Filipinlerin yerlisi olan Teresita Basa, Chicago’daki Illinois’de bir hastane solunum terapisti olarak çalışıyordu. Amerika Birleşik Devletleri’ne göç ettiğinde sakin ve oldukça normal bir hayat yaşıyordu. Ancak onu diğerlerinden farklı kılan İspanyol aksanına sahip olmasıydı. 21 Şubat 1977’de itfaiyeciler dairesinde 47 yaşındaki Teresita Basa’nın cesedini buldu. Olay yerinde vardıklarında Basa’nın cesedi korkunç bir halde bulundu. Kadının cansız bedeni birden fazla bıçak darbesi almıştı ve alevler içinde çıplak bir şekilde bulundu. Bu görüntü itfaiyeleri şaşırttı ve polis soruşturma başlattı. Polis, Teresita Basa’yı bir koltuğun altında ve vücuduna bir bıçak saplanmış halde bulundu.
Cinayeti işleyen kişi izlerini kapatmak ve ipuçlarını silebilmek için binayı ateşe verdi. Soruşturma sırasında polis kadının bir düşmanı olmadığını gerekçe göstererek cinayeti işleyen kişiye dair bir yaklaşımda bulunamadı. Bu nedenle dava zaman içinde unutuldu.
Olay bu şekilde kapanacakken Filipinler'den başka bir yerli olan Remibios “Remy” Chua ve kocası yetkililere ulaşarak şaşırtan bir itiraf yaptı. Çünkü Chua, yaşadığı trans sonrasında ilginç bir şekilde cinayete dair detaylar hatırladığını söylüyordu. Bir solunum terapisti ve Teresita'nın önceki iş arkadaşı olan Remy Chua, aksanı olmamasına rağmen trans sırasında İspanyol aksanıyla konuşuyordu.
Chua’nın eşi Dr. Jose Chua, eşinin trans sırasında kendisini Teresita Basa olarak tanıttığını söyledi. Chua trans halindeyken karısının “Doktor, yardımınızı istiyorum. Beni öldüren adam hâlâ serbest” dediğini söyledi. Teresita Basa'nın sesinde, katili olarak Allan Showery'yi söyleyen Chuai Teresita Basa'nın öldürülmesinden beş ay sonra, kocası ile hayati bilgilerle polise ulaştı.
Chua'ların verdiği bilgiler üzerinde çalışan dedektifler, Teresita'nın mücevherlerini Showery'nin kız arkadaşında buldu. Polis Showery'yi 11 Ağustos 1977'de tutukladı ve dedektifler daha sonra onun cinayeti kabul ettiğini söyledi.