz için, Türk aile tipini korumayı hedeflediğimiz için muhafazakarız. Demokratlığımız ise seçme ve seçilme hakkından dolayı geliyor. Asla fanatizme kaçmadığımız, özgürlükler dünyasını istediğimiz için demokratız."
Erdoğan, Türkiye'nin 17 Aralık 2004 tarihinde AB ile müzakere tarihi aldığını ifade ederek, "birilerinin bu tarihle ilgili farklı yorumlar yaptığını" söyledi. DGM'lerin kendi dönemlerinde kapatıldığını, anadilde yayın yapıldığını ve insanların artık kurslarda kendi dillerini öğrenebildiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ancak Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Bunun üzerinde asla tartışma yaptırmayız. Birliğimizin, beraberliğimizin, birbirimize olan iç güvenimizin sarsılmasına neden olacak bazı incelikli tezgahlar, tuzaklar içerisine girenlere de asla müsaade edemeyiz. Bu tür tezgahtarlar, tuzak kuranlar var. Ancak bu tuzaklara gelmeyecek kadar uyanık bir iktidar işbaşındadır. Kusura bakmasınlar, legal, resmi olarak demokratik bir yarışın içerisine gireceklerse buyursunlar, bunda zaten en ufak bir engel yok.
Ama orada başarılı olamadığınız zaman bu ülkede illegal yollara girmek suretiyle legal güç toplama içerisine girenler bilsinler ki, hep yanılacaklardır. Bizim halkımız o görüntülere prim vermemektedir. Biz aldatılan o insanlara üzülüyoruz. Biz 72 milyon insanımıza aynı mesafedeyiz. Herkes bizim için aynıdır. Benim vatandaşım da Almanya'da yaşıyor. Onların başına da bir şey gelirse canınız yanmaz mı? Bu ülkede yaşayan herkesin yaşam, inanç özgürlüğü ve mal güvenliğinden biz sorumluyuz. Demokratik özgürlükçü Türkiye budur. Ancak bunları yaparken hassasiyetlerimiz vardır."
Erdoğan, TOKİ olarak 2004 yılında 82 bin konutun temelini attıklarını, bu yıl da toplu konut projesine devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, her il, ilçedeki yoksulları tespit edeceklerini ve o kişilere her ay 50-100 milyon lira karşılığı 45 metrekarelik daireleri 20 yıl vadeyle vereceklerini belirtti.
AB konusuna da değinen Erdoğan, Türkiye'nin 3 Ekim 2005'te AB ile müzakerelere başlaması kararı alındığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Burada hedef tam üyeliktir, bu kesinleşmiştir. Bunun üzerinde hiç kimsenin spekülasyon yapmaya hakkı yoktur. 3 Ekim'de bu işe başlayıp başlamama kararı bizim elimizdedir. Biz bununla ilgili kararımızı veririz. Neyle... Ankara Antlaşması ile ilgili, 1 Mayıs 2004'te AB'ye üye olan ülkelerin Gümrük Birliği ile ilgili tanınması konusunda atılması gereken adımı attığımız anda bu işi bitiririz. Burada nüans farkı var. Bu nüans farkının çalışmasını yapıyoruz. Bu çalışmayı yaptıktan sonra kararı veririz. (Bunlar Kıbrıs'ı verecekler, Kıbrıs elden gidiyor)... Bu oyunlara gelmeyin. Bunlara kulak asmayın. Biz lise çağlarımızdan beri Kıbrıs'la ilgili heyecanı yaşayan bir gençliğiz. Kazan-kazan anlayışına göre AB Komisyonu ile masaya oturacağız. AB Dönem Başkanı ile imzayı atacağız. Muhataplarımız onlardır. Kimse hedef saptırmasın. Biz bu işi BM ile birlikte çözmek istiyoruz."