Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Girişimci Olmanızın Önündeki 6 Engel

Herkes başarılı bir girişimin altın kurallarından ya da girişimci olmanın püf noktalarından söz ediyor. Hepimizin köşe dönmelik en az bir fikri var ancak bir türlü girişemiyoruz. Peki bizi kim engelliyor?

Girişimci Olmanızın Önündeki 6 Engel

Tek fikir hiçbir zaman yırtmak için yeterli değildir!

Öncelikle "Şöyle köşeyi dönecek bir fikir bulsak?" diyerek motoru yakmak üzere olan girişimci adaylarına kötü bir haberimiz var. Bulduğunuz ilk fikir ne dünyayı ne de sizi kurtarıyor olacak! Zira piyasa değerleri ile bizlerin çenesini yoran pek çok girişimcilik örneği, aslında ilk fikrin devşirilip, geliştirilip, başkalaştırılmasıyla karşımıza çıkan projelerden oluşuyor. Podcast platformu Odeo'nun içinden çıkan Twitter örneğinde olduğu gibi. Bir sonraki madde, "1 fikrim var!" diyenler için geliyor.

Bir elin nesi var, iki elin milyon doları!

Girişimcilik ekip işidir! Girişimcilik dünyasının başarı hikayelerinin arka planında mutlaka güçlü ortaklıklar, sağlam arkadaşlıklar veya sıkı bir ekip çalışması vardır.Örneğin, Steve Jobs ve Steve Wozniak, Intel'den Andy Grove ve Gordon Moore gibi. Girişimci olmayı kafaya koyduğunuzda sizinle voltran oluşturacak bir partnere ihtiyacınız olacak.

Sizi Jobs yapacak ortağınızı bulmak için telefon rehberinizi ve hafızanızı tarayacaksınız. İşte bu noktada bulacağınız adaylar ikiye ayrılacak. Birinci grup, laflarıyla sizi gaza getirip iş icraata geldiğinde köprüden önce son çıkış tabelasını görüp tüyecek olanlardır. İkinci grup ise memur zihniyetli, risk almayı sevmeyen, yüksek ihtimal çoluk çocuğa karışmış arkadaş ve akrabalarınızdan oluşacaktır.

Para parayı çeker!

İtiraf edelim ki, iyi bir fikir tek başına para etmez. Hele ki nakitiniz yoksa! WhatsApp, Facebook, AliBaba... Hepsi kendi çaplarında filizlenen girişim örnekleri olsa da, ihtiyaçları olduğu vakitte ihtiyaçları oranında sermayeye ulaşabildikleri için bugünkü başarılarını elde ettiler.

Denklem basit: Kurucular yani siz + 'risk sermayesi' denilen yeri geldiğinde annenizin bilezikleri yeri geldiğinde düğününüzde takılan altınlar yahut şanslıysanız Türkiye şartlarında bir koyup beş almak istemeyecek kadar tok gözlü bir yatırımcı; eşittir sizin müstakbel girişiminiz.

Bir kredi kartını diğeriyle, onu da öteki kredi kartıyla kapatan, ay sonuna doğru hesap kitap derken matematikçiye bağlayan bir homoekonomikus için bu denklemi sağlamak zor. Bu durumda sermaye yok ama risk artı sonsuz diyebiliriz. Sizde para yok, fikir çok. Peki yatırımcıyı nasıl bulacaksınız?

Misafir ol gel bana, börekler açayım sana!

Giderek engelli koşuya benzeyen girişimcilikle ilgili gelelim önünüzdeki diğer engele. Bir yere oturun isterseniz. Alıştıra alıştıra söylemek gerekirse: Bulamayacaksınız. Önceki maddede risk sermayesine yani yatırımcıya ihtiyaç olduğundan bahsetmiştik. Eşyanın tabiatı gereği, yatırımcı denilen işletmelerin iktisadi katkı maddesi, sıfır kilometre bir işe, diğer bir deyişle hayallerinize para yatırmayacak kadar rasyoneldir. Doğal olarak elle tutulur, gözle görülür işler isteyecektir sizden. Velhasıl yatırımcıyı yani parayı bulmak için atı alıp Üsküdar'ı geçip, işi kurmuş olmanız gerekli. Başka sorum yok Hakim Bey, tanık sizin!

Başlangıçta ne kelime ne de fikir vardı. her şey bir kulak tıpacı ile başladı.

Fikri buldunuz. Fizibilite çalışmalarını yaptınız. Kaynınızı ya da en yakın arkadaşınızı da, yatırımcı/ortak sıfatıyla gerek şantaj gerek kombine bilet ile ikna edip renklerinize bağladınız. Tam gaza geldiniz, 'kim tutar beni?' diye düşünüyorsunuz ya, hah işte o tutacak olan kitle bunlar: Aman icat çıkarmacılar. Bunlar her fikre bir kulp, her kulba da 'yassah hemşerim' algısını takıverirler. Bağışıklık sisteminizi her şeyden önce bu kitleye karşı güçlendirmelisiniz. Zira böyle bir yıldırma taktiğini Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels bile düşünmemiştir.

Tabi fikir bu. Geldi mi, paylaşılmak isteniyor. Ancak bu da bir gerçek ki; ne fikirler daha filizlenme aşamasında biçiliveriyor bu umutsuz kitle tarafından. Fikrinizle ilgili tespit kusan herkesi dikkate alırsanız, sizin girişimcilik işi yaş deriz. O nedenle girişimcilik yoluna baş koymadan önce en yakın eczanede bir çift kulak tıpacı alın. Bizden söylemesi, çok lazım olacak.

Carpe Diem felsefesi girişimciyi bozar!

Fortune dergisinden Steve Tobak, "iç güdülerinize güvenin!" diyor. İyi diyor, hoş diyor da; bu kural laboratuar şartlarında geçerli olsa gerek. Ya da ekonomistlerin iyi bileceği bir tabir ile 'Ceteris Paribus' durumunda, yani diğer tüm durumlar sabitken elinizdeki değişkenin gidişatı hakkında iç güdülerinizi dinleyebilirsiniz, diyebiliriz.

Lakin Türkiye gibi dakikası dakikasına uymayan bir ülke için müstakbel girişimcilere verilecek 'içgüdülerinize güvenin' tavsiyesi bir hayli deneysel ve çokça risk barındırmaktadır. Zira aldığınız kararların ucunu bucağını Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde az hata payı ile hesaplayabilmeniz için ya kahve falını iyi bilmeli ya da astrolojiden iyi anlamalısınız. Türkiye şartlarında içgüdüler değil, çoğunlukla sürprizler konuşur.

En Çok Aranan Haberler