YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Gizli Yapılar Çelik Kapılar

Darbeler ve Mısır Darbesi üzerine bir değerlendirme.

Ben evrendeki pek çok şeyin bazen hiç ilgisiz diğer pek çok başka şeyi açıklayacak ipuçları vereceğine inananlardanım.

Bir meyvenin büyüme süreci ile bir hayvan yavrusunun büyüme süreci arasında ortak noktalar, benzerlikler olabilir. Bir makinenin onarım süreci ile bir canlının tedavi süreci birbirlerine katkılar sağlayabilir.

Bir ülkede özel şirketlerde yaşanan personel ve yönetim sorunları kamu kurumlarındakilere benzeyebilir ve bunların biri diğerinin doğru çözümlerini alıp kullanabilir.

Bir yerdeki sorunları ya da çözümleri ya da ayrıntıları alıp diğer yerdekinin açıklanmasında kullanabilirsiniz.

Bütün bunlarla nereye varmak istediğimi merak ediyorsanız söyleyeyim.

Mısır'daki yakın zamanda gerçekleşen darbenin, yönetimi ele geçirmenin dünyanın pek çok ülkesinde zaman zaman yaşanan benzerleri ile ortak özellikler taşıdığına.

Evet dünyanın değişik yerlerinde değişik zamanlarda darbeler yaşanmıştır.

Ulusal ve uluslararası çıkar gruplarının bağımsız güçler olarak ya da birlikte bazen gizli ya da alanen el ele vererek, bir grup askeri ya da ordunun tamamını kullanarak yönetimleri alaşağı edip çoğu kez nasıl oturulacağını bilmedikleri koltuklara yerleştiklerini ya da kimi kendi makbul adamlarını yerleştirdiklerini hepimiz biliriz.

Onlar bütün bunları yaparken nadiren toplumun genel refahını ve huzurunu amaçlarlar.

Onların pek çoğu, kendilerini harekete geçiren, motive eden güçlerin taleplerini yerine getirirler. Ortaya çıkan yeni durumdan yararlanarak kendilerine ve yakın çevrelerine de çıkar sağlarlar. Kendilerini ayaklandıran, yönlendiren, kaya gibi arkalarında duran diğer ülkelerin, diğer güçlerin isteklerini yerine getirirken ülkelerindeki sıradan halkın taleplerini ve gereksinimlerini sorun çıkarmamaya yetecek düzeyde karşılarlar.

Sorun çıkması halinde de balyozlarını indirir, zindanları doldurur ve halkı sustururlar.

Olayın Mısır'da ya da başka bir ülkede geçiyor olması önemli değildir. Ne kadar iktidar oldukları bile şüpheli konumda duran ve indirilmesi hedeflenen tarafın adının Müslüman Kardeşler ya da Hırıstiyan Kardeşler olmasının da bir önemi yoktur.

Aslında dillerinde pelesenk ettikleri demokrasi ve insan haklarının da hiçbir anlamı ve önemi yoktur.

Onların görünen ve perde arkasında duran; toprağın üstünde ve altında bulunan harekete geçirici güçleri, abileri, patronları, dostları ve bu sayılanların elinde darbe heveslilerinin iştahını açan kirli paraları vardır.

Vaadler vardır. Gizli ya da açık, konuşulan ya da çelik kapılar arkasında kalan sözleri ve sözleşmeleri vardır.

Onlar birbirlerine de, halka da ancak anlatılmasının doğru olduğuna inandıklarını anlatırlar. Yani bir ülkenin ordusunu harekete geçiren bir dış mihrakın darbecilere bütün gerçek beklentilerini ifade etmek gibi bir durumu söz konusu değildir. Onlar ülkede iç savaş olsun darbeci ya da darbe karşıtı insanlar birbirlerini öldürsün, nüfusları azalsın, ekonomileri çöksün, hatta başka ülkelere yerlere de sıçrasın oralarda da çeşitli kayıplar olsun şeklindeki gizli amaçlarını darbecilere demezler. Genellikle, size yardım edeceğiz, ülkenizi daha güçlü ve muktedir kılacağız derler. Onları kandırırlar, ikna ederler.

Bunun ötesini görmek darbeyi yapmayı üstlenenlerin sorumluluğundadır ama ne yazık ki onlar da bu ferasete sahip değillerdir. “Gözleri kördür görmezler, kulakları vardır işitmezler.”

Darbenin kokusunu alan diğer çevre ülkeleri, ulusal ve uluslararası güçler de kendi hesaplarını yapar ve o hesaba göre olaya şu ya da bu şekilde, pozitif ya da negatif yönde olaya müdahil olurlar ya da olmazlar.

Darbe gündeme geldiğinde, başladığında bu dış ve iç güçler hemen bazı açıklamalar yapar ya da uzun süre susar, ilgisiz, tarafsız, habersiz pozları verirler. Bazen en çok susan olayı en çok körükleyen hatta kuran taraf olur.

Sonuçta bütün bedeli hedef ülke ile o ülkede yaşayanlar; en çok da darbe ile alaşağı edilen taraf ve destekleyicileri öderler. Bunalım ve çatışmalar başlayınca darbenin yanında olanlar da, karşısında olanlar da ölür, yaralanır, kayıp verir, aç kalır, perişan olur, mülteci olurlar.

Darbe olsun diye meydanları dolduranlar, canla başla bu işe emek verenler bazen darbeye maruz kalan taraftan daha çok acı çeker, zarar ederler.

Darbeler sonu önceden kestirilemeyen girişimlerdir. Her şey işin başındaki insanların taleplerine, beklentilerine uygun olarak yürümez.

İşin içine beklenmedik zamanlarda beklenmedik güçler girer. Kimi hesaplar tamamen tersine döner, kimi hesaplar beklenenden çok daha fazla maddi ve manevi maliyetle tamamlanabilir.

Bazen bu maliyet öylesine yüksek olur ki işi üstlenenler, darbenin ilk resminde boy gösterenler binbir pişmanlık duyar, harcanır gider ya da ömürleri boyunca pişmanlık ve suçluluk duygusuyla yaşarlar.

Bir kenara çekilip bahçeli villalarında resim yapıyor olsalar da sebep oldukları ölümlerin, işkencelerin, yıkımların hesapları ve faturaları ödenecek zamanlarını beklerler.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün ifadesi ile gerçek demokrasi yalnızca “egemenliğin kayıtsız şartsız milletin” olması halinde gerçekleşir.

Yoksa egemenliğin belli ailelerin, çevrelerin elinde olduğu kimi sözde devletlerin yöneticilerinin saltanatlarını sürdürmek için destek verdiği darbelerle, darbecilerin umduğu “bütün tarafları tatmin edecek” yönetim işgalleri o anlamda işe yaramaz. Aslında darbeciler de her ne kadar sözde bütün tarafları tatmin etmekten söz etseler de eylemleriyle kimleri tatmin ettikleri gözükür, sırıtır.

Gizli ya da açık örgüt ve bağlantılarıyla, zenginliği ve sahip olduğu silahlarla bulunduğu bölgede çıban başı gibi duran komşu ülkenin gizli, açık desteğiyle gerçekleşen darbe her nerede yapılmışsa oraya ve o ülkenin halkına hiçbir zaman hizmet etmez.

Başta da ifade ettiğim gibi bu endişeye konu olan Müslüman Kardeşlere karşı yapılıyor olsa da, Hırıstiyan Kardeşlere karşı yapılıyor olsa da kendi halkına hizmet etmez.

Resimde bir yanlış yoksa, barış, demokrasi ve insan hakları havarisi olduklarını söyleyen batılı ya da doğulu ülkeler de insanlığa ve halkına karşı suç işleyen darbeci yönetimleri alkışlamazlar. Aksine karşı koyar, müeyyideler uygularlar.

Önümüzdeki tabloyu bu değerler ve her türlü gizli ya da açık çirkin ilişki ve beklenti röntgenleri ile yeniden değerlendirelim. Birlikte okuyalım, okuyamayanlarımıza anladığımız ayrıntıları gösterelim.

Kirli ittifaklar ile doğurdukları kanlı sonuçları görüp, çözümleyip lanetleyelim, saf dışı bırakmak için elimizden geleni yapalım. Ellerindeki çoğu sömürüden ya da bütün insanlığın malı olan doğal kaynaklardan kazanılmış güçleri halkları birbirine kırdırmada kullanan tarafların kirli oyunlarını elimizden geliyorsa bozalım.

İnsan haklarına gerçekten sahip çıkan dinlerin mensupları olduğumuzu söylüyorsak bunu yapalım.

Dünyadaki zenginliklerin eşit paylaşılmasından söz eden sosyal demokratlardan, sosyalistlerden olduğumuzu iddia ediyorsak bunu yine yapalım.

Doğruları yapmada bir araya gelmekten kaçınmayalım.

Dünyayı miras bırakacağımız çocuklarımız için hep doğrunun, iyinin, yanında olalım; savaşsız, sömürüsüz dünyaya götürecek değerleri el birliği ile yükseltelim.

16.07.13

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler