Kılıçdaroğlu'yla tokalaşan Davutoğlu, ayaküstü kısa bir sohbet gerçekleştirdi. Her iki lider de Genel Kurul'dan sonra partilerinin düzenlediği mitinglere katılmak üzere Osmaniye ve Antalya'ya gidecek.
Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu ne konuştu?
7 Haziran seçimleri öncesinde siyasette rekabet her geçen gün artıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün Bartın mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu'nu hesap bilmemek konusunda eleştirdi. CHP Lideri, bu sözlere ODTÜ Mezunlar Derneği'nin toplantısında çok sert cevap verdi. İki liderin bugün sabah TOBB’un 71. Genel Kurulu’ndaki samimi görüntüleri "Ne konuştular?" sorusunu gündeme getirdi. Akla ilk gelen ise Kılıçdaroğlu'nun "Ortam olursa kendisine ifade edeceğim şeyler olacak" sözleri oldu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün Ak Parti'nin Bartın mitinginde Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi.
Davutoğlu "Biz, bir söz verdik mi yapar mıyız? Siz, bizden noterden kağıt ister misiniz? Neden? Çünkü siz, bize güvenirsiniz. AK Parti, söz verdi mi yapar ama Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bütün noterlerinden kağıt getirse güvenemezsiniz. Neden? Çünkü CHP zihniyeti, özellikle de Kılıçdaroğlu, verdiği sözden, söylediği sözden hemen çark eder ve hiçbir zaman da hesabı tutmaz. 'Ben, hesap uzmanıyım' diyor ama iki gün önce ödemediği tazminat dolayısıyla maaşına haciz geldi biliyor musunuz?
“KENDİ MAAŞININ HESABINI BİLMİYOR”
Kendi maaşının hesabını bilemeyen bir adam, 'Hesap uzmanıyım' diyebilir mi? Milletin hazinesi ona verilir mi? Şimdi gözleri fal taşı gibi açık, hazineye göz dikiyor. 'Şöyle yaparım, böyle yaparım, Türkiye'nin parası var.' Ya kardeşim 2002'de bu hazine tam takırdı. Bu hazineyi kim doldurdu? Türkiye'de bütçenin 100 lirasının 85 lirası faize giderken şimdi bu hazineyi kim bereketlendirdi? 12 yılda biz bu hazineyi doldurduk, Kemal efendi gelip bu hazineyi boşaltacak. İzin verir misiniz? Kendi maaşını kontrol edemeyen bir adam, devletin hazinesini kontrol edebilir mi?" dedi.
“İSTEDİĞİNİZ KANALDA TARTIŞALIM”
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na, "İstediğiniz kanalda tartışalım" çağrısında bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Sosyal Güvenlik Kurumunun bugün de açık verdiğini savundu.
“NELERİ GÖTÜRDÜĞÜNÜZÜ ÇOK İYİ BİLİRİZ”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bin 500 liradan neden gocunuyorlar. Asgari ücreti biz bilmiyormuşuz. Hiç meraklanmasınlar biz asgari ücreti de çok iyi biliriz, biz sizin ne mal olduğunuzu çok iyi biliriz, neleri götürdüğünüzü çok iyi biliriz. Biz hepsini çok iyi biliriz” dedi.
CHP Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği tarafından Vişnelik Tesisi’nde düzenlenen “Seçim Süreci Tartışmaları” paneli öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin TOBB’un yarın gerçekleşecek olan 71. Genel Kurulu’nda Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya geleceği hatırlatılarak, yarın kendisine ifade edeceği şeylerin olup olmayacağının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Ortam olursa söylerim tabi” dedi.
SAMİMİ GÖRÜNTÜLER
İki liderin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin, 71. Genel Kurulu’ndaki samimi görüntüleri "Ne konuştular?" sorusun gündeme getirdi. Akıllara ilk gelen ise Kılıçdaroğlu'nun "Ortam olursa söylerim tabi" sözleri oldu.
Başbakan Davutoğlu'nun TOBB Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma:
“Sayın divan, sayın TOBB üyeleri, ana muhalefet partisinin değerli başkanı, dünyanın dört bir köşesinden gelen Türkçe konuşan değerli yatırımcılar, hepinizi sevgiyle selamlıyorum. TOBB çok güçlü geleneklere sahip bir kuruluşumuz, genel kurulları da son derece önemli bir kurum. TOBB her şeyden önce Çanakkale Savaşı’na atfen yaptığı sembolik toplantı için teşekkür ediyorum. Çanakkale Savaşı’nda şehit düşenlere bir kere daha rahmet diliyorum.
İKTİSADEN BAĞIMSIZ OLAMAYANLAR...
Ben İstanbul Erkek Lisesi’nde okudum. Bir nesil bu liseden Çanakkale Savaşı’nda kaybolmuştu. Okulda bazı pencereler hala siyah sarıdır. Lisede yatılı okurken, kapıları bir oda büyüklüğünde olan o binanın içinde, bir yandan da Osmanlı devletinin çöküşündeki gerekçeleri öğrenerek büyüdük. İktisaden bağımsız olamayanlar, gerçekte bağımsız olamazlar.
NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNUN BİR DİĞER KANITIDIR
Geçtiğimiz hafta TBMM’nin 95. Kuruluş yıldönümündeydik. Meclis öncesinde İzmir Ekonomi Zirvesi’nin Gazi Mustafa Kemal tarafından düzenlenmesi ekonomik bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunun bir diğer kanıtıdır”
Bugün Çanakkale Savaşı’nın 100. Yılında G20’ye dönem başkanlığı yapan bir ülke haline geldik. Bu süreçte en büyük desteği veren özel sektöre bir kere daha teşekkür ediyorum.
Seçimlerin ekonomi üzerindeki etkisi güçlüdür. İktidarda olan seçim ekonomisi riskine girebilirler, muhalefette olanlar aşırı popülist vaatler riskine düşebilirler.
EN BÜYÜK İLK 10 EKONOMİSİ İÇİNE SOKACAĞIZ
Biz hiçbir şekilde seçim ekonomisi uygulamayacağız. Popülist vaatler vermeyeceğiz. Türkiye’yi 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içine sokacağız. Son 8 ay içinde bu benim TOBB yetkilileriyle 9. Bir araya gelişim. Birkaç hafta önce yine bütün illerimizden gelen sanayi temsilcileriyle bir araya geldik. İşçi sendikalarımızla çok yoğun bir istişare içinde olduk. Bu vesileyle 1 Mayıs Emek ve Çalışma Günü’nü bir kere daha tebrik ediyorum. İşçilerimizin hakkını veren tüm işverenlere de teşekkürü bir borç biliyorum. Siyasi kararlar iş dünyasına nüfuz etmese yol almak imkansızdır. İş dünyası bu kararları bu makro stratejik hedefleri alamamışsa yol almak imkansızdır.
4 sene reformlara odaklanacağımız, seçim yapmadığımız bir süreç olacaktır. Milletimizi işallah bize 7 Haziran’da görevi verdiğinde, yolumuza da devam edeceğiz. 1990’lı yıllarda, soğuk savaşın da bitmesiyle dünya ekonomisi bir genişleme sürecine girdi.
2002 yılında 30 milyar dolar olan GSYH’yi şimdi 800 milyar doların üzerine çıkardık. Bunun arkasındaki güç istikrardır, istikrara olan güvendir. 28 Şubat’ın getirdiği olumsuz atmosfer, 2001 yılında Türkiye’yi üç parti koalisyonu sürecinde krize götürdü. Makro ekonomik göstergelere bakıldığında, Türkiye’nin daralan ülkeler karşısındaki durumu net ve açıktır.
Biz görevi devraldığımzda, bütçe açığı yüzde 10,8’ken şu anda yüzde 0,7. Orta vadeli programında öngördüğümüz gibi inşallah türkiye 2017’de bütçe fazlası veren bir ülke olacağız. OECD ortalaması 1,7-1,8 ken Türkiye’ye yüzde 0,7. Türkiye OECD ortalamasının çok altında bir kamu borç stokuna sahiptir.
Altın rezervimiz, merkez bankası rezervlerimiz kuvvetli. Finansal açıdan bankacılık sistemimiz o kadar sağlam ki 2008-2009 yıllarında tek bir bankamız bile sıkıntı yaşamadı. Sermaye yeterlilik oranı bankalarımızın dünyadaki en iyilerden biridir.
Hiç kimsenin tereddüdü olmasın. Önümüzdeki dönemde her türlü riske karşı Türkiye ekonomisi Ağrı Dağı kadar sağlam duracaktır.
Reel sektörümüzün gelişmesini göstermek amacıyla 2002’de iş yeri sayısı 727 bin di şimdi 1 milyonun üzerinde iş yerimiz var. İhracatımıza baktığımızda, ihracatımız 36 milyar dolardan158 milyar dolara çıktı. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti, Türk şirketi 193 ülkeye ihracat yapıyor ve ihracat yaptığımız ürün sayısı da 137’nin üzerinde. Hem pazarlarımızı genişlettik hem de ürün çeşitliliğimizi artırdık. Dışişleri Bakanı olduğum dönemde en çok önem verdiğim şey, Türk girişimcinin gelişmesiydi. Şu anda dünyada en fazla temsil edilen 7. Ülke konumundayız. Bu Türk girişimcisine en iyi imkanları sunmak için yürüttüğümüz politikaların bir sonucudur.
2008’de Avrupa krize girdiğinde, 2009’da komşu ülkelerle çok iyi bağlar kurduk ve ihracatımız yüzde 8’den yüzde 32’lere çıkardık. Komşu ülkelerde kriz çıktığında, Afrika’ya açıldık. Latin Amerika’ya açıldık.
11 MAYIS’YA GÜMRÜK BİRLİĞİ İMZALANACAK
Güzel bir haberi de vermek istiyorum. İnşallah 11 Mayıs’ta Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması yenilenecek. Bu şekilde transatlantik ticarette söz sahibi olacağız. Şunu iş dünyamıza bir takdir ifadesi olarak söylemek isterim. Almanya, Fransa’dan bir hat, Asya’da Japonya’da bir hat çekin, geri kalan bölgede en büyük üretim üstlerinden biri Türkiye’dir.
Nerede bir Türk girişimcisi varsa, orada büyükelçisi olacak, nerede bir Türk girişimcisi varsa THY oraya sefer yapacak.
Bütün illerimiz daha fazla OSB istiyor. Biz geldikten sonra 67 OSB vardı biz 90 tane daha inşaat ettik.
Artvin’de yoktu, Hakkari’de yoktu OSB. İnşallah oralarda da yapılacak ve OSB olmayan şehir kalmayacak.
Sadece geçen sene 1,4 milyon istihdam sağlandı Türkiye’de. Türkiye’nin son 12 yılda elde ettiği bu kazanımlar, önümüzdeki ikinci atılım döneminde de sürdürülecek. Bu yüzden 25 öncelikli reform programını açıkladı. Son 12 yılda elde edilen nihai ekonomik kazanımlar, Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmek için atılan adımlardır. 2002’den bu yana Türkiye’de elde edilen başarının, hasta adamdan kurtulmanın arkasındaki en büyük neden insan cevheridir, insan cevheridir, insan cevheridir..
Sosyal politikalar alanında da devrim niteliğinde de adımlar attık. En büyük harcama kalemlerinden biri eğitimdir, diğeri de sağlıktır. 2002’de tüm Türkiye’deki ambulans sayısı 611’den 4 binin üzerine çıktı.
MESLEKİ EĞİTİME DESTEK
İnsanımızın niteliksel özelliklerini değiştirerek, yani eğitimi teşvik ederek, Ar-Ge’yi, innovasyonu temel odak olarak koyacağız.
Önümüzdeki dönemde en önemli hamle alanlardan birisi eğitim olacaktır. Mesleki eğitim alanında kamuyla özel sektör el ele bütün OSB’lerde mesleki eğitimin yaygınlaşması için çalışmalar yapacağız. Bu konuda iş dünyamızın tüm ihtiyaçlarını karşılamaya hazırız.
DUBLE YOLDAN OTOYOLLARA
Özellikle ulaştırmada 18 bin km duble yol yaptık. Şimdi hedefimizi duble yollardan otoyollara geçişi tamamlamaktır. Burada temel hamlemiz duble yollardan otoyollara geçiştir.
YÜKSEK HIZLI TREN
Antalya, Konya, Aksaray, Nevşehir Yüksek Hızlı Treni’ni yapacağız. Zonguldak Mersin arasında da hızlı tren ve hızlı yük taşıma projelerini hayata geçireceğiz.
İstanbul Havalimanı 26 Nisan 2015’te 1338 uçağın inişine şahit oldu. Kalkınan bir ekonominin en önemli göstergelerinden biri budur. Bir şehre inerken o şehirde gördüğünüz ışık, hareketlilik o şehrin kalkınmasının en önemli göstergelerinden biridir. Şimdi de dünyanın en büyük havalimanı burada inşa ediliyor. İstanbul’u finans merkezi haline getirmek istiyoruz çünkü. Türkiye’nin kapasitesindeki artışın en önemli göstergelerinden biri İstanbul ve diğer Anadolu kentlerindeki altyapı projeleriyle kendini gösteriyor.
Aşılmaz sanılan dağları aşacağız, geçilmez sanılan boğazları geçeceğiz.
NÜKLEER ENERJİYE GİRİYORUZ
Enerji bizim en büyük eksiklerimizden biriydi. İki santralle nükleer enerjiye giriyoruz. İnşallah üçüncüsü de tamamen yerli girişimle yapacağız, inşallah 3. Nükleer santrali milli imkanlarla yapmak istiyoruz.
Seçim sonrasında atacağımız en büyük adımlardan biri de milli uzay ajansını kurmak olacak. Turizm sektöründe dünyada altıncıyız, tarımda yedinciyiz. Sulama alanları itibariyle Silvan Sulama Alanı projesini bitiriyoruz. Seçim sonrası dönemde Türkiye bu kararlılığına devam edecek. Türkiye’ye ileri teknoloji uygulamaları getirip yolumuza devam edeceğiz. Yeni bir atılım döneminin eşiğindeyiz. Böyle bir dönemde birkaç hususu sizinle paylaşmak istiyoruz. Fikir özgürlüğü, inanç özgürlüğü ne kadar önemliyse, girişim özgürlüğü de o kadar önemlidir. Seçimlere giderken hepimizin sahip çıkması husus demokrasidir. Hangi partiye oy verirlerse versinler, sandıklara gidip, Türkiye’nin ve kendi kaderlerini kendileri belirlesinler.
İLK SİVİL ANAYASA
Yeni bir anayasayı yazmamız lazım. Demokrasimizi diğer nesillere aktaracak olan yeni anayasayla bunun taşınmasıdır. İnşallah 7 Haziran’dan sonra Türkiye’nin ilk sivil anayasası ilk günden sonraki ilk gündem maddemizdir.
Hiçbir siyasal sisteme ön yargıyla bakmamak lazım. Başkanlık sistemi de parlamenter sistem de demokrasi için tartışılması gereken konulardır. İnşallah önümüzdeki dönemde ekonomiyi de destekleyecek yeni bir anayasayı gündeme getireceğiz.
Muhalefet partilerine çağrım şudur. Ekonomik projelerinizi, 2023’te nasıl bir Türkiye görmek istediğinizi, ekonomik göstergelerle ortaya koyun. Muhalefet partilermizle, sivil toplum kuruluşlarımızla konuşmayacağımız hiçbir konumuz yoktur. En geniş çaplı istişari yapacak şekilde bir döneme girelim. Ekonomi konusunda kendi vizyonumuzu ortaya koyalım. Halkı popülist vaatlerle kısa dönemde aldatabilirsiniz ama uzun vadede aldatamazsınız. 2002 yılında iki anahtar vaat eden oldu. Rasyonel önerileri tartışalım
ASGARİ ÜCRET
Asgari ücret biz iktidara geldiğimiz 154 liraydı şu anda 1054 lira. Asgari ücret bir komite tarafından kararlaştırılıyor. Asgari ücret kanunla fermanla verilebilen bir şey değil. Asgari ücrete hükümet karar vermiyor. Önemli olan işverenle işçimizin optimum bir oranda anlaşması. Böyle bir optimizasyon yapılması yapılmazsa, eğer işverenlerimizin üzerindeki yükler artarsa, iş yerleri kapanır. 100 kişi çalışandıran bir KOBİ’nin kaldıramayacağı bir yük verirseniz, rekabet gücü azalır. Bu tür irrasyonel politikaların iş dünyası üzerindeki etkilerini anlatın. Böyle irrasyonel politikalarla iş yerlerinin nasıl kapanacağını anlatın ki bir kere değil, iki kere değil, kırk kere düşünsünler.
Bizim karşımıza 25 öncelikli dönüşüm programı yanında, siz ne diyorsunuz, tüm muhalefet partilerine sesleniyorum. Biz diyoruz ki türkiye ‘de taşımacılıktan lojistiğe geçiyoruz. Yeni bir jolistik koridor oluşturuyoruz diyoruz, siz ne diyorsunuz. Önemli olan farklı siyasi propagandaların gerçeğe dönüşmesidir. 1990’lı yıllardaki hataları bir daha yapmayalım. Sene 2002 230 milyar dolarlık bir ekonomi Türk ekonomisi şu anda 830 milyar dolarlık bir ekonomi.
Kim ne derse desin biz TC hükümeti olarak, 12 yılda sağladığımız başarıyı Türkiye’yi en büyük on ekonomi arasında sokmak için milli iradeyi sonuna kadar ayakta tutacağız.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun TOBB Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma:
Değerli dostlarım siz ne söylüyorsunuz dediler. İyi söyleyeceğiz de burada olsanız söyleyeceğim de burada değilsiniz. Sözüm söz seçimlerde cevabımızı çok iyi vereceğiz.
Sizlerin önemini biliyorum. Hangi zorluklarla karşı karşıya olduğunuzu biliyorum.
Mayıs ayı 2002 TOBB genel kurulu var. O konuşmadan bir bölümü aynen size aktarıyorum. “Türkiye refah demokrasiden uzak, kalkınmış bir ülke mi olmalıdır, yoksa geride kalan bir ülke mi olmalıdır?” elbette kalkınmış bir ülke olmasıdır. Değerli dostlarım siz Mısır, Libya, Suriye’ye rahat gidebiliyor musunuz? Dört büyük başkentte büyükelçimiz yok. Türkiye kendi bölgesinden soyutlanmış durumda. Bir zamanlar ortadoğudaki sorunların çözüm merkeziydi. Şu anda soyutlanmış durumda. Eğer bir ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı bir ülke ile ilgili açıklama yapar ve bu konuşma üzerinden iki saat geçmeden yalanlanırsa, bu benim gücüme gider.
Saygınlığı olan bir ülkenin cumhurbaşkanı yalanlanmamalı. Yalanlanıyorsa o ülkenin gururu incinir.
Dış politikayla neden başladım sayın dostlar. Dış politika milli olmaktan çıkıyorsa, o ülke sorun yaşar. Nitekim mısır’da, libya’da yaşanan budur. Bu ülkelerin hiçbirinde ana muhalefete bilgi verme yoktur.
Irak ve Suriye politikasının bize maliyeti 16 milyar dolardır. Adana’da, Mersin’de, Antep’te iş yapan değerli arkadaşlarım, bunu sizler zaten çok iyi biliyorsunuz.
TÜRK TİPİ EVRENSEL STANDART
Makul şüphe ifadesi getirildi yeni düzenlemede. Buna göre makul şüpheyle siyasilere laf ederseniz, sizi göz altına alabilirler. Şirketinizi kapatabilirler, mal varlığınıza el koyabilirler. Böyle bir demokrasi nerede var.
Sizin için de özel bir yasal altyapı oluşturuldu. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir sistemi sizin üzerinizde oynamak istiyorlar. Makul şüphe. Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde, siz yabancı sermayeyi , büyümeyi bekleyemezsiniz.
TÜRK TİPİ BAŞKANLIK
Şimdi bir de Türk tipi bir başkanlık sistemi getirmeye çalışıyorlar. Valiyi o atacayacak, milletvekilini o atayacak. O zaman kuvvetler ayrılığına ne gerek var. Zaten başkanlık isteyen de yargı ve hukuk ayak bağı oluyor demişti.
SEÇİM BARAJI
Milli irade istiyorsak öncelikle yüzde 10 seçim barajını kaldıracağız. Milletvekilleri adaylarının kapalı kapılar arkasında oluştuğu siyasi rejimi değiştireceğiz.
ÖZGÜR MEDYA
Medyası özgür olmayan bir ülkede, gerçek demokrasi olmaz. Medyası özgür olmayan bir ülkede, gerçek demokrasiden söz edilemez. Aman sesimi çıkarmayayım, yarın vergi müfettişleri kapıma gelmesin diyen medyanın olduğu bir ülke, demokrasiden nasibini almamıştır.
Demokrasi şudur: devletin kurumlarına sıcak siyasetin müdahale edemediği alanların genişletilmesidir. Genişleteyim. Eğer merkez bankası varsa, sıcak siyaset buna müdahale etmemelidir. Araçlarına müdahale etmemelidir. Tabii ki hedef gösterecektir, enflasyon hedefini aşağı çek diyecektir ama doğrudan araçlarına müdahale ederse orada demokrasi yoktur. Mesela kamu ihale kurumu. Gidip bu ihaleyi şu kişiye verin derseniz, o ülkede demokrasi yoktur. Kamu ihale mevzuatında, son 10 yılda 140’ın üzerinde değişiklik yapıldı. İki ihale yapıldı ikisi de iptal edildi. Neden fiyatı düşük diye. Sonra daha düşük bir teklife başkasına verildi
TOBB’A SİTEM
Ben isterdim ki TOBB yönetimi buna itiraz etsin. Sayın başbakan ihalede yasal bir sıkıntı varsa iptal edin desin, ama demediler. İhaleyi iptal ediyorsunuz ama yandaşa vermek için iptal ediyorsunuz.
Şimdi size bir soru sormak istiyorum değerli arkadaşlarım, gerçekten mutlu musunuz? Gerçekten sabahları gazeteleri ürkerek mi alıyorsunuz? Bunun nedeni demokrasi eksikliğidir. Bizim demokrasimiz hibrit demokrasidir. Ülkedeki huzursuzluğun nedeni demokrasi ve özgürlük eksiğidir.
CHP iktidarında bu ülkede birinci sınıf ekonomi için ne gerekiyorsa yapacağız, sözüm söz, sözüm sözdür.
Biz elbette ortadoğuya sırtımızı dönmeyeceğiz, ama biz Müslüman bir ülke olarak uygar dünyanın bir parçası olan ortadoğunun örnek aldığı, iç barışı olan, zenginleşen, sanayicisinin, çiftçisinin ürettiği bir ülke olmak istiyoruz.
Bu tablo bizi nereye götürdü. Orta gelir ve orta teknoloji tuzağına götürdü. Orta teknoloji tuzağına yakalandık. 500 büyük firmayı çıkardım.500 büyük firmanın yarattığı katma değerde teknoloji oranı yüzde 2. Diğer ülkelere bakalım. İsrail yüzde 11, Malezya yüzde 15, Güney Kore yüzde 25. Bu orta teknoloji tuzağıdır.Ekonomik özgürlük endeksinde Türkiye 178 ülke arasında 70. Olduk. Altı sıra geriledik. Yolsuzluk endeksinde nerelerde olduğumuz belli. Onu zaten siz de biliyorsunuz.
"İSTANBUL'DAKİ SAYI LONDRA VE PARİS'TEKİNDEN FAZLA"
Konyadan küçük Hollanda, Türkiye’den daha fazla ihracat yapıyor. Güneş var, toprak var, rüzgar var. Neyimiz eksik. Eksik olan siyaset arkadaşlar. Üretmek yerine tüketmeyi hedef alan bir ekonomi politikası izledik. Sadece İstanbul’daki AVM sayısı, Londra, Paris’teki AVM sayısından daha fazla.
Ne yapacağız diye soruyorlar ya. 4 ayaklı bir strateji izlemeliyiz. Devletin saydamlığı esas olacak ve hükümet hesap vermesini bilecek, öğrenecek.
YENİ BİR ANAYASA
Yeni bir anayasayı elbette yapacağız. Modern bir anayasa yapacağız. 12 eylül anayasasının basın özgürlüğü ile ilgili maddesi var. Darbe anayasası basın hürdür sansür edilemez diyor. Darbe anayasasında bile bu diyor. Şu anda basın özgürlüğüne inanmamız lazım. İngiltere’de yazılı anayasa yok. Demokrasi yok mu ingiltere’de. Demokrasinin beşiğidir diyorlar orada. Neden orada siyasi kirlilik yok. Sözüm söz iktidara gelişimizin hemen ardından siyaseti kirlilikten temizleyeceğiz. Birinci ayak bu.
"YÖK'Ü KALDIRACAĞIZ"
İkinci ayak. Üreteceğiz. Katma değeri yüksek ürün üreteceğiz. Soru 3. Katma değeri yüksek ürünü nasıl üretiriz. Üniversitelerin eğitim sistemini değiştirerek olur. Eğer siz düşünen, bilgi üreten adamı cezalandırırsanız, o ülke yükselemez. Biz YÖKü kaldıracağız. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak.
Organize sanayi bölgelerine iş garantili eğitim getireceğiz. Bütün OSB’lere yatılı okul kuracağız. Teşvik sistemi. Bu teşvik sistemiyle yol alamazsınız. Bir iş adamı çıktı ben Türkiye’de çip üretmek istiyorum bana 1 milyar dolar lazım dedi. Ben başbakan olsaydım, o 1 milyar doları gözüm kapalı verirdim o iş adamına. Ama biz o 1 milyar dolarları kime verdik. AVM’lere verdik.
"KİMİN PROJESİ DAHA İYİ BAKALIM"
Buradan TOBB Genel Kurulu’nda sayın başbakana rica ediyorum. Uygar dünyada, uygar demokrasilerde liderler bir araya gelirler. Gel bir herhangi bir televizyon kanalında, projelerimizi alalım konuşalım, kimin projesi daha iyi bakalım. 27 yılımı kamuya verdim. Ekonomide hesapları en iyi bilen kimdir diye sorun, her konuda birinci sırada beni gösterirler.
EN BÜYÜK TANIĞIM BÜLENT ARINÇ'TIR
Kaynak bulma konusunda en önemli tanıdığım Bülent arınçtır. Dedi ya bu kadar israf olmasaydı vergi bile toplamaya gerek kalmazdı. En büyük tanığım Bülent Arınç'tır.
İlk kez işsiz sayısı çalışan sayısını geçti Türkiyede. İşsizlik Türkiye'nin en büyük sorunudur. İstihdam yaratmak çok önemlidir. İşsizlik sorununu 13 yılda çözemediler. Neden? Çünkü Türkiye üretmiyor. Biz aile sigortasını getireceğiz. Zaten bu da bizim bulduğumuz bir sigorta dalı değildir. 9 sigorta kurumunun geliştirdiği bir şeydir. Aile sigortasını getireceğiz. Herkes huzurlu olacak. Aylığı al kiraya verecek diye bir şey. Bizim kitabımızda bu yazılı: Sağ elini gördüğünü sol el görmeyecek.
Vatandaş borç batağında. 1 milyon 220 bin kişi hakkında dava açıldı. Hapse giren kişi sayısı 89. 500 bin kişi de hapse atılmayı bekliyor. Taahüdü ihlal cezasını kaldıracağız arkadaşlar. Ekonomik suça ekonomik ceza verceğiz.
Stratejimizn dördüncü ayağı. Var olan kazanımlarımızı artırmalı ve derinleştirmeliyiz. Gelir idaresi başkanlığına, merkez bankasına müdahale etmeyen bir sistem geliştireceğiz. Korkunun egemen olduğu bir iklimde yaşamaya başladık. Sayın hisarciklioğluna bir şey daha hatırlatmak isterim. Türkiyenin en büyük şirketine aramalı inceleme yapıldı. 12 yıl hesap uzmanlığı yaptın. Vergi hesapları adam gibi yapılmalı. Elinde sopayla gidemezsin. Gelir İdaresi Başkanlığı'nı bu bağlamda yeniden yapılandıracağız.