Suriyelilerle ilgili özellikle sosyal medyada yanlış bilgilerin dolaştığını belirten Ayaz, "Suriyelilere maaş bağlandığı, üniversiteye sınavsız girdikleri, hastanede öncelik verildiği, suç oranlarının yüksek olduğu, TOKİ'den ev verildiği, elektrik, su ve doğal gaz faturasını ödemedikleri ve telefon faturalarının devlet tarafından ödendiği gibi bilgiler kesinlikle yalan." diye konuştu.
Avrupa Birliği'nden (AB) Türkiye'ye gelen 3 milyon avroluk kaynak olduğunu dile getiren Ayaz, "Kızılay Kart programı üzerinden kamp dışında yaşayan Suriyelilere kişi başı 120 liralık yardım yapılıyor. Bu tamamen AB bütçesiyle yapılan bir uygulama. Bundan faydalanan Suriyeli sayısı 1,5 milyonun biraz üzerinde. Yoksa devlet bütçesinden ödenen herhangi bir maaş yok." bilgisini verdi.
Suriyelilerin üniversiteye sınavsız girdikleri yönünde eleştirilerin geldiğini anlatan Ayaz, bu durumun YÖK tarafından da yalanlandığını söyledi.
Yabancı öğrenciler hangi statüye tabiyse Suriyelilere de aynı kuralın uygulandığını vurgulayan Ayaz, şunları kaydetti:
"Suç oranlarının yüksekliğiyle ilgili defaatle özellikle İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu açıklama yaptı. Ortalamanın çok altında suç oranına sahipler. Bunların bir kısmı kendi aralarındaki asayiş olaylarından oluşuyor. İnsanın yaşadığı ortamda muhakkak hadise ve vakalar var. Bunu reddetmiyoruz ama bunun genelleştirilmesi çok tehlikeli ve çok yanlış. Özellikle bunun üzerinde durmak istiyoruz. Bunu yapanları da bir kere daha uyarmak istiyorum. Gerçekten çok büyük bir kötülük yapıyorlar. Bence ne yaptıklarının farkında değiller, farkındalar ise daha kötü. Yani kasti olarak yapıyorlarsa çok daha kötü."
"TOPLUMUN KÖTÜSÜ OLMAZ, İNSANIN KÖTÜSÜ OLUR"
Suriye'den ölümden, zulümden ve bombalardan kaçarak Türkiye'ye gelen bir kitlenin tamamının suçlu, kriminal ve tacizci gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini dile getiren Abdullah Ayaz, şöyle devam etti:
"Toplumun kötüsü olmaz, insanın kötüsü olur. İnsanlardan kötü olanlar vardır bunu reddetmiyoruz. O bahsedilen insanlarla ilgili de gerekenler yapılıyor. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Suriyeliler suç işlediğinde gerekli işlemler hem adli hem de idari olarak yapılıyor. Geçici Koruma Yönetmeliği'nin 8. maddesi kapsamında kamu düzeni ve kamu güvenliğini bozanların yasal kalış hakları iptal ediliyor. Bu insanlar daha sonra Suriye'ye çıkış yapıyorlar. Ancak topluma sürekli bir genellemeyle negatif bir algının yayılmasının bize hiçbir faydası yok. O insanlara yapılan da bir haksızlık."
Suriyelilerin gönüllü olarak ülkelerine dönmesinin de eleştirildiğine dikkati çeken Ayaz, "Fırat Kalkanı Operasyonu'nun başlangıcından bu yana 339 binin üzerinde Suriyeli gönüllü olarak ülkelerine dönüş yaptı. Bu dönüşler gönüllü. İnsanlar çıkarken formları kendi iradesiyle imzalıyor. Büyük çoğunlukta bizim güvenliği sağladığımız bölgelere gidiyor." dedi.
"SURİYE'DE NELER OLUP BİTTİĞİNİ UNUTTUK"
Hastanelerde Suriyelilere öncelik tanınmadığını da vurgulayan Göç İdaresi Genel Müdürü Ayaz, şunları söyledi:
"Bunun nasıl ortaya çıktığını inanın ben de bilmiyorum. Aklım da almıyor. Kesinlikle Suriyelilere hastanelerde öncelik tanınmıyor. Şunu ifade etmek istiyorum. Hafızayı beşer nisyan ile maluldür. Suriye'de neler olup bittiğini unuttuk. Hala sivillerin öldüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu insanlar ülkemize tatil için gelmedi. Empati yapılmasını istiyorum. Bir gün evimizden sadece taşıyabileceğimiz kadar eşyamızı alıp, çocuğumuzla beraber komşu ülkenin sınırlarını geçmeniz için hangi şartların oluşması lazım. İnsanlarımız bunu düşünsünler. Gerçekten empati yaparak bir değerlendirme yapmamız, ona göre yargılamamız gerekiyor."
Abdullah Ayaz, bazı internet sitesi ve gazetelerde göçmenlerin "ölümüne sınır dışı" edildiğine dair haberlerin yer aldığını belirterek, "Mevzuatımızda yer alan geri gönderme yasağı ilkesine göre, sınır dışı edildiği ülkede hayati tehlikesi olan, insanlık dışı muameleye ve işkenceye maruz kalacak bugüne kadar hiçbir göçmeni geri göndermedik, göndermeyiz de. Böyle bir işlem kesinlikle hiç olmadı." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA