DANIŞTAY cinayeti faili Alparslan Arslan’ın da 5 yıllık tutukluluk süresiyle ilgili düzenleme sonrası tahliye talebine, 8 yıl önceki saldırıda yaşamını yitiren hakim Mustafa Yücel Özbilgin’in avukat oğlu Gökhan Bilgin, “Ona özgürlüğünü veriyorlarsa, babamı da bana geri verin o zaman! Ben de babamı istiyorum” sözleriyle tepki gösterdi.
“Uzun tutukluluğu tartışıyoruz, yargılamanın uzunluğunu neden tartışmıyoruz? Dünya üzerinde bir yüksek mahkemeyi basıp da böyle bir şey yapan hiç kimseye 8 yıl tutuklu demezler. Şüphesiz ki kaçacak” diyen oğul Özbilgin Hürriyet’e şu değerlendirmeyi yaptı:
''BEN DE BABAMI İSTİYORUM''
“Ne diyeyim ki bu karara. Bir şey demeye gerek var mı? Hangi vicdan kabule der bunu…Demek ki kabul eden vicdanlar varmış. İki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 90 yıl hapis cezası almış birisi tahliye ediliyor. Şimdi madalya takarak karşılasınlar. Mutlu olanlar da vardır bu karardan. Peki mağdurların haklarını kim koruyacak. Danıştay saldırısı dünyanın gözü önünde oldu. Hangi vicdan, hangi hukuk bunu kabul eder biri bana anlatsın. Madem böyle bir karar verilebiliyorsa ben de babamı istiyorum. Herkes uzun tutukluluğa vurgu yapıyor. Peki yargılama süresi niye bu kadar uzadı? Herkes üzgün ama, Alparslan Arslan dışarı çıktığında kaçmayacağının garantisi var mı?”
''HANGİ VİCDANA SIĞACAK? KATİLLERİN GÖZÜ AYDIN''
“Alparslan Arslan’ın Danıştay saldırganı olduğu, babamı öldürüp dört hakimi yaraladığı, hakkında iki kere ağırlaştırılmış müebbet hapis, artı bir sürü yıl ceza verildiği sabit. Bu adamın tahliye edilmesi hangi vicdana sığacak; şimdi ben bunu merak ediyorum. Bırakın hukukçuluğu, şunu bunu, bir insan olarak benim kabul edebileceğim bir şey değil. Yani böyle süre doldu gitsin, süre doldu gitsin, benim vicdanım bunu almıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Hangi vicdan alacak; hukuki mesele de şu: Şimdi bu adam diyelim 5 yıl tutuklu kaldı, peki şimdi suç işleme özgürlüğü mü var, yarın bu adam bir suç işlese, efendim 5 yıl yattın, seni tutuklayamıyoruz mu artık diyecekler. Bizim dosyamızda, hakkında o kadar çok fazla suç var ki. O zaman Cumhuriyet gazetesine bomba atsın, üst üste iki gün, üç gün. Danıştay’a saldırıda bulunsun, orada birini öldürsün, dört kişiyi yaralasın, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etsin, yapsın, yapsın, yapsın, eee! Bunların hepsi bir tek suç mu? O zaman bundan sonra gözü aydın yani. O ooh, tutuklanamayacak, böyle mi yani, bu kadar basit bir hesap mı?
''ŞÜPHESİZ Kİ KAÇACAK''
Gerekçe yazılmadı ama hakkında hüküm verilmiş, bu kadar ağır cezalar verilmiş, kaçacağıyla ilgili; artık şüphesiz ki kaçacak. Bunu bırakmak ne hukukidir, ne vicdanidir. Bırakıyorum işin hukuk kısmını, bunun seneler önce zaten aldığı ceza var. O cezayı aldı, ne yazık ki Yargıtay bozdu o kararı. En azından adam öldürme, yaralamalar filan onayabilirdi, ondan sonra sen yine Ergenekon’da delil olur, birleştirilebilir vs. orada görüşülürdü, ayrı konu. Bunlar yapılmadı, hakkındaki ceza bozuldu ve bugüne kadar geldik. Bugüne kadar nasıl geliyor, esas sıkıntı bu değil mi? Şimdi biz tutuklama süresinin uzunluğunu konuşuyoruz, yargılamanın uzunluğunu esas konuşmak lazım. 17 Mayıs 2006’dan bugüne kadar 8 sene geçti. Şimdi tutukluluk süresini konuşuyoruz ama niye bu adamın yargılaması bu kadar uzun sürüyor ya, benim aklımın hayalimin almadığı şey bu. Suçu sabit, alırsın bunu sokarsın, sonra örgüttü, şuydu, buydu, Ergenekon’du tartış ama bu adam belli. Adam kaçacak, bunun önlemleri yok mu yani, bu kadar basit mi? Bir de şunu söyleyeyim, tutukluluk süresi uzun filan peki mağdurların haklarını kim koruyacak? Benim hakkımı kim koruyacak? Bir sürü mağdur insan var. Sadece bu dosya için değil, bunların haklarını kim gözetecek? Senelerdir nasıl bu cezası kesinleştirilemiyor, ben onu anlayamıyorum.
BABAMI DA BANA VERİN O ZAMAN
Ankara mahkemesinde karar verildi, Yargıtay o zaman kararı bozdu. İşte o zaman bir tahliye talebi geldiğinde bütün bunları birilerinin de alt alta koyması lazım. Hakkında zaten verilmiş bir karar var, suçüstü yakalanmış, bu kadar mağduriyete sebep vermiş, yani dünya üzerinde bakın bir yüksek mahkemeyi basıp da böyle bir şey yapan hiç kimseye 8 yıl tutuklu demezler. Tutukluluk süresi çok uzun olabilir ama konu tutukluluk süresi değil ki. O zaman babamı da versinler bana geri, özgürlüğünü veriyorlarsa babamı da versinler.”