HABER

Gittiği yere kadar

ESKİŞEHİR (İHA) - Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'nin 2 yıl daha iyi bir borç yönetimine ihtiyacı olduğunu, istikrarlı bir siyasi iradenin 36 ay içinde gerçekleştireceği vergi, alt yapı, sosyal güvenlik, gümrük ve enerji gibi reformlar ile, AB'nin Türkiye yakınlaşması ile 8-10 milyarlık yabancı sermaye girişini sağlayarak, yüzde 8 lik büyüme hızını yakalayabileceğini söyledi.

Eskişehir Ticaret Odası Ekonomik Siyasi Gelişmeler toplantısında tüccar ve sanayicilere hitap eden Kemal Derviş, siyasetin bu kadar yoğun olarak tartışıldığı bir günde daha çok ekonomik sorunlara yönelik konuşacağını belirtmesine rağmen, konuşmasında seçimler ve sonrasına ilişkin 3 yıllık siyasi ve ekonomik bir projeksiyon çizdi. Bakanlık görevinin gittiği yere kadar devam ettirmesi gerektiğini anlatan Derviş,
çok ağır bir krize girilmesine rağmen son 18 ayda istikrara yönelik yapısal değişikliklerin tüm Türkiye'nin desteği ile gerçekleştirildiğini söyledi.

"TARİH YAZACAK" Şu anda Meclise yönelik eleştiriler olduğunu hatırlatan Kemal Derviş, "Ancak 70-80 yaşlarına geldiğinizde bu meclisin onayladığı reformları tarih kitaplarında göreceğiz. Son 18 ayda gerçekleştirilen reformlar ve son AB uyum yasalarının çıkartılması çok önemli bir devrin başlangıcıdır. Başbakan hastaneye gittiği gün ekonomimiz sabit bir kur da olsaydı ülke büyük bir felaket yaşardı. Esnek kurun büyük avantajı var. Türkiye'nin borcu 3 ay 6 ay 12 ay içinde, yok edilemez. Bu borç emin adımlarla eritilebilir. Ben sosyal demokratım, benim bunu söylemem benim için daha zor. Dar gelirlileri, öğrencilere bir şeyler vermek istiyorum ama bunun sihirli bir değneği var. 2 yıl içinde bütün sıkıntıları aşarız. Muslukları açacağım diyenlerde doğru söylemiyor. Disiplinli mali politikaya devam etmek zorundayız" diye konuştu.

"VERGİYİ DÜŞÜRÜP TABANA YAYACAĞIZ" Vergi ve sigorta oranlarını aşağıya çekmenin doğru olacağını ifade eden Kemal Derviş, "Vergiyi tabana yaymalıyız. Bu durum özel sektöre rekabet ortamını sağlar. Bunu toplam kamu gider gelir dengesini bozmadan yapmak lazım. Bunun iki yolu var, devlet harcamalarını toplam milli gelir içinde azaltmak veya vergiyi tabana yaymak. Bence ikinci yoldan yapmak birincisinden daha önemli. Tabi ki devletin yeniden yapılanması ve sayısal olarak küçülmesi lazım" dedi.
Devlette israfın hala devam ettiğine dikkat çeken Derviş, "İsraf var, halen devam ediyor. Ancak yapılmayan harcamalar da var. Ben devlet harcamalarının hızla aşağıya çekilebileceğine taraftar değilim. Mutlaka israfın önlenmesi lazım. Eğitimle ilgili, sağlıkla ilgili altyapı ile ilgili harcamaların arttırılması lazım. Gelir dağılımının bozuk olduğu bir ülkede devletin sosyal görevleri ve işlevi çok önemlidir. İsrafı önleyip, devletin sosyal görevlerini yerine getirmeliyiz. Reform mutlaka gerekli. Aynı işi yapan teşkilatlar var. Benim çalıştığım, ekonomi ile uğraştığım 40-50 ülke oldu. Hiçbir yerde 36 bakan görmedim. Azami 20 kişilik bakanlar kurulu ile işler yürüyor. Yeniden yapılandırılmış, güçlendirilmiş bir yapıda çok önemli icraatlar yapılabilir. Bunu yaparken vergi yükünü verenler üzerinden almak için tabana yaymak çok önemlidir. Bu arada ayrıca vergi ve SSK reformu gerekiyor. Vergi oranlarını düşürüp tabana yaymalıyız. Enflasyon muhasebesinin gelmesi önemli bir tasarruf olacaktır. 2003 yılında bu vergi reformunun ilk adımını atmış olabileceğiz" diye konuştu.

"DÜNYADA BÖYLE ENFLASYON KALMADI"
Borç sürecinin olumlu gitmesi için sıkı para politikalarına devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kemal Derviş, "Para politikamıza gelince enflasyon olayı karşımıza çıkıyor. Bugün enflasyonu yüzde 30 - 35 üzerinde olduğu hiçbir ülke kalmadı. Ne Asya'da ne Latin Amerika'da Afrika'da bile yok. Bu yıl 35 i yakalayacağız. Ama geçmiş yıllarda yüzde 60-70 di. Geçmişte var. Ama bugün kalmadı. Biz enflasyon ayda yüzde 1-2 olunca seviniyoruz. Bu enflasyonu yenmek öncelikli görevimizdir. Enflasyonun yüksek olduğu ortamda mutlaka belirsizlik oluyor. Avrupa ülkesinde 3 olabilir. 3,5 olabilir, 3.8 olabilir. İnsanlar onu tartışıyor. Faize yansıması da ona göre oluyor. Faizde aynı oranlarda oynayacak kurda aynı oranlar da oynayacak. Girişimci olarak belirsiz ortamlarda iş yapıyorsunuz. İşçinizle anlaşma yapamıyorsunuz. Anlaşmada öngördüğü oranın bir puan üzerinde enflasyon olursa yoksullaşıyor. Türkiye'de dostlarımız arasında, yüzde 50 - 60 enflasyonla devam edelim diyenlerle karşılaştım. Bu durum faize yansıyor. Reel faizde yüzde 25-30 civarında oluyor" dedi.

BAĞIMSIZ MERKEZ BANKASI
1994 krizinin etkilerinin hala devam ettiğini hatırlatan Derviş, "Bankacılık sektöründeki sorunlar vardı. Herkes bir banka kurmaya kalktı. Bankacılık sektörü hayat aktarımı için kullanıldı. Kendi şirketlerine yersiz aktarımlar oldu. Enflasyonu yenmeden istikrara kavuşmamız mümkün değil. Enflasyon gelir dağılımını da bozuyor. Çaresiz vatandaşı daha da eziyor. Güçlü insan, bazen kaza yapıyor ama dar gelirli vatandaş kendini enflasyonda koruyamıyor. Girişimci olarak bütün gücünüzü teknolojiye, pazarlamaya, üretime verecek iken, zamanınızın önemli bölümünü parasal konulara veriyorsunuz. Üretkenlik, verimlilik açısından olumlu bir şey değil. Uzun vadede verimlilik oranını düşürüyor" diye konuştu.

Makro ölçülerde enflasyonu yenmenin önemli olduğunu ve Türkiye'nin kabul ettiği en önemli reformun da Merkez Bankası'nın bağımsızlığı olarak ortada bulunduğunu işaret eden Derviş, "Merkez Bankası'nın yetki alanında ise kararı onun vermesi gerekiyor. Birinci önceliği enflasyonu düşürmek. Bu yapıda olan ülkeler enflasyonu düşürebilir. Merkez Bankası kısa vadeli baskıya boyun eğmiyor. Son 17 ayda, bazen işimizi kolaylaştırsa Merkez Bankası şunu yapsa dediğimiz anlar oldu. Bankacılık Denetleme Kurulu'nun da bağımsızlığı çok önemli. Bağımsız ekonominin, enflasyonla mücadelenin temel taşıdır. Bu kadar siyasi belirsizlik, Irak boyutu, Amerika'daki şirketlerin çöküşü, Brezilya'daki duruma rağmen makro düzeyde bir güven var. Merkez Bankası yerinde Bankacılık Denetleme Kurulu işini yapıyor. Karışmaya kalktılar olmadı. Hiçbir siyasetçiye boyun eğmeyecek. Ben güçlüyüm bu kurallara uymam diye bir şey yok. Bu da gerçekleşti çok iyi oldu. Bu reformlar sizin desteğinizle oldu. Fakat bir şey olmadı. Bu istikrarlı yapının birçok faydaları oldu. Gerçekten hızlı bir büyümeye, Avrupa ile mesafeyi kapatacak büyümeyi sadece bunlarla yapamayız. En önemli eksik unsur iyi yönetim veya iyi bir yatırım ortaklığıdır" dedi.

EKONOMİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER Birçok küçük olaylardaki olumsuz etkileri iyi yönetimle ortadan kaldırmak gerektiğinin altını çizen Kemal Derviş, "Gümrükten 14 ayda mal çekmek, enerji sektöründeki sıkıntılar gibi bize göre basit sıkıntıların aşılması gerekir. Maliye politikasındaki iyileşmelere rağmen, basit sıkıntılar iyi yönetimle aşılabilir. Bunun için güçlü bir iktidar gerekiyor. 36 bakanlı, örtüşmeyen programlar, benim partim sen karışma gibi bir yönetimle bu ortamda gerçekleştirmek çok zor. Sanayiciler bunu her gün yaşıyorsunuzdur. Türkiye'nin önündeki çok önemli görev şeffaf yönetimi gerçekleştirmek. Her biri çok büyük olmayan sorunları aşmak. Bir araya geldiğinde büyük sıkıntı olan sorunları eş güdüm içinde, ayrıntılı ve teknik çalışma ile doğru olan bir programla çözebilmek gerekir. Bunun siyasal boyutu var. Teknotratların tek başına yapabilecekleri iş değil. Özel sektör devlet arasındaki pürüzleri aşacak yapılanmaya ihtiyaç var. Bunu 12 ayda yapamayız. 36 ayda iyi bir iktidar yapabilir. Şu anda uygulanan ekonomik program yapamamıştır: Makro denge kurulmuştur. Yapısal değişiklikler yapılmıştır ama bu yapılamamıştır" diye konuştu.

"İYİ BİR YÖNETİM VAR DİYEMEM"
Ekonomi anlamında iyi bir yönetimin olmadığına dikkat çeken Devlet Bakanı Kemal Derviş, "İki konunun altını çizmek lazım; Sosyal Güvenlik reformu... Bağkur, Emekli Sandığı ve SSK birleştirilmeli. Daha az kaynakla daha fazla hizmet veren bir sosyal güvenlik sistemini kurmak mümkündür. Sosyal güvenlik çok kaynak yiyen bir sektör. Bunu mutlaka değiştirmek gerekiyor. Daha büyük yükler oluşturuyor. İkinci büyük yük enerjidir. Elektriğin dünya fiyatı 3,5-4 centtir. 4 centin üzerinde enerji maliyeti ek maliyettir. Olmaması gereken bir yüktür. Enerji sektörünün yarışma düzeni içerisinde ucuza üretim yapar hale gelmesi gerekiyor. Türk ekonomisinin enerjiyi çok daha uygun fiyatla kullanması lazım. Bugünkü ücretle sanayi kritik durumdadır. Türkiye'nin petrolü yok ama kaynakları var. Doğalgazı getirebiliyoruz. Devlet özel sektörle elele verip enerji piyasasını kurabilirse, 3-4 yıl sonra uygun fiyatla enerji kullanmamız mümkün olabilir: Belki vergilerde ayarlamalar yapabilir ama, devlet 6,5 cente 7 cente mal olan enerjiyi 4 cente satamaz" dedi.

"İYİ YÖNETİM BÜYÜME DEMEK"
Birçok konuda çalışmak lazım olduğunu, iyi yönetim ile büyüme hızının yüzde 7-8'lere yükseleceğini savunan Derviş, "Sadece istikrar ile Türkiye dinamizmini sağlıyor ve yüzde 4 ortalama ile büyüyor. Ama iyi yönetim ile yüzde 7-8 büyüyebiliriz. Avrupa Birliği yasalarının çıkması çok önemliydi. Avrupa'ya batığımızdaki gelir, yaşam standartları açık seçik farklı. Halkta orayı istiyor. Sağduyulu iç güdü ile bizim yerimiz Avrupa'dır. Çağdaş yaşam, istihdam bu yönde. Teknik olarak düşündüğümüzde kendi kaynağımız kendi tasarrufumuz kalkınmamızın temel motoru olacak. Çok hızlı kalkınmak için kendi kaynağımız yeterli değil. Tasarrufu arttırmak zor. Macaristan, Polonya, Portekiz'de gördüğümüz gibi kendi tasarrufumuzu çok ciddi bir dış yatırım ile birleştirmek lazım. Bunu da ayarlamak, düzenlemek gerekiyor. İsteyen gelsin ucuza kapsın değil. Ciddi teknoloji getiren, dünyayı açan, istihdam oluşturanlara müthiş ihtiyacımız var. Macaristan 10 milyonluk ülke yılda 8 - 10 milyar dolar çekiyor. Biz bir milyar dolar çekiyoruz. Biz güveni oluşturursak en az onun kadar çekeriz. Her yıl 10 demeyelim 8 milyar dolarlık üretime yönelik teknoloji getiren dış yatırım gelse 10 sene sonra Türkiye müreffeh bir ülke olur. 6-7 bin dolar milli gelir ile çok daha rahat ülke oluruz. Borç almamıza gerek kalmaz. Borç yükünün altından kalkmamız çok hızlanır. Bunu sadece AB ye bağlamak doğru olmaz. Müzakere başladı bu yatırım gelecek de diyemeyiz. İçerde çok iş var. Makro istikrarı sağlamamız çok önemli. Avrupa'nın tavrı da önemlidir. Bir ülke Avrupa sürecine katıldığı zaman, bu ülkenin adresi AB'dir mesajı piyasaya verilince yatırımcı geliyor. Burada maliyetler ne de olsa Fransa'dan Almanya'dan daha düşük. Böylece yılda 8-10 milyar doları çekeriz. Vatandaşımızın rakamları bilmeden hissettiği de o. Refah mutluluk orada diye hissettiği de o" diye konuştu.

"AVRUPA DÖNÜM NOKTASINDA" Avrupa'nın da önemli bir tercih karşısında bulunduğunu anlatan Derviş, "Avrupa haçlı seferi Avrupası mı olacak çağdaş Avrupa mı olacak? Onlar da çağdaş Avrupa olmak için mücadele verecekler. Çağdaş Avrupa olmak ırkçılığı, bağnazlığı aşan bir toplum olmak demektir. Birlikte çalışırsak güçlü bir Avrupa oluşturabiliriz. Avrupa'nın da Akdeniz de güçlü olması ağırlığını koyması için bize ihtiyacı var. Bu yapılabilir. Bütün gücümüzü buna verirsek yüzde 8'lik büyüme hızına ulaşabiliriz. Bu arada şunu da gördük sivil toplumun önemi. Sivil toplum kendi başına bir güç oluşturmaya başladı. Bu kadar zamanda bu yasaları meclisten geçirebilirdik. Meclisin de katkısı da var ama en önemli güç sivil toplumdur. Bunlar bir araya geldi ve istiyoruz dediler ve oldu" dedi.

"DENGE GÖZETMEK"
Etkinlilik, verimlilik, üretim yatırım arasında dengeyi sağlamak için sosyal adaleti ve sosyal dengeyi gözetmek gerektiğinin altını çizen Derviş, "Çağdaş ekonomilerde, ulusal ve uluslararası düzeyde, belirsizlik en az olan Amerika ekonomisinde bile bu böyle. Finansal sermaye akıyor geliyor gidiyor. Üretime gelen sermaye kalıyor. 4 yıl önce Telekom sektörü müthişti. Her yerde böyleydi. Borsalar müthiş, Amerika'da bizde öyle Japonya da öyle. Kağıtların değeri artıyor. 4 yıl sonra bütün dünyada çökmüş durumda. Bu arada kendini koruyamayan çok zor durumda. Küreselleşen piyasa ekonomisi belirsizliği arttırıyor. İnsanlar emin olamıyor. Sosyal güvenlik, dayanışma gereği, küresel ekonomi ile daha da arttı. Evet piyasalar işleyecek, kimse sizi koruyamaz kendinizi korumanız gerekiyor ama. Çok büyük tehlikede olanlara da sosyal güvenlik düzenlemesini yapmak gerekiyor. Başarılı bir piyasa ekonomisini sürdürebilmek adına sosyal güvenliği korumak lazım. Kaynağımız kıt olduğu için ayrıntılı olarak çok iyi düşünüp, en iyisini çalışıp, yapmak lazım. Bunları yapabilirsek müthiş bir esnek toplum oluşur. Türkler geçmişte ata binip fetihler yapıyordu, şimdi çantasını alıp ihracat yapıyor. Yüzde 8 büyümeyi yakalayıp bugünkü Portekiz'in Yunanistan'ın durumunu yakalar ve daha iyisine gideriz" şeklinde konuştu.

"İSTİKRAR İÇİN ÇALIŞMAK" Politik ortamda daha istikrarlı bir yapının oluşması için, koalisyonların sadece politika için değil, istikrar için çalışması gerektiğini anlatan Derviş, "Çok daha muhafazakar görüşler olabilir. Küreselleşme de maliyetlidir. Daha gelenekçi olalım. Daha emniyette hissediyoruz diyebilirler. Ona da saygılı olmak gerekir. Tartışırız, demokratik ortamda bir çoğunluk ortaya çıkar. Demokraside çözüm bulunur. Demokrasiye güvenmek lazım. Halkımızın sağduyusuna güvendik. Mutlaka önümüzdeki aylarda yıllarda daha iyisini göreceğiz. Tarif etmeye çalıştığım yolda yürümek isteyen büyük bir çoğunluk var. Siyasetin ötesinde sivil toplum olarak hanımlar daha hızlı olabilir. Ben Avrupa yasalarının bu saatten sonra geçeceğini tahmin etmiyordum. Yanıldık. Önümüzdeki aylarda daha da iyi sürprizlerle karşılayacağız" ifadelerini kullandı.

Bu arada Eskişehirspor Taraftar Derneği Başkanı Cihan Koca 26 numaralı Eskişehirspor formasını Derviş'e hediye etti. Derviş gençliğinde Beşiktaş'ı tutuğunu belirterek bu formayı tenis maçlarında giyeceğini söyledi.

En Çok Aranan Haberler