ABD'de yapılan araştırmalar sonucunda her yıl 232.340 kadın, 2.240 erkeğin bu kansere yakalandığı tespit edilmiştir. Meme kanserine yakalanan bu kişilerin her yıl 40 bini geç teşhis ve gerekli tedavi yöntemlerinin zamanında uygulanmaması nedeni ile yaşamını kaybeder.
Meme üzerinde gelişen bir kanser türü olmakla birlikte kanserli hücrelerin süt kanallarında, lobüllerde ilerlemesi ile yayılır. Kanserli hücrelerin çoğalması ile birlikte kanser etkilerini yoğun miktarda göstermeye başlar.
İki farklı grupta incelenebilir. Bu gruplar inzaziv, inzaziv olmayan kanser şeklindedir.
Göğüs kanserinin görülme sıklığı ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre değişkenlik gösterir. Kanser, gelişmiş ülkelerde diğer ülkelere oranla daha çok görülür. Bunun sebebi olarak gelişmiş ülke vatandaşlarının yeme, içme, sosyal hayat gibi alışkanlıklarının diğer ülkelere oranla farklılık göstermesi ile birlikte daha fazla kimyasal içerikli ürün kullanmaları olarak gösterilebilir.
Uzmanlar göğüs kanserinin genetik, çevresel ve kişisel faktörlerden dolayı oluştuğunun izlerine rastlamışlardır. Bununla birlikte özel durumu bulunan bazı kişilerde göğüs kanserinin görülme ihtimali çok daha yüksektir.
Özelliklerin kadınların ailelerin geçmişinde yumurtalık ya da meme kanseri hikayesi bulunması meme kanserine yakalanma ihtimalini artırır. BRCA1, BRCA2, TP53 genleri yüksek oranda meme riskini oluşturur. Yumurtalık kanserinin oluşumu ile da doğrudan alakalı olan göğüs kanserinin oluşum sebebi her zaman kalıtsal olmayabilir.
Kanserli hücreler, yaşlanan bireylerde hücre yenilenmesi gerçekleşmediği için daha fazla görülür. Bu nedenle özellikle göğüs kanseri, 50 yaşını aşmış bireyler için yüksek risk teşkil eder. Aynı zamanda bir yaştan sonra bazı hormonların üretiminin durması da göğüs kanseri için uygun zemini hazırlar. Bu sebeplerden dolayı bireylerin vücutlarının daha sağlıklı olabilmesi için yaşam tarzlarına dikkat etmesi, beslenme düzenini kontrol altında tutması oldukça önemlidir.
Kadınlarda sıklıkla rastlanılan ve genellikle zararlık olarak varlık gösteren göğüs kistleri, gereken tedavi yapılmadığı ve düzenli kontrollerin sağlanmadığı durumlarda oldukça tehlikeli olabilir. Göğüs kistleri, ilerleyen dönemde meme kanserine sebep olabilir.
Normalin çok üzerinde yiyerek obezite olan ve hormonları normal seyrinde üretilmeyerek aşırı ya da daha az üretilen bireylerin meme kanserine yakalanma ihtimalleri oldukça yüksektir. Bunun sebebi olarak düzensiz hormon üretimi ile ortaya çıkan problemler gösterilebilir.
Araştırmalara göre uzun boylu kadınların kısa boylu kadınlara oranla daha fazla meme kanserine yakalandıkları belirlenmiştir. Ancak uzun boylu kadınlarda daha fazla meme kanseri teşhisi konulmasının sebebine dair uzmanların yapabildiği net bir açıklama yok.
Alkolün vücuda verdiği zarar şüphesiz ki tartışılmaz. Özellikle yoğun alkol tüketimi meme kanserine yakalanma riskini büyük ölçüde artırır. Bu nedenle meme kanserine yakalanma ihtimali yüksek olan kadınların alkol tüketimini mümkün olduğu kadar sınırlı tutmaları gereklidir.
Hamilelik dönemlerinde geceleri çalışan, kansorojen ve endokrin bozucu kimyasal maddelere maruz kalan bireylerin meme kanserine yakalanma olasılığı oldukça yüksektir. Bunlarla birlikte tarım sektöründe, barda, otomotiv sektöründe çalışan bireylerin kansere yakalanma olasılığı yüksektir.
Bireylerin yaşamları boyunca hiç bebek sahip olmaması göğüs kanserinin nedenlerinden birisidir. Çünkü bebek emzirmek ve doğum sırasında salgılanan hormonlar kanser riskini en alt seviyeye indirir. Ayrıca geç yaşta doğum yapmak meme kanseri riskini de artıran faktörlerden birisidir.
Estetik kaygılar ile yaptırılan göğüs implantları, göğüs kanserinin oluşması için uygun zemini hazırlayan faktörlerden biridir. Göğüs implantları ayrıca kanserin teşhisinin konmasına %25 oranında engel olur. Erken teşhise engel olan göğüs implantları bu sebepten dolayı, kanserle karşılaşıldığı durumda ölüme varabilecek etki yaratmış olur.
Radyasyonun kanser üzerinde bulunan etkisi herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Özellikle çocukluk döneminde çok fazla göğüs filmi çektiren kadınların ilerleyen yaşlarında meme kanserine yakalanma riski oldukça yüksektir.
Ergenlik dönemi ile vücutta üretilmeye başlanan östrojen hormonunun menopoz ile birlikte üretiminin düşmesi ve sonrasında durması göğüs kanserine neden olabilir. Çünkü östrojen hormonu vücudu meme kanserine karşı korurken vücut direncini de koruyan bir hormondur. Ayrıca östrojen eksikliğinden dolayı kullanılan doğum kontrol hapları bazı bireylerde östrojen seviyesini fazla miktarda yükselterek bireylerin meme kanserine yakalanma riskini artırır.
Yukarıda yazılan maddeler dışında bireyin hormon değiştirme tedavisi (HRT) olması, östrojen takviyesi alması, yoğun göğüs dokusu göğüs kanseri riskini oldukça büyük oranda artıran faktörlerden bazılarıdır.
Her bireyde birbirinden farklı belirtiler gösterebilen meme kanseri oldukça riskli kanser türlerinden birisidir.
Meme kanserinin en önemli ve ilk belirtilerinden birisi memede yumru oluşumunun hissedilmesidir. Özellikle adet dönemleri sonrasında koltuk altında devamlı olarak yumru ve kitle oluşumu gözlenir. Çoğunlukla ağrısız olan yumrular dikenlenme hissi verir.
Göğüste meydana gelen tümörün yarattığı etkilerden birisi de göğüs ucunun düzleşmesi ya da çukurlaşmasıdır. Göğüs ucu düzleşmesi ve çukurlaşması kanser belirtisi olarak gösterilebilir.
Meme bölgesinde oluşan pişik, kaşıntı, kızarıklık, sertleşme gibi durumlar kanser belirtileri arasında gösterilebilir. Bu gibi durumlar sonucunda meme bölgesinde tahriş ve sertleşme gözlemlenir. Böyle durumlarda vakit kaybetmeden doktor kontrolüne gidilmelidir.
Kanser, meme tümörüne sahip bireylerin göğüs bölgesinde ağrıya sebep olur. Ayrıca baş ağrıları ve kemik ağrıları da gözlemlenir. Bunların dışında özellikle regl dönemi sürecinde koltuk altı ağrıları hissedilir.
Özellikle göğüs bölgesi derisinin renk değişimi kanser belirtisi olabilir. Göğüs bölgesi derisi kanserli bireylerde sarımsı bir renge bürünür. Bu durum diğer belirtiler ile birlikte gözlemleniyor ise derhal doktora danışılmalıdır.
Zaman içerisinde bir memenin diğer memeye oranla daha büyük ya da küçük kalması ve şekilsel bozuklukların oluşumu meme kanseri belirtisi olabilir. Erken teşhisin meme kanserinde önemi unutulmayarak mutlaka doktora gidilmelidir.
Yukarıda yazılan durumlar dışında memeden gelen şeffaf veya kanlı akıntı, meme başı derisinin soyulması veya kabuklanması gibi durumlar da sıklıkla rastlanılan meme kanseri belirtileri arasındadır. Bireylerin bu belirtilerden herhangi biriyle karşılaşması durumunda derhal doktora başvurması sağlığı açısından oldukça önemlidir. Aksi takdirde meme kanserinin ölümle sonuçlanabileceği unutulmamalıdır.
Göğüs kanserinin teşhisi için çeşitli testler ve cihazlardan yararlanılır. Öncelikli olarak birey fiziksel olarak muayene edilir. Bu işlemin ardından gerekli görülmesi durumunda sırası ile mamografi, 2D ve 3D mamagrofi taraması, meme ultrosonu taraması, biyopsi, meme MR'ı istenir. Ayrıca doktor hastalık ilerleyişini takip eder. Teşhisin ardından tedaviye geçilebilir.
Kanser tedavileri diğer hastalıklara oranla daha güçtür. Özellikle meme kanseri tedavisinde kanserli hücrelerin büyüklüğü, sayısı, çoğalma hızı, yayılıp yayılmaması tedavi türünün belirlenmesinde oldukça önemlidir. Meme kanseri tedavisini gerçekleştirmek için öncelikli olarak kanserin hangi evrede olduğu belirlenmeli kanserin evresinin belirlenmesinin ardından tedaviye başlanılmalıdır.
Kanserin erken teşhis edilmesi ile birlikte kanserli dokunun bir miktar sağlam doku ile birlikte alınması durumudur. Cerrahi müdahaleler hastanın yaşı, kanserli hücrelerin durumu ve hastalığın evresine göre yapılır. Cerrahi müdahalenin gerçekleşemediği durumlar da vardır. Bu durumlar hastalığın 2. evreden daha ileride olması, hastanın radyoterapi alamayacak olması, memeden alınacak sağlam dokunun kalmaması halinde gerçekleşir.
Cerrahi müdahale durumunda eğer tümör çok fazla yayılmış ise memenin tamamı alınır. Böyle durumlarda bireyler kesinlikle estetik kaygısına kapılmamalıdır. Çünkü plastik cerrahlar göğüs rekonstrüksiyonu ile estetik sorununun önüne geçerler.
Tümörün küçültülmesi ya da ilerlemiş kanser durumlarında stabil durumda kalabilmesi için bireylere kemoterapi ve hormon tedavisi uygulanır. Böylece bireyin yaşam kalitesinin iyileştirilmesi hastalığın en az seviyede hissedilmesi sağlanır.
Göğüs kanseri dönemi oldukça korkulu ve tedavisi uzun bir süreç olduğundan bireyin en sağlıklı ve etkili şekilde tedavisini tamamlayabilmesi için psikolojik destek alması gereklidir. Psikolojik destek bireyin güçlenmesine yardım ederken olumsuz düşüncelere kapılmasına engel olacaktır.
Memede oluşan kitle, göğüsün yabancı olduğu kötü huylu hücrelerden oluştuğu için göğüste ağrı hissedilir. Göğüs kanserine yakalanan bireylerin kanser belirtileri arasında da göğüs ve koltuk altında ağrılar gözlemlenmesi yer alır.
Meme kanserinin erken teşhis edilmesi durumunda tedavinin tam olarak sağlanması mümkündür. Ölümlerinin önüne geçebilmenin en etkili yolu kanseri fark etmek ve tanımak. Bunun için meme kanseri belirtileri fark edildiğinde mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Meme kanserinin teşhisinin ilk aşaması bireyin kendisinde başlar. Mutlaka dönem dönem el ile muayene gerçekleştirilmelidir. Muayene sırasında hissedilen kitle, sertlik asla ihmal edilmemeli derhal doktor kontrolü sağlanmalıdır. Can kayıplarına neden olan kanserin kendisi değil dikkatsizlik, yeterli kontrollerin sağlanmayışı ve önemsememektir. Göğüs kanserinin geç teşhisi durumunda maalesef meme kanseri hastalarının can kayıpları söz konusu olur. Bu durumun önüne geçilmesi için meme kanseri farkındalığı artırılmalı ve mutlaka gerekli taramalar düzenli olarak yaptırılmalıdır.
Birçok kişide görülen meme kanseri ölüm korkusu dışında estetik kaygısı da oluşturur. Hatta bazı bireyler estetik kaygısı nedeni ile tedavinin bazı aşamalarını reddeder. Ancak kanserli memenin dış görünüşü hiçbir zaman normal bir meme görüntüsünde olmayacak aynı zamanda yapısal bozukluklar da zaman içerisinde ilerleyecektir. Kanserli memede renk değişiklikleri, morarmalar, sertleşmeler, düzleşmeler, çukurlaşmalar, büyümeler oluşacaktır.
Bu durum estetik kaygısı olan bireylerin ilerleyen dönemlerde daha fazla sıkıntıya girmesine sebep olacaktır. Her gün gelişen tıp ve estetik alanı ile birlikte memelerinin alınmasının ardından protez meme yapımının gerçekleştirilebileceği böylece hem vücut sağlığının normale döneceği hem de estetik bir bozukluk oluşmayacağı unutulmamalıdır.