Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Bulunduğunuz otellerin pencerelerinden seyr-u temaşa ettiğiniz Akdeniz, nice mülteciye mezar oldu.
Nice bebek cesetleri insanlığın vicdan ve merhametiyle beraber kıyıya vurdu. Akdeniz sahillerine vuran çocuk cesetlerinin, bombalardan kaçarken dalgaların boğup sahile attığı bedenlerin, vicdanlarımızı harekete geçireceğine ve yoğun gündeminizin ilk maddelerinden biri olacağına yürekten inanmaktayım" ifadesini kullandı.
Görmez, mektupta Ankara'da yaşanan terör saldırısını hatırlatarak, "Birkaç hafta önce Ankara'da yaşadığımız katliamın acısı henüz dinmeden Fransa'dan gelen terör saldırısı ile bir kez daha sarsıldık. İnancım odur ki, kimse bu acıyı bizim kadar bilemez. Bu saldırı, sadece Fransa'ya, Avrupa'ya, Batıya karşı yapılmış bir saldırı değildir; aslında bu saldırı bir dine inansın ya da inanmasın, inanıyorsa dini ne olursa olsun, dünyanın barışa değer veren bütün insanlarına karşı yapılmış bir saldırıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Barışı asli değer olarak yücelten bir dinin mensubu ve Türkiye'de din hizmetlerinden sorumlu Diyanet İşleri Başkanı olarak derin bir üzüntü içinde olduğunu vurgulayan Görmez, "Her şeyden önce bu saldırıyı şiddetle kınıyor, başta Fransız halkı olmak üzere tüm insanlık ailesinin acısını paylaşıyorum. Bu insanlık dışı saldırıyı gerçekleştirenlerin, onları yönlendirenlerin ve herkesin göreceği kadar açık bir biçimde maşa olarak kullananların ne Allah'a saygısı, ne herhangi bir topluluğa bağlılığı ve ne de herhangi bir dine mensubiyeti olabilir. Bugün süfli emelleri ancak tedhişle ve vahşetle gerçekleştirmeye terör şebekelerini ikna etmiş bütün paradigmalar üzerinde bütün insanlığın yeniden durması gerekmektedir" görüşene yer verdi.
Görmez, mektubuna şöyle devam etti:
"Saygıdeğer liderler, bu topraklar insanlığın, bu gezegende hayat bulmaya başladığı zamanlardan beri inançla, bilgiyle, felsefe ve hikmetle neşv ü nema (geliştiği) bulduğu topraklardır. Yüce Allah'ın, Hz. Âdem'den beri tüm insanlığa ulaştırdığı mesajlar bu topraklarda hayat bulmuştur. Kadim medeniyet ve kültür inşalarının da merkezi bu coğrafyadır. Sizler temsil ettiğiniz değerler, kültür ve ufuk arayışı açısından bütün bir dünyaya yön veren sayılı düzeydeki gelişmiş ülkelerin liderlerisiniz. Sahip olduğunuz nitelikler, kullandığınız güç, kontrol ettiğiniz ekonomi ve yönlendirdiğiniz siyasal sorunlar her birimizin kaderi üzerindeki payınızı ve dolayısıyla sorumluluğunuzu artırmaktadır. İnsanlık bugün onca bilimsel ve teknolojik ilerlemeye rağmen son birkaç yüzyıl içinde gerçekleşen müessif uygulamalarla ortak ahlaki değerleri, birlikte sahiplendiğimiz barış inisiyatifini hepten göz ardı eden bir dizi siyasi müdahale ve operasyonla karşı karşıyadır. Bugün bütün insanlığı derinden sarsacak bir dünya tasarımıyla yüz yüze olduğumuzu itiraf etmek zorundayız.
Sömürü, zulüm, üstencilik, ötekine yönelik acımasız ve küçültücü algı operasyonları, insanı insana yakın kılması gereken kadim yasaları yerle bir etmiştir. İnsanlığın varlık ve bekasını tehdit eden kibir, tamah ve zulüm, ötekinin yaşam alanlarını talan etmeyi meşru kılan açgözlülük, ortak ideallerin gerçekleşme çabasını engelleme gibi hususiyetler bugün hangi pozisyonda olursa olsun hepimizin ortak sorunu olmuştur. Medeniyetler havzasında başta terör olmak üzere her türden iç ve dış müdahale, insanlığımıza fasılasız suikastler düzenlemektedir. Bu iç içe geçmiş ve karmaşık bir şekilde yapılanmış kaotik düzenin ortaya çıkardığı hasıla (sonuç) , barış ve esenlik içinde düşlediğimiz bir gelecek tasavvurunu her geçen gün daha da şiddetle talan etmektedir, hayatı zehirleyip ifsat (düzeni bozmak) etmektedir."
G20 ülkeleri liderlerinin dünyanın her yerinde açlık ve yoksullukla kıvranan milyonlarca insanın kaderinden habersiz olamayacaklarına dikkati çeken Görmez, "Akdeniz'i bir vicdan ve merhamet mezarlığına çeviren bölgesel iç savaş ve gerilimlerin bilançolarından beslenen kayıpları duymamış olamazlar. Dini, ekstrem amaçlar için kullanan sözüm ona 'kutsanmış militanlar'ın bugün bu hale nasıl geldikleri sadece bizim üzerinde düşündüğümüz bir sorun olamaz" ifadesini kullandı.
Bugün insanlığın kaderine hükmedenlerin aynı zamanda onların hem mutluluğuna hem de hezimetlerine aracılık hatta öncülük ettiklerini unutmamaları gerektiğine değinen Görmez, mevcut durumda insanlığın dünyaya bağlanma düzeylerinin arttığını, onları birer tüketim canavarına dönüştüren tazyiklerin sınır tanımaz bir raddeye ulaştığını belirtti.
Görmez, "Ötekini yok sayan bir egoizmin insanlık değerlerini, kitaplarda kalan bir müktesebata çevirdiğini" vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Ortak evimiz ve yurdumuz olan tabiat bizi taşıyamamaya başlamıştır. Saygıdeğer Liderler, bu dünya hepimizindir. Biz Müslümanlar, günde beş kez Rabbimize yönelerek bizi doğru yola iletmesini, kendilerine hidayet verdiklerinin yolunda bizleri müstakim (doğruluktan şaşmayan) kılması için dua etmekteyiz. İyilikle maruf bir talepkarlık bütün Müslümanların ortak yönelimidir. Zulmetmeyen, adaletten ayrılmayan, insanlar arasında ne etnik ne de kültürel kodlar üzerinden ayrımcılık yapmayan, bunlara hiçbir şekilde tevessül etmeyen bir dinin müntesipleri olarak insanlığın bugün getirilmeye çalışıldığı yerden kaygı duyduğumuzu belirtmek isteriz. Kendi ülkelerinizin yüksek çıkarları için kılı kırk yaran bir dikkatle çalışmalar yapmanız anlaşılır, hatta takdir edilir bir şeydir. Ancak bugün insanlık dünyasının sorunları tek tek her birimizi ilgilendirdiği ölçüde ülkeler bazında hepimizi ilgilendirmektedir. Silahlanma yarışının yarın hangi bebeği kundağında ölüme taşıyacağını sadece biz fark ediyor olamayız. Açlığı bir yaşam biçimi, yoksulluğu bir kültür olarak kabullenmeye zorlanmış milletlerin sizin azıcık gayretinizle bile toparlanabileceğine inanıyoruz. Saygıdeğer liderler. Bildiğiniz gibi ülkem iki milyonu aşkın mülteciyi barındırıyor. Bulunduğunuz otellerin pencerelerinden seyr-u temaşa ettiğiniz Akdeniz, nice mülteciye mezar oldu. Nicebebek cesetleri insanlığın vicdan ve merhametiyle beraber kıyıya vurdu. Akdeniz sahillerine vuran çocuk cesetlerinin, bombalardan kaçarken dalgaların boğup sahile attığı bedenlerin vicdanlarımızı harekete geçireceğine ve yoğun gündeminizin ilk maddelerinden biri olacağına yürekten inanmaktayım. Bu duygular içinde Yüce Allah'ın bütün bir insanlık alemine felah vermesini dilerim. Dikkat ve sorumluluklarınızla cümle mevcudatın makus kaderini iyileştirme konusunda sadece aklınızla değil kalbinizle de duruma müdahil olmanız gerektiğini vurgulamak isterim."
Görmez, mektubunda şunları kaydetti:
"Ülkemizde bir araya gelişinizin bu coğrafyadan tarih boyunca dünyaya yayılan barış ve selamet rüzgarlarına yeni bir halka olarak eklenmesini ve bu zirveden tüm insanlığın hayrına kararlar çıkmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyor; her birinize işlerinizde kolaylıklar diliyorum."