PARİS (İHA) - Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve AB dönem başkanlığını yapan Danimarka'nın Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, 12-13 Aralık'ta yapılacak Kopenhag Zirvesi hazırlıkları kapsamında dün Fransa Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bir görüşme yaptı.
Chirac, görüşmeden sonra yaptıkları ortak basın toplantısında, "Türkiye ile 2005'te tam üyelik müzakerelerine başlayabiliriz" dedi.
"TÜRKİYE İLE MÜZAKERELER 2005'TE BAŞLAYABİLİR" Fransa Cumhurbaşkanı, "Türkiye konusuna gelince, düşüncemi AB dönem başkanına açıkladım. Dün, Almanya Başbakanı ile Fransa ve Almanya'nın dışişleri bakanlarının da katılımıyla bir görüşme yaptık. Türkiye konusunda üyeler arasındaki bakış açıları yeterince farklı olduğundan dolayı gayet çetin geçeceğe benzeyen tartışma dahilinde Almanya ve Fransa'nın sergileyeceği en iyi tutumun, AB dönem başkanlığına ortak bir öneri sunmak olacağına karar verdik. Fransa ve Almanya'nın izleyeceği tutumun şöyle olabileceğini düşündük: 'Bir nevi randevu olarak, 2004 Aralık ayının ilk yarısının sonunda, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirip getirmediğine veya daha doğrusu tam anlamıyla saygı gösterip göstermediğine dair komisyon raporunu ve tavsiyelerini incelemek ve olumlu sonucuna varma hipotezi halinde, 2005 Temmuz ayından itibaren müzakereleri başlatmak.' Nihai kararın alınacağı Kopenhag Zirvesi dahilinde diğer refleksiyonların bütünü içinde yer alacak olan Fransa-Almanya önerisi budur" dedi.
AB dönem başkanlığını yapan Danimarka'nın Başbakanı Anders Fogh Rasmussen de üyelik müzakerelerinde son aşamaya geldiklerini ancak bazı sorunların bulunduğunu söyledi. 10 aday ülkenin her birinin kendisine mahsus öneriler paketi sunduğunu belirten Rasmussen, her pakette aday ülkelere bir çok taviz verdiklerini ancak aday ülkelerden, bu paketlerin kendilerini tam anlamıyla tatmin etmediğine, beklentilerine tam olarak cevap vermediğine dair mesajlar aldıklarını kaydetti. Rasmussen, "Bana öyle geliyor ki, aday ülkelere mantıklı bir öneri yaptık. Aday ülkelerden bu temeli esas alarak müzakerelerini sonuçlandırmalarını rica ediyorum. Ayrıca aday ülkeleri, kendilerine veremeyecek durumda olduğumuz şeylerle ilgili taleplerini artırmamaları gerektiği hususunda uyarmak istiyorum. Kopenhag'da bu süreci sonuçlandıramazsak, tüm bir genişleme sürecinin bir çok yıl gecikmesi için gerçek bir risk var. Tarihi bir andayız. Karşımızda Avrupa'yı yeniden birleştirmek gibi tarihi bir şans var. Yakalamamız gereken bir şans olduğunu düşünüyorum" dedi.
"TÜRKİYE DİĞER ADAYLAR GİBİ MUAMELE GÖRMELİDİR" Rasmussen, "Türkiye konusunda birkaç cümle söylemek istiyorum. Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'nin adaylığı konusunda gelecek aşamalarla ilgili kararlar alacağız. Dönem başkanlığına göre, nihai kararı almak için, yani alınacak kararın ne olacağını tam anlamıyla bilmek için henüz biraz erken. Turnem sırasında, bana verilen tüm tavsiyeleri gayet dikkatlice dinledim. Seyahatimin bitiminde, bir değerlendirme yapacağım ve ondan sonra, bu temellerden hareketle zirvede sunacağım bir öneriyi hazırlayacağım. Ama benim hareket noktam gayet açık: Türkiye aday ülkedir ve Türkiye aday bir ülke olarak diğer tüm aday ülkelerle tamamen aynı muameleyi görmelidir. Yani Türkiye, Kopenhag kriterlerinin tamamını yerine getirirse ve getirdiği zaman müzakerelerin başlangıcı için bir tarih alacaktır. Kopenhag Zirvesi'nin tarihi bir zirve olacağına inanıyorum" dedi.
Basın toplantısı sonrasında Rasmussen, "Sayın Başkan, Türkiye konusundaki Fransız-Alman önerisiyle ilgili olarak sizin tutumunuz nedir?" sorusunu, "Benim tutumum gayet açık: Çok dikkatlice dinliyorum. Turnem sırasında bir çok tavsiyeler aldım ve tüm bu tavsiyeleri göz önünde bulunduracağım. Tüm bu tavsiyelerden hareketle kararımı vereceğim. İfade edilen tüm tutumlar arasında bir uzlaşma, bir denge unsuru olacağına inandığım bir öneride bulunacağım" şeklinde cevapladı.
Fransa Cumhurbaşkanı ise "Sayın Cumhurbaşkanı, kısa bir süre önce yayınlanan bazı kamuoyu yoklamalarının, Fransız kamuoyunun çoğunluğunun Türkiye'nin girişine karşı olduğunu ortaya koyduğunu biliyorsunuz. Karşı olan bu Fransızları ikna etmek veya fikirlerini değiştirmelerini sağlamak için hangi argümanları ileri sürebilirsiniz?" şeklindeki soru üzerine, "Türkiye, Avrupa sistemine gireli 40 yılı geçmiştir. Türkiye, NATO'nun üyesidir ve önemli bir üyesidir. 1963'ten beri hepimiz, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmeye ehil olduğunu kabul etmiş bulunuyoruz. Sonuç olarak, bugünkü sorun, bu durumu yeniden tartışma konusu yapmak değil, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmek için şartları yerine getirip getirmediğini bilmektir. Kopenhag kriterleri diye adlandırdığımız bu şartlar, demokrasi bağlamında siyasi, ekonomi bağlamında sosyal sorunlar niteliği taşımaktadır. Sorun, Türkiye'nin bu kriterleri yerine getirmeye kararlı olup olmadığını bilmektir. Bu kriterleri yerine getirdiğinde, Türkiye ile müzakerelere başlamak meşru olacaktır" diye konuştu.