Görmez, Tataristan heyeti ile görüştü

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Rusya'da, Katerina'dan sonra Müslümanlar ile Hristiyanların kurdukları barış modeli, bu döneme rahatlıkla taşınabilir. Bunun için de Tataristan önemli bir yer. Çünkü Tataristan, bu modeli oluşturan coğrafyadır" dedi.

Mehmet Görmez, Tataristan Başmüftüsü İldus Faizov ile beraberindeki heyeti makamında ağırladı. Görmez, burada yaptığı konuşmada, akademik araştırmalarının ilk safhalarının Tataristan'ın başkenti Kazan ile ilgili olduğunu, bu nedenle kendisini bir Kazanlı olarak kabul ettiğini söyledi.

Kazan'ın, İslam medeniyetinin inkişaf ettiği topraklardan olduğunu dile getiren Görmez, "Bilhassa eski Bulgar devleti, Abbasiler döneminde ilk defa Müslüman olmuş çok büyük bir devlettir. Daha sonra İslam'ın çok özgün alanlarında, özgün eserler verilmiştir buradan" diye konuştu.

Rusya'da özellikle Çariçe Katerina'dan sonra Müslümanlar ile Hristiyanların birlikte barış içinde yaşaması konusunda bir geleneğin, modelin oluştuğunu ifade eden Görmez, Tataristan'ın bu modeli sürdürdüğünü belirtti.

Görmez, diğer pek çok bölgeye göre Tataristan'ın, nispeten daha huzur ve barış içinde yeni dönemi sürdürmesinin, bu kadim geleneğin güçlü oluşundan kaynaklandığını vurguladı. Başkan Yardımcısıyken Tataristan'a birkaç kez gittiğini dile getiren Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Tataristan Müftülüğü arasındaki güzel ilişkilerin devam edeceğini, Tataristan'a hem din eğitimi hem de din hizmetleri alanında her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.

Rusya'da Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki ilişkide 4 dönem olduğunu belirten Görmez, şöyle devam etti:

"Birincisi Katerina'dan önceki dönem. Katerina'dan önce hep bir savaş hali var olmuştur. Katerina'dan sonra yeni bir barış dönemi kurulmuştur. Hem Müslümanların hem de Hristiyanların o barış dönemini kurmakta önemli katkıları olmuştur. Bilhassa Kazan'da yetişen büyük alimlerin, barış döneminin kuruluşunda çok emekleri vardır. Üçüncü dönem Bolşevik dönemidir. Bu dönem, inançları yok sayma dönemidir. Presroika'dan sonra yeni bir döneme girildi. Bu dönem, henüz bütün ana hatlarını belirlemekle uğraşıyor. Katerina'dan sonra Müslümanlar ile Hristiyanların kurdukları barış modeli, bu döneme rahatlıkla taşınabilir. Bunun için de Tataristan önemli bir yer. Çünkü Tataristan, bu modeli oluşturan coğrafyadır. Alimleri bu konuya emek vermiştir. Onun için Tataristan Müftülüğü, sadece Tataristan için değil bütün Rusya için önemlidir. İldus Hazret'e onun için büyük görevler düşüyor"

İldus Faizov ise Diyanet İşleri Başkanlığını sadece ziyarete değil, aynı zamanda tecrübelerinden faydalanmaya geldiklerini söyledi.

Faizov, Tataristan tarafından 2012'nin "Kur'an Yılı" olarak tespit edildiğini bildirdi. Faizov, 10 Haziran'da başlayacak kutlamalara Başkan Görmez'i de davet etti

Başkan Görmez'i çok sevdiklerini anlatan Faizov, "Çünkü bizim çok eski alimlere değer verdiniz. Onları ortaya çıkardınız. Bunun için size teşekkür ediyoruz" diye konuştu.

"Tataristan ne kadar sağlam İslam'a kavuşursa, o zaman tüm Rusya da sağlam İslam'a kavuşacaktır" diyen Faizov, İslam kültürü, medeniyeti açısından Tataristan ile Türkiye'nin derin, köklü ve tarihi geleneklerle bağlı olduğunu kaydetti. Faizov, Tataristan'da dini eğitime de büyük önem verdiklerini de bildirdi.

Başkan Görmez de bunun üzerine, din konusunda işlenen yanlışlıklarla mücadelenin, sadece güvenlik tedbirleriyle olamayacağını söyledi. Bunun çok güçlü bir din eğitimiyle, bilgi ve hikmetle mümkün olacağını dile getiren Görmez, şunları kaydetti:

"Tabii aranızdaki birlik, kardeşlik çok önemli. Zaman zaman ifade ediyorum. Mesela Kafkasya'da son bir yılda 50'yi aşkın din adamı katledildi. Öldürülen insanlara baktığımızda çok ılımlı, bilgili, çevrelerine faydalı insanlardı. Bu sorunları ortadan kaldırmanın yolu, Katerina'dan sonra zaten o topraklarda var olan birlikte yaşama modelini hayata geçirmek. Modeller,siyasetin emriyle harekete geçirilemez. Bu tür modeller ancak bilgiyle, hikmetle, eğitimle ancak hayata geçirilebilir. Bu da Kazan'ın tarihinde var. Tataristan'ın çok kadim tarihinde mevcut. Alimlerin yazdıklarını sadece neşredip gençlere öğretseniz bu yeterlidir zaten."