'Kınama' ifadelerinin olmadığı tasarıda, Başbakan Erdoğan için 'uzlaşmacı olmayan tavrıyla Türk toplumunun tepkisini çekti' denildi.
Tasarıda ılımlı tavrı için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç için de 'özür dilediği için' övgü ifadelerine yer verildi.
AP’nin Türkiye’ye raporda verdiği mesajlar ve çağrılar şunlar oldu:
"- Eylemlerde hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerimizi yaralananlara acil şifa dileklerimizi iletiyoruz
- Türk polisinin kullandığı aşırı ve orantısız güç nedeniyle derin endişelerimizi aktarıyor barışçıl protestolara bu tür müdahalelerde bulunarak ölüm ve yaralanmalara sebebiyet verenler hakkında gerekli soruşturmaların ivedilikle açılarak tamamlanması çağrısında bulunuyoruz. Türk hükümetini barışçıl eylemler karşısında daha sert önlemler almaması konusunda uyarıyor, Başbakan’ın konu üzerinde gerginliği azaltıcı, birleştirici ve uzlaştırıcı bir pozisyon almasını temenni ediyoruz.
- Türk yetkililerine tüm vatandaşların temel haklarına saygılı olma çağrısında bulunuyor ve gözaltına alınanların serbest kalmaları için sesleniyoruz. Ayrıca gözaltına alınan, alıkonulan veya tutuklananlar konusunda resmi tam rakamları öğrenmeyi bekliyoruz.
- Türk hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ın uzlaşma adına geri adım atmak, özür dilemek veya halkın önemli bir kesiminin reaksiyonlarını anlamaya çalışmak konusundaki isteksizliğini ve kutuplaşmaya yol açan tepkilerini esefle karşılıyoruz.
- Cumhurbaşkanı Gül’ün yapıcı ve ılımlı yaklaşımları ve açıklamalarından ayrıca Sayın Arınç’ın zarar gören vatandaşlarla ilgili özür dileyen açıklamalarından memnuniyet duyuyor, onların başta Taksim Platformu olmak üzere çeşitli temsilcilerle diyaloğa açık olması ve diyalog çağrısı yapmasının öneminin altını çiziyoruz
- Türkiye’ye kapsayıcı ve çoğulcu demokrasilerde tüm vatandaşların temsil edilmelerinin önemini dile getiriyor, bunun da çoğunluğun sorumluluğunda olduğunu hatırlatıyoruz.
- Siyasi partiler arasında reformlar konusunda yaşanan fikir ayrılıkları ve uzlaşıya hazır olmama durumu hakkındaki endişelerimizi aktarıyor hükümet ve muhalefete daha sık ve derin şekilde birlikte çalışma çağrısı yapıyoruz
- Birbirini denetleyen ve kontrol eden (Check&Balances) bir sistemin demokrasilerdeki önemini işaret ediyor ve bunun güçler ayrılığı ilkesi temelinde devam eden yeni anayasa çalışmalarında yerini bulmasının hayati olduğuna inanıyoruz.
- Polis ve yargı çalışanlarının yoğun eğitim programlarının devamının önemini hatırlatıyor, işkence ve kötü muamele karşısında oluşturulan uluslararası ’İstanbul Protokolü’nün uygulamasının önemini belirtiyoruz.
- Türk yetkililere tüm yerel ve ulusal projelerin detaylı şekilde toplumun bilgisine ve görüşlerine sunulması için çağrıda bulunuyor, ekonomik büyümenin sosyal, kültürel, çevresel ve tarihi faktörlerle dengeli şekilde gerçekleşmesi gerektiğini vurguluyoruz.
- Türkiye’nin pek çok yerinde oluşan beklenmedik kalabalık protesto dalgalarının toplumda yaşam tarzına ilişkin bir takım yaşanan tatminsizlikten kaynaklandığını gözlemliyor, ülkedeki zengin çeşitliliği olan yaşam tarzları konusunda gerekli tolerans ve özgürlüğün güvence altına alınmasının önemini yineliyor hükümete laik yaşam tarzları da dahil olmak üzere çoğulculuğa ve tüm bu yaşam tarzlarına saygı göstermesi çağrısında bulunuyoruz.
- Basın hürriyeti ve medya çoğulculuğunun AB değerlerinin temelini oluşturan ilkelerden olduğunu hatırlatıyoruz.
- İnternet ortamı da dahil Türk medyasındaki bozulma, kötüye gitme, artan otosansür hakkında endişelerimizi dile getiriyoruz.
- Medyanın büyük bir bölümünün çok farklı başka alanlarda ticari çıkarları da olan az sayıda sermayaderin sahipliğinde olmasının doğurduğu sonuçlar konusunda endişelerimizi yineliyor, medya sahipliği alanında yeni yasalar yapılması çağrımızı da yineliyoruz".
-"HİÇBİR ÜLKE YA DA ÜLKE GRUBU TÜRKİYE'YE DERS VEREMEZ"-
Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'deki duruma ilişkin olarak bugün kabul ettiği kararın Türkiye açısında yok hükmünde olduğunu belirterek, "Türkiye'deki son gelişmeler, son yıllarda özellikle birçok Avrupa kentinde meydana gelen toplumsal olaylardan farklı değildir. Avrupa Parlamentosu, diğer ülkelerdeki benzer olaylar konusunda neden tepki göstermediğini de açıklamalıdır" açıklamasında bulundu.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'deki duruma ilişkin olarak bugün kabul ettiği kararın, "demokrasinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ortak hedefine zarar veren, gerçeklerden kopuk bir nitelik taşıdığı" vurgulanırken, "Bu nedenle, bizim açımızdan yok hükmündedir" denildi.
Türkiye'nin, uluslararası alanda demokrasi, hukuk ve insan hakları normlarının geliştirilmesine katkıda bulunan, belgelere taraf olma ve bunları uygulama konusunda kendisini ileri demokrasi olarak tanımlayan birçok ülkenin önünde yer alan, özellikle bölgesinde demokrasi temelinde istikrar sağlanması hedefi bakımından örnek bir ülke olduğunun inkar edilemez bir gerçek olduğu anlatılan açıklamada, "Avrupa Konseyi'nin kurucuları arasında yer alan Türkiye'nin, özellikle son on yılda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında kaydettiği kapsamlı ilerlemeler toplumsal yaşamın her alanında görülmektedir. Hükümetimizin bu konuda uygulamaları daha da ileri götürme yönünde güçlü iradesi sürmektedir" denildi.
İfade, toplantı ve gösteri özgürlüğünün, uluslararası insan hakları belgelerinde ve bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de ifadesini bulan demokratik haklar arasında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"Hükümetimiz, bu hakların korunması ve geliştirilmesi konusunda tereddüde yer bırakmayacak kararlılıkla davranmaktadır. Bu yaklaşım, son olarak ülkemizde bazı demokratik talepleri dile getirmek amacıyla toplanan vatandaşlarımız için de geçerlidir.
Öte yandan, uluslararası insan hakları hukukunun önemli bir boyutu da, şiddete izin verilmemesi ve önlenmesi, böylece, demokratik ortamın, kamu düzeninin ve vatandaşların hak ve güvenliklerinin korunmasıdır. Şiddeti caydırma, önleme ve şiddete başvuranları bağımsız yargıya sevk etme önemli bir demokrasi ve hukuk devleti yükümlülüğüdür.
Esasen, son gelişmeler, Türkiye'de demokrasi bilinci ve kültürünün gelişme sürecinde ulaştığı eşiği de göstermektedir. Hiçbir ülke ya da ülke grubu Türkiye'ye bu konuda ders veremez.
Türkiye'deki son gelişmeler, son yıllarda özellikle birçok Avrupa kentinde meydana gelen toplumsal olaylardan farklı değildir. Buna karşın, diğer olaylar bu kapsamda tartışılmaz ve bu yönde tepki gösterilmezken, Türkiye'deki durum hakkında gözlenen tartışmanın boyutları Türkiye'ye uygulanan çifte standardın yeni bir örneğidir. Avrupa Parlamentosu, diğer ülkelerdeki benzer olaylar konusunda neden tepki göstermediğini de açıklamalıdır."
Açıklamanın sonunda ise Avrupa Parlamentosu kararlarının ancak adil ve dengeli oldukları ölçüde amaçlarına hizmet edebileceğine işaret edildi.