Bu nedenle kişideki gerginlik hali aktırılmak istenen mesaj dahi kişinin ilişkilerini birçok yönden olumsuz etkileyebiliyor. Gerginliği, sağlık, iletişim ve öğrenmenin baş düşmanı olarak tanımlayan Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan, bedenin herhangi bir yerindeki gerginliğin kişinin imajını zedeleyebildiğinin altını çiziyor, gerginliği önlemenin püf noktalarını açıklıyor.
Dış görünüşün kişinin vermek istediği mesajı güçlendirebildiği gibi zayıflattığını söyleyen Özkan, sakin kalabilmenin imajı güçlendirdiğini, gerginliğin bulaşıcı olduğunu kaydediyor.
Gerginlik bulaşıcı mı?
“Hareket etmeden durabilmek, kendi içinde ve dış dünyada sakin kalabilmek, hareket edilecekse bunun bir sebebinin olması ve derinden rahat nefes alabilmek imajı güçlendirir.
Gerginlik, sağlığın, iletişimin ve öğrenmenin baş düşmanıdır ve bulaşıcıdır. Bedenin herhangi bir yerindeki gerginlik sese yansıyarak kişinin imajını zedeler. Bu sebeple olumlu bir imaj sergilemek isteyen kimse gerginliği bırakmak zorundadır. Gerginlik bilinç dışı oluşuyor; ama insan bilinçli olarak gevşeyebiliyor. Gerginlik enerjiyi bitirir. Her türlü gerginlik ısıya sebep olur ve enerji tüketir.”
Gerginliği önlemenin mümkün olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Zülfikar Özkan bunun için ise şu ipuçlarını veriyor.
Gerginliği önlemek için ne yapılmalı?
“Gerginliği önlemek için ayaklar omuz hizasında açılmalı, eller doğal şekilde bırakılmalı ve beden ağırlığı eşit olarak dağıtılmalı. Kişi çeşitli yerlerden itildiğinde düşmeyecek şekilde durabilmeli ve bunun için de omurga dik hale getirilmeli. Omurga dik ise vücut en az enerji tüketir. Vücut dik değilse bir yerlerinde gerginlik oluşur ve bu gerginlik enerjiyi alıp götürür. Vücut dik durmuyorsa ve eğikse bu gerginlik demektir ve enerji kaybına sebep olur… Enerjinin rahat akabilmesi için de dizler yumuşak tutulmalı.”
Günlük hayat içinde stresin hangi sebeple olursa olsun kişinin bedenini yorduğunu vurgulayan Özkan, kişiye olaylarından ziyade yaşanan o olaylara verdiği tepkilerin zarar verdiğini belirtiyor. Özkan kontrol dışı gelişen olaylara karşı da uyarılarda bulunuyor.
Kontrol dışı gelişen olaylar sizi üzmesin!
“Bize acı çektiren, olaylar ve insanlardan çok onlarla ilgili duygularımız ve yorumlarımızdır. Bu sebeple olaylar sebebiyle kimseyi ayıplamamalı ve kimseyi suçlamamalıyız. Olayları ve insanları gerçekte oldukları gibi görmeliyiz. Onları kendi kafamızdaki hayaller ve düşüncelerle değil, oldukları gibi görme alışkanlığı kazanmalıyız. Olaylar kendi kurallarına göre ortaya çıkarlar. Kontrolümüz dışındaki olaylardan dolayı üzülmeye endişelenmeye gerek yoktur.”