ANTALYA (İHA) - Dahiliye Uzmanı Dr. Gülcan Dalgıç, genelde hiçbir belirti vermeyen gizli kalp hastalığına karşı çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Kalp kasını besleyen koroner damarlarda kan akımının belirgin azalmasına neden olacak derecede darlık olduğunda, kişide çoğunlukla efor esnasında göğüste ağrı, sıkışma, yanma, nefes darlığı gibi şikayetler olduğunu ifade eden Dalgıç, gizli kalp hastalığında ise, koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde, kişinin efor veya istirahatte herhangi bir rahatsızlık hissetmediğini söyledi.
Dr. Dalgıç, "Bu hastalıkta çoğunlukla belirti yoktur. Ancak bazen çabuk yorulma, hazımsızlık gibi kalp hastalığından şüphelendirmeyecek hafif yakınmalar olabilir. Koroner yetmezliği adını verdiğimiz, damar sertliğine (ateroscleroz) bağlı, kalp kasını besleyen damarlarda daralmayla seyreden hastalığın özel bir formu olduğundan, bu hastalığa ait risk faktörleri geçerlidir. Ailede birinci derecede erkek yakınlarda 55 yaşından önce, kadın yakınlarda da 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı ortaya çıkmış ise, bu durum o kişide bu hastalığın oluşma riskini artıran bir faktördür.
Şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği gibi faktörler, sessiz iskemi hastalığının oluşmasında rol oynayan önemli faktörler olmakla birlikte, erkeklerde 45 yaş, kadınlarda ise menopozdan sonra görülme oranı artmaktadır.
Koroner yetmezliğinin bir klinik formu olan sessiz iskemi, kadınlarda doğurganlık çağında ise çok nadir görülür. Eğer şeker hastalığı, yoğun ailevi yatkınlık, kontrolsüz tansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi, damar sertliğinin erken başlamasına neden olan faktörler yoksa, hamilelikte özel bir önlem alma gereği yoktur" diye konuştu.
Birçok hastalıkta olduğu gibi, gizli kalp hastalığında da erken teşhisin çok önemli olduğunun altını çizen Korkuteli Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Gülcan Dalgıç, "Koroner damarlarda önemli derecede darlık olduğu halde hasta yakınmasızdır. Hastayı uyaran bir şikayet olmadığından, hasta farkında olmadan kalp krizi geçirme riski altındadır.
Sessiz iskeminin teşhisi için ise efor testi, ritim hol teri (24 saatlik EKG kaydı), stres eko kardiyografi ve çok kesitli bilgisayarlı tomografi gibi, riski az olan tetkiklerden yararlanılır. Bu tetkikler, hastalık varlığı şüphesi doğurursa, koroner anjiyografi gibi ileri tetkiklerle tanı kesinleştirilir.
Yapılan tetkikler sonucu, 'sessiz iskemi' tanısı konan hastalarda eğer şeker hastalığı varsa, kan şekerinin iyi kontrol edilmesi, tansiyon ve kolesterol yüksekliğinin etkin tedavisi, sigara kullanılıyorsa bırakılması, fazla kilo varsa azaltmaya yönelik tedbirler alınması ve doktor tarafından önerilen ilaçların düzenli kullanılması çok önemlidir" şeklinde konuştu.